beyaz kuğu
  "Yusuuuf! Çık da bir kaşık kanını içelim"
 

"Yusuuuf! Çık da bir kaşık kanını içelim"

 

Fadime Özkan 

Münacat'la açılır İsmet Özel'in Bir Yusuf Masalı kitabı. Allah'a sessizce yakarmadır münacat. Kişinin iradesinin üstündeki iradeye, gücün gerçek sahibine teslim olmasının ve sadece O'na sığınmasının, O'na hitap etmesinin şiiridir bu şiir. Allah'a hitaben konuşur şair ve şöyle der: "bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak / bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini / tanıdım Ademoğlu kimin nesiymiş / ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi."

 

 

Bir Yusuf'un Masalı'nı anlatırken (Altıncı bab / İns ü Cin'de) insanlarla cinlerin Yusuf'a ettiklerini, "cinlik ve insanlık sınırı"nda neler olduğunu da anlatır ve der: "İnsan cine meydan okuduktan sonra / Her şey cinlerin sıraladığı işlerle başladı".

O yüzden insanları da cinleri de Yaratan'ın aynı olduğunu; Yaradan'ın yarattığına tanıdığı özgürlüğü yaratılanın yaratılandan nasıl esirgediğini; merhametin ve gücün gerçek sahibinin kim olduğunu; kalpte olanın asıl olduğunu ve hesap soracak olanın ancak O olduğunu anlatır/hatırlatır bir yazıdır bu.

İnsan olarak doğmanın ve insan kalmanın önemini; Yaratan'ın yarattığına sunduğu hakların tanınması, korunması, kutsanması gerektiğini; hangi dil, din, cins, ırk ve felsefi inançtan olursa olsun Yaratıcı'nın sadece Yaratan ve Yaşatan sıfatıyla sevdiği, her nimeti ona layık gördüğü, merhamet gösterdiği, ve üstelik sabır gösterdiği hatta, insanoğlunun şerefini, özünün gürlüğünü ve ümidini anlatan bir yazıdır. Ve "Yusuuuf! Çık da bir kaşık kanını içelim" diye bağrışan cinlerin seslerinin arasına insan seslerinin de karıştığı işitilince yazılmıştır.

Zorbanın zorbalığı malumun ilanı. Peki ya zarfa takılıp mazrufu unutmak, mazlumun zalimi olmak neyin ilanı? İşte bu yazı inanmanın sevmenin ümit etmenin, güvercine su vermenin dahi bize göresinin olduğunu, olması gerektiğini hatırlatmanın ilanı. Unutanlara "demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş / çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer / çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış / insanın insana raptolduğu cevher" demenin ilanı.

Bizler; oğullar ve kızlarız

Bizler ki oğullar ve kızlarız. Hepimiz açız, hepimiz susuz. Hepimizin asıl rengi kara. Ve siyah bir kız çocuğunun canı kadar acıyan canımızın öcüyle acıtmayız diğerlerinin canını. Hem öcüsüne hem gücüne tapanın, gücünü okşadıkça güçlenenin, güçlendikçe güçlük çıkaranın safında durmayız hiç. Unutmayız insan olduğumuzu; 'kara koyunun hakkının ak koyundan sorulacağı' hesabıyla bir vakit kalbimizin titrediğini. Yerlisi değiliz bu zulüm ikliminin; kuralların, kulların efendisi değil. Toprağa gömülen kız çocuğunun üstüne toprak atanlardan biri hiç değil.

Unutmayız "Arap olanın Acem olana, Acemin de Arap olana üstünlüğünün olmadığını" kimdi öğütleyen? Rahmet için gönderilen, "Hiçbir insana yan bakışı olmayan kimdi".

Biz ki unutmayız Hakkın ismiyle müsemma olduğunu. Hürriyetin zalimin bahşişi olmadığını. Bahşedilenin gasp edilebilir olduğunu. Biz ki unutmayız öğütleneni, hatırlarız masumiyeti. İlk dövüşte kendi gücüne aşık olmuş yeniyetme güreşçi gibi ahkamlarımızı yüksek perdeden seslendirmeyiz, öfkemizi yenmeyi biliriz. Unutmayız zalimin oyununu, oyuna dahil olmayız. Oyunun nasıl sahnelendiğine bakmayız; kişinin işinin ve sözünün asıl olduğunu bilir, iki şeyi birbirine karıştırmayız.

Bizler oğullar ve kızlarız. Biliriz ki zulmün ne rengi var ne dili, ne de dini. Çünkü 'asaleti soyundan, hırkasından, yemişinden menkuller değil asaleti kalbinden menkulleriz biz'. Bunu önemseriz. Firavunu firavun yapanın gücüne aşık olmak olduğunu; her kölenin içinde bir efendi barındırdığını; buyruk sahiplerinin gücünden yakınanların yakındıkları şeyin buyruğun kendisi değil de, buyurma gücünün neden kendilerinde olmadığından ibaret olduğunda yozlaşmanın başlayacağını bilir ve bundan sakınırız.

Bizler oğullar ve kızlarız. Masumluğun, mazlumluğun, aidiyetinden şenlendiğimiz hakların, diğer kullara da yakışacağını biliriz. Bizde olanın da, başkasında olanın da devredilemez, kısıtlanamaz, terki kabul edilemez, horlanıp yok sayılamaz olduğunu biliriz; savunuruz olması gerektiğini. Savunanlarız biz. Susanlar ya da suçlayanlar değiliz.

 

Yeni Şafak, 12.03.2005;

 

 

 
  Bugün 106 ziyaretçi (286 klik) buradaydı

beyaz kuğu Selam Dünya !.. Selam Türkiye !.. Sitemize Hoş Geldiniz !.. ( beyaz kuğu ) bir aile sitesidir !.. Lütfen bizi takip ve dostlarınıza tavsiye ediniz !. Bu çorbada tuzu olsun isteyenlerin, tenkit ve tavsiyeleri için ( mim.sait@hotmail.com )veya ( alt1946@windowslive.com ) adreslerine mail göndermelerini bekliyoruz !.. Sitemizde "bir hoş sada" menüsü altında yer alan "beyaz kuğu", "teferruat", "derviş hüseyine mektuplar" ve "hem nalına hem mıhına" bölümleri orjinal olup, bunların hiç bir hakkı mahfuz değildir, kaynak gösterilerek veya gösterilmeksizin kullanılabilir. Diğer dökümanlar ise; çeşitli sitelerden alınmış, bazılarında değişiklik yapılmıştır.İlgililerin talebi halinde derhal kaldırılacaktır!..Bilgilerinize sunulur !.. *** beyaz kuğu***Ailenizin Sitesi***











* * * * *


 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol