MATTA
BÖLÜM 1
İsa Mesih'in Soyu (Luk.3:23-38)
1: 1-2 İbrahim oğlu, Davut oğlu İsa Mesih'in soy kaydı şöyledir: İbrahim İshak'ın babasıydı, İshak Yakup'un babasıydı, Yakup Yahuda ve kardeşlerinin babasıydı,
1: 3 Yahuda, Tamar'dan doğan Peres'le Zerah'ın babasıydı, Peres Hesron'un babasıydı, Hesron Ram'ın babasıydı,
1: 4 Ram Amminadav'ın babasıydı, Amminadav Nahşon'un babasıydı, Nahşon Salmon'un babasıydı,
1: 5 Salmon, Rahav'dan doğan Boaz'ın babasıydı, Boaz, Rut'tan doğan Ovet'in babasıydı, Ovet İşay'ın babasıydı,
1: 6 İşay Kral Davut'un babasıydı, Davut, Uriya'nın karısından doğan Süleyman'ın babasıydı,
1: 7 Süleyman Rehavam'ın babasıydı, Rehavam Aviya'nın babasıydı, Aviya Asa'nın babasıydı,
1: 8 Asa Yehoşafat'ın babasıydı, Yehoşafat Yoram'ın babasıydı, Yoram Uzziya'nın babasıydı,
1: 9 Uzziya Yotam'ın babasıydı, Yotam Ahaz'ın babasıydı, Ahaz Hizkiya'nın babasıydı,
1: 10 Hizkiya Manaşşe'nin babasıydı, Manaşşe Amon'un babasıydı, Amon Yoşiya'nın babasıydı,
1: 11 Yoşiya, Babil sürgünü* sırasında doğan Yehoyakin'le kardeşlerinin babasıydı,
1: 12 Yehoyakin, Babil sürgününden sonra doğan Şealtiel'in babasıydı, Şealtiel Zerubbabil'in babasıydı,
1: 13 Zerubbabil Avihut'un babasıydı, Avihut Elyakim'in babasıydı, Elyakim Azor'un babasıydı,
1: 14 Azor Sadok'un babasıydı, Sadok Ahim'in babasıydı, Ahim Elihut'un babasıydı,
1: 15 Elihut Elazar'ın babasıydı, Elazar Mattan'ın babasıydı, Mattan Yakup'un babasıydı,
1: 16 Yakup Meryem'in kocası Yusuf'un babasıydı. Meryem'den Mesih* diye tanınan İsa doğdu.
1: 17 Buna göre, İbrahim'den Davut'a kadar toplam on dört kuşak, Davut'tan Babil sürgününe kadar on dört kuşak, Babil sürgününden Mesih'e kadar on dört kuşak vardır.
İsa Mesih'in Doğumu (Luk.2:1-7)
1: 18 İsa Mesih'in doğumu şöyle oldu: Annesi Meryem, Yusuf'la nişanlıydı. Ama birlikte olmalarından önce Meryem'in Kutsal Ruh'tan gebe olduğu anlaşıldı.
1: 19 Nişanlısı Yusuf, doğru bir adam olduğu ve onu herkesin önünde utandırmak istemediği için ondan sessizce ayrılmak niyetindeydi.
1: 20 Ama böyle düşünmesi üzerine Rab'bin bir meleği rüyada ona görünerek şöyle dedi: "Davut oğlu Yusuf, Meryem'i kendine eş olarak almaktan korkma. Çünkü onun rahminde oluşan, Kutsal Ruh'tandır.
1: 21 Meryem bir oğul doğuracak. Adını İsa* koyacaksın. Çünkü halkını günahlarından O kurtaracak."
1: 22 Bütün bunlar, Rab'bin peygamber aracılığıyla bildirdiği şu söz yerine gelsin diye oldu:
1: 23 "İşte, kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel koyacaklar." İmmanuel, Tanrı bizimle demektir.
1: 24 Yusuf uyanınca Rab'bin meleğinin buyruğuna uydu ve Meryem'i eş olarak yanına aldı.
1: 25 Ama oğlunu doğuruncaya dek Yusuf ona dokunmadı. Doğan çocuğun adını İsa koydu.
BÖLÜM 2
Yıldızbilimcilerin Ziyareti
2: 1-2 İsa'nın Kral Hirodes* devrinde Yahudiye'nin Beytlehem Kenti'nde doğmasından sonra bazı yıldızbilimciler doğudan Yeruşalim'e* gelip şöyle dediler: "Yahudiler'in Kralı olarak doğan çocuk nerede? Doğuda O'nun yıldızını gördük* ve O'na tapınmaya geldik."
2: 3 Kral Hirodes bunu duyunca kendisi de bütün Yeruşalim halkı da tedirgin oldu.
2: 4 Bütün başkâhinleri ve halkın din bilginlerini* toplayarak onlara Mesih'in nerede doğacağını sordu.
2: 5 "Yahudiye'nin Beytlehem Kenti'nde" dediler. "Çünkü peygamber aracılığıyla şöyle yazılmıştır:
2: 6 ‘Ey sen, Yahuda'daki Beytlehem, Yahuda önderleri arasında hiç de en önemsizi değilsin! Çünkü halkım İsrail'i güdecek önder Senden çıkacak.'"
2: 7 Bunun üzerine Hirodes yıldızbilimcileri gizlice çağırıp onlardan yıldızın göründüğü anı tam olarak öğrendi.
2: 8 "Gidin, çocuğu dikkatle arayın, bulunca bana haber verin, ben de gelip O'na tapınayım" diyerek onları Beytlehem'e gönderdi.
2: 9 Yıldızbilimciler, kralı dinledikten sonra yola çıktılar. Doğuda* görmüş oldukları yıldız onlara yol gösteriyordu, çocuğun bulunduğu yerin üzerine varınca durdu.
2: 10 Yıldızı gördüklerinde olağanüstü bir sevinç duydular.
2: 11 Eve girip çocuğu annesi Meryem'le birlikte görünce yere kapanarak O'na tapındılar. Hazinelerini açıp O'na armağan olarak altın, günnük ve mür* sundular.
2: 12 Sonra gördükleri bir düşte Hirodes'in yanına dönmemeleri için uyarılınca ülkelerine başka yoldan döndüler.
Mısır'a Kaçış
2: 13 Yıldızbilimciler gittikten sonra Rab'bin bir meleği Yusuf'a rüyada görünerek, "Kalk!" dedi, "Çocukla annesini al, Mısır'a kaç. Ben sana haber verinceye dek orada kal. Çünkü Hirodes öldürmek için çocuğu aratacak."
2: 14 Böylece Yusuf kalktı, aynı gece çocukla annesini alıp Mısır'a doğru yola çıktı.
2: 15 Hirodes'in ölümüne dek orada kaldı. Bu, Rab'bin peygamber aracılığıyla bildirdiği şu söz yerine gelsin diye oldu: "Oğlumu Mısır'dan çağırdım."
2: 16 Hirodes, yıldızbilimciler tarafından aldatıldığını anlayınca çok öfkelendi. Onlardan öğrendiği vakti göz önüne alarak Beytlehem ve bütün yöresinde bulunan iki ve iki yaşından küçük erkek çocukların hepsini öldürttü.
2: 17 Böylelikle Peygamber Yeremya aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelmiş oldu:
2: 18 "Rama'da bir ses duyuldu, Ağlayış ve acı feryat sesleri! Çocukları için ağlayan Rahel Avutulmak istemiyor. Çünkü onlar yok artık!"
Nasıra'ya Dönüş
2: 19-20 Hirodes öldükten sonra, Rab'bin bir meleği Mısır'da Yusuf'a rüyada görünerek, "Kalk!" dedi, "Çocukla annesini al, İsrail'e dön. Çünkü çocuğun canına kıymak isteyenler öldü."
2: 21 Bunun üzerine Yusuf kalktı, çocukla annesini alıp İsrail'e döndü.
2: 22 Ama Yahudiye'de Hirodes'in yerine oğlu Arhelas'ın kral olduğunu duyunca oraya gitmekten korktu. Rüyada uyarılınca Celile bölgesine gitti.
2: 23 Oraya varınca Nasıra denen kente yerleşti. Bu, peygamberler aracılığıyla bildirilen, "O'na Nasıralı denecektir" sözü yerine gelsin diye oldu.
BÖLÜM 3
Yahya'nın Çağrısı (Mar.1:1-8; Luk.3:1-18; Yu.1:19-28)
3: 1-2 O günlerde Vaftizci Yahya Yahudiye Çölü'nde ortaya çıktı. Şu çağrıyı yapıyordu: "Tövbe edin! Göklerin Egemenliği yaklaşmıştır."
3: 3 Nitekim Peygamber Yeşaya aracılığıyla sözü edilen kişi Yahya'dır. Yeşaya şöyle demişti: "Çölde haykıran, ‘Rab'bin yolunu hazırlayın, Geçeceği patikaları düzleyin' diye sesleniyor."
3: 4 Yahya'nın deve tüyünden giysisi, belinde deri kuşağı vardı. Yediği, çekirge ve yaban balıydı.
3: 5-6 Yeruşalim, bütün Yahudiye ve Şeria yöresinin halkı ona geliyor, günahlarını itiraf ediyor, onun tarafından Şeria Irmağı'nda vaftiz ediliyordu.
3: 7 Ne var ki, birçok Ferisi'yle Saduki'nin* vaftiz olmak için kendisine geldiğini gören Yahya onlara şöyle seslendi: "Ey engerekler soyu! Gelecek gazaptan kaçmak için sizi kim uyardı?
3: 8 Bundan böyle tövbeye yaraşır meyveler verin.
3: 9 Kendi kendinize, ‘Biz İbrahim'in soyundanız' diye düşünmeyin. Ben size şunu söyleyeyim: Tanrı, İbrahim'e şu taşlardan da çocuk yaratabilir.
3: 10 Balta ağaçların köküne dayanmış bile. İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır.
3: 11 Gerçi ben sizi tövbe için suyla vaftiz ediyorum, ama benden sonra gelen benden daha güçlüdür. Ben O'nun çarıklarını çıkarmaya bile layık değilim. O sizi Kutsal Ruh'la ve ateşle vaftiz edecek.
3: 12 Yabası elindedir. Harman yerini temizleyecek, buğdayını toplayıp ambara yığacak, samanı ise sönmeyen ateşte yakacak."
İsa Vaftiz Oluyor (Mar.1:9-11; Luk.3:21-22)
3: 13 Bu sırada İsa, Yahya tarafından vaftiz edilmek üzere Celile'den Şeria Irmağı'na, Yahya'nın yanına geldi.
3: 14 Ne var ki Yahya, "Benim senin tarafından vaftiz edilmem gerekirken sen mi bana geliyorsun?" diyerek O'na engel olmak istedi.
3: 15 İsa ona şu karşılığı verdi: "Şimdilik buna razı ol! Çünkü doğru olan her şeyi bu şekilde yerine getirmemiz gerekir." O zaman Yahya O'nun dediğine razı oldu.
3: 16 İsa vaftiz olur olmaz sudan çıktı. O anda gökler açıldı ve İsa, Tanrı'nın Ruhu'nun güvercin gibi inip üzerine konduğunu gördü.
3: 17 Göklerden gelen bir ses, "Sevgili Oğlum budur, O'ndan hoşnudum" dedi.
BÖLÜM 4
İsa Deneniyor (Mar.1:12-13; Luk.4:1-13)
4: 1 Bundan sonra İsa, İblis tarafından denenmek üzere Ruh aracılığıyla çöle götürüldü.
4: 2 İsa kırk gün kırk gece oruç* tuttuktan sonra acıktı.
4: 3 O zaman Ayartıcı*fx* yaklaşıp, "Tanrı'nın Oğlu'ysan, söyle şu taşlar ekmek olsun" dedi.
4: 4 İsa ona şu karşılığı verdi: "‘İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrı'nın ağzından çıkan her sözle yaşar' diye yazılmıştır."
4: 5-6 Sonra İblis O'nu kutsal kente* götürdü. Tapınağın tepesine çıkarıp, "Tanrı'nın Oğlu'ysan, kendini aşağı at" dedi, "Çünkü şöyle yazılmıştır: ‘Tanrı, senin için meleklerine buyruk verecek.' ‘Ayağın bir taşa çarpmasın diye Seni elleri üzerinde taşıyacaklar.'"
4: 7 İsa İblis'e şu karşılığı verdi: "‘Tanrın Rab'bi denemeyeceksin' diye de yazılmıştır."
4: 8 İblis bu kez İsa'yı çok yüksek bir dağa çıkardı. O'na bütün görkemiyle dünya ülkelerini göstererek,
4: 9 "Yere kapanıp bana taparsan, bütün bunları sana vereceğim" dedi.
4: 10 İsa ona şöyle karşılık verdi: "Çekil git, Şeytan! ‘Tanrın Rab'be tapacak, yalnız O'na kulluk edeceksin' diye yazılmıştır."
4: 11 Bunun üzerine İblis İsa'yı bırakıp gitti. Melekler gelip İsa'ya hizmet ettiler.
İsa Müjde'yi Duyurmaya Başlıyor (Mar.1:14-15; Luk.4:14-15)
4: 12 İsa, Yahya'nın tutuklandığını duyunca Celile'ye döndü.
4: 13 Nasıra'dan ayrılarak Zevulun ve Naftali yöresinde, Celile Gölü kıyısında bulunan Kefarnahum'a yerleşti.
4: 14-15 Bu, Peygamber Yeşaya aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelsin diye oldu: "Zevulun ve Naftali bölgeleri, Şeria Irmağı'nın ötesinde, Deniz Yolu'nda, Ulusların yaşadığı Celile!
4: 16 Karanlıkta yaşayan halk, Büyük bir ışık gördü. Ölümün gölgelediği diyarda Yaşayanlara ışık doğdu."
4: 17 O günden sonra İsa şu çağrıda bulunmaya başladı: "Tövbe edin! Çünkü Göklerin Egemenliği yaklaştı."
İsa İlk Öğrencilerini Seçiyor (Mar.1:16-20; Luk.5:1-11)
4: 18 İsa, Celile Gölü'nün kıyısında yürürken Petrus diye de anılan Simun'la kardeşi Andreas'ı gördü. Balıkçı olan bu iki kardeş göle ağ atıyorlardı.
4: 19 Onlara, "Ardımdan gelin" dedi, "Sizleri insan tutan balıkçılar yapacağım."
4: 20 Onlar da hemen ağlarını bırakıp O'nun ardından gittiler.
4: 21 İsa daha ileri gidince başka iki kardeşi, Zebedi'nin oğulları Yakup'la Yuhanna'yı gördü. Babaları Zebedi'yle birlikte teknede ağlarını onarıyorlardı. Onları da çağırdı.
4: 22 Hemen tekneyi ve babalarını bırakıp İsa'nın ardından gittiler.
İsa Hastaları İyileştiriyor (Luk.6:17-19)
4: 23 İsa, Celile bölgesinin her tarafını dolaştı. Buralardaki havralarda öğretiyor, göksel egemenliğin Müjdesi'ni duyuruyor, halk arasında rastlanan her hastalığı, her illeti iyileştiriyordu.
4: 24 Ünü bütün Suriye'ye yayılmıştı. Türlü hastalıklara yakalanmış bütün hastaları, acı çekenleri, cinlileri, saralıları, felçlileri O'na getirdiler; hepsini iyileştirdi.
4: 25 Celile, Dekapolis, Yeruşalim, Yahudiye ve Şeria Irmağı'nın karşı yakasından gelen büyük kalabalıklar O'nun ardından gidiyordu.
BÖLÜM 5
Gerçek Mutluluk (Luk.6:20-23)
5: 1 İsa kalabalıkları görünce dağa çıktı. Oturunca öğrencileri yanına geldi.
5: 2 İsa konuşmaya başlayıp onlara şunları öğretti:
5: 3 "Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır.
5: 4 Ne mutlu yaslı olanlara! Çünkü onlar teselli edilecekler.
5: 5 Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar.
5: 6 Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Çünkü onlar doyurulacaklar.
5: 7 Ne mutlu merhametli olanlara! Çünkü onlar merhamet bulacaklar.
5: 8 Ne mutlu yüreği temiz olanlara Çünkü onlar Tanrı'yı görecekler.
5: 9 Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara Tanrı oğulları denecek.
5: 10 Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır.
5: 11 "Benim yüzümden insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size!
5: 12 Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü göklerdeki ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşayan peygamberlere de böyle zulmettiler."
Tuz ve Işık (Mar.9:50; Luk.14:34-35)
5: 13 "Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama tuz tadını yitirirse, bir daha ona nasıl tuz tadı verilebilir? Artık dışarı atılıp ayak altında çiğnenmekten başka işe yaramaz.
5: 14 "Dünyanın ışığı sizsiniz. Tepeye kurulan kent gizlenemez.
5: 15 Kimse kandil yakıp tahıl ölçeğinin altına koymaz. Tersine, kandilliğe koyar; evdekilerin hepsine ışık sağlar.
5: 16 Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerdeki Babanız'ı yüceltsinler!"
Kutsal Yasa
5: 17 "Kutsal Yasa'yı* ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim.
5: 18 Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa'dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak.
5: 19 Bu nedenle, bu buyrukların en küçüğünden birini kim çiğner ve başkalarına öyle öğretirse, Göklerin Egemenliği'nde en küçük sayılacak. Ama bu buyrukları kim yerine getirir ve başkalarına öğretirse, Göklerin Egemenliği'nde büyük sayılacak.
5: 20 Size şunu söyleyeyim: Doğruluğunuz din bilginleriyle* Ferisiler'inkini* aşmadıkça, Göklerin Egemenliği'ne asla giremezsiniz!"
Öfke ve Cinayet
5: 21 "Atalarımıza, ‘Adam öldürmeyeceksin. Öldüren yargılanacak' dendiğini duydunuz.
5: 22 Ama ben size diyorum ki, kardeşine öfkelenen herkes yargılanacaktır. Kim kardeşine aşağılayıcı bir söz*fx* söylerse, Yüksek Kurul'da* yargılanacaktır. Kim kardeşine ahmak derse, cehennem ateşini hak edecektir.
5: 23-24 Bu yüzden, sunakta adak sunarken kardeşinin sana karşı bir şikâyeti olduğunu anımsarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak, git önce kardeşinle barış; sonra gelip adağını sun.
5: 25 Senden davacı olanla daha yoldayken çabucak anlaş. Yoksa o seni yargıca, yargıç da gardiyana teslim edebilir; sonunda da hapse atılabilirsin.
5: 26 Sana doğrusunu söyleyeyim, borcunun son kuruşunu* ödemeden oradan asla çıkamazsın."
Zina ve Boşanma
5: 27 "‘Zina etmeyeceksin' dendiğini duydunuz.
5: 28 Ama ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, yüreğinde o kadınla zina etmiş olur.
5: 29 Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir.
5: 30 Eğer sağ elin günah işlemene neden olursa, onu kes at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme gitmesinden iyidir.
5: 31 "‘Kim karısını boşarsa ona boşanma belgesi versin' denmiştir.
5: 32 Ama ben size diyorum ki, karısını fuhuş dışında bir nedenle boşayan onu zinaya itmiş olur. Boşanmış bir kadınla evlenen de zina etmiş olur."
Ant İçmek
5: 33 "Yine atalarımıza, ‘Yalan yere ant içmeyeceksin, ama Rab'bin önünde içtiğin antları yerine getireceksin' dendiğini duydunuz.
5: 34-35 Oysa ben size diyorum ki, hiç ant içmeyin: Ne gök üzerine, çünkü orası Tanrı'nın tahtıdır; ne yer üzerine, çünkü orası O'nun ayak taburesidir; ne de Yeruşalim üzerine, çünkü orası Büyük Kral'ın kentidir.
5: 36 Başınızın üzerine de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak ya da kara edemezsiniz.
5: 37 ‘Evet'iniz evet, ‘hayır'ınız hayır olsun. Bundan fazlası Şeytan'dandır*."
Göze Göz, Dişe Diş (Luk.6:29-30)
5: 38 "‘Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz.
5: 39 Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin.
5: 40 Size karşı davacı olup mintanınızı almak isteyene abanızı da verin.
5: 41 Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün.
5: 42 Sizden bir şey dileyene verin, sizden ödünç isteyeni geri çevirmeyin."
Düşmanlarınızı Sevin (Luk.6:27-28,32-36)
5: 43 "‘Komşunu seveceksin, düşmanından nefret edeceksin' dendiğini duydunuz.
5: 44 Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin.
5: 45 Öyle ki, göklerdeki Babanız'ın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu hem doğruların hem eğrilerin üzerine yağdırır.
5: 46 Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz olur? Vergi görevlileri* de öyle yapmıyor mu?
5: 47 Yalnız kardeşlerinize selam verirseniz, fazladan ne yapmış olursunuz? Putperestler de öyle yapmıyor mu?
5: 48 Bu nedenle, göksel Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun."
BÖLÜM 6
Yoksullara Yardım
6: 1 "Doğruluğunuzu insanların gözü önünde gösteriş amacıyla sergilemekten kaçının. Yoksa göklerdeki Babanız'dan ödül alamazsınız.
6: 2 "Bu nedenle, birisine sadaka verirken bunu borazan çaldırarak ilan etmeyin. İkiyüzlüler, insanların övgüsünü kazanmak için havralarda ve sokaklarda böyle yaparlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır.
6: 3 Siz sadaka verirken, sol eliniz sağ elinizin ne yaptığını bilmesin.
6: 4 Öyle ki, verdiğiniz sadaka gizli kalsın. Gizlice yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir."
Dua (Luk.11:2-4)
6: 5 "Dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi olmayın. Onlar, herkes kendilerini görsün diye havralarda ve caddelerin köşe başlarında dikilip dua etmekten zevk alırlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır.
6: 6 Ama siz dua edeceğiniz zaman iç odanıza çekilip kapıyı örtün ve gizlide olan Babanız'a dua edin. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir.
6: 7 Dua ettiğinizde, putperestler gibi boş sözler tekrarlayıp durmayın. Onlar söz kalabalığıyla seslerini duyurabileceklerini sanırlar.
6: 8 Siz onlara benzemeyin! Çünkü Babanız nelere gereksinmeniz olduğunu siz daha O'ndan dilemeden önce bilir.
6: 9 "Bunun için siz şöyle dua edin: ‘Göklerdeki Babamız, Adın kutsal kılınsın.
6: 10 Egemenliğin gelsin. Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de Senin istediğin olsun.
6: 11 Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver.
6: 12 Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi, Sen de bizim suçlarımızı bağışla.
6: 13 Ayartılmamıza izin verme. Bizi kötü olandan kurtar. Çünkü egemenlik, güç ve yücelik Sonsuzlara dek senindir! Amin*.
6: 14 "Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizin suçlarınızı bağışlar.
6: 15 Ama siz başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz."
Oruç
6: 16 "Oruç* tuttuğunuz zaman, ikiyüzlüler gibi surat asmayın. Onlar oruç tuttuklarını insanlara belli etmek için kendilerine perişan bir görünüm verirler. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır.
6: 17 Siz oruç tuttuğunuz zaman, başınıza yağ sürüp yüzünüzü yıkayın.
6: 18 Öyle ki, insanlara değil, gizlide olan Babanız'a oruçlu görünesiniz. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir."
Göksel Hazineler (Luk.12:33-36; 16:13)
6: 19 "Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar.
6: 20 Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir, ne de hırsızlar girip çalar.
6: 21 Hazineniz neredeyse, yüreğiniz de orada olacaktır.
6: 22 "Bedenin ışığı gözdür. Gözünüz sağlamsa*, bütün bedeniniz aydınlık olur.
6: 23 Gözünüz bozuksa*fx*, bütün bedeniniz karanlık olur. Buna göre, içinizdeki ‘ışık' karanlıksa, ne korkunçtur o karanlık!
6: 24 "Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı'ya, hem de paraya* kulluk edemezsiniz."
Kaygılanmayın (Luk.12:22-31)
6: 25 "Bu nedenle size şunu söylüyorum: ‘Ne yiyip ne içeceğiz?' diye canınız için, ‘Ne giyeceğiz?' diye bedeniniz için kaygılanmayın. Can yiyecekten, beden de giyecekten daha önemli değil mi?
6: 26 Gökte uçan kuşlara bakın! Ne eker, ne biçer, ne de ambarlarda yiyecek biriktirirler. Göksel Babanız yine de onları doyurur. Siz onlardan çok daha değerli değil misiniz?
6: 27 Hangi biriniz kaygılanmakla ömrünü bir anlık* uzatabilir?
6: 28 Giyecek konusunda neden kaygılanıyorsunuz? Kır zambaklarının nasıl büyüdüğüne bakın! Ne çalışırlar, ne de iplik eğirirler.
6: 29 Ama size şunu söyleyeyim, bütün görkemine karşın Süleyman bile bunlardan biri gibi giyinmiş değildi.
6: 30 Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı'nın sizi de giydireceği çok daha kesin değil mi, ey kıt imanlılar?
6: 31 "Öyleyse, ‘Ne yiyeceğiz?' ‘Ne içeceğiz?' ya da ‘Ne giyeceğiz?' diyerek kaygılanmayın.
6: 32 Uluslar hep bu şeylerin peşinden giderler. Oysa göksel Babanız bütün bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir.
6: 33 Siz öncelikle O'nun egemenliğinin ve doğruluğunun ardından gidin, o zaman size bütün bunlar da verilecektir.
6: 34 O halde yarın için kaygılanmayın. Yarının kaygısı yarının olsun. Her günün derdi kendine yeter."
BÖLÜM 7
Başkasını Yargılamayın (Luk.6:37-38,41-42)
7: 1 "Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız.
7: 2 Çünkü nasıl yargılarsanız öyle yargılanacaksınız. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız.
7: 3 Sen neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki merteği farketmezsin?
7: 4 Kendi gözünde mertek varken kardeşine nasıl, ‘İzin ver, gözündeki çöpü çıkarayım' dersin?
7: 5 Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.
7: 6 "Kutsal olanı köpeklere vermeyin. İncilerinizi domuzların önüne atmayın. Yoksa bunları ayaklarıyla çiğnedikten sonra dönüp sizi parçalayabilirler."
Tanrı'dan Dileyin (Luk.11:9-13)
7: 7 "Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır.
7: 8 Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır.
7: 9 Hanginiz kendisinden ekmek isteyen oğluna taş verir?
7: 10 Ya da balık isterse yılan verir?
7: 11 Sizler kötü yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel armağanlar vermeyi biliyorsanız, göklerdeki Babanız'ın, kendisinden dileyenlere güzel armağanlar vereceği çok daha kesin değil mi?
7: 12 "İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. Çünkü Kutsal Yasa'nın ve peygamberlerin söylediği budur."
Dar Kapı, Geniş Kapı (Luk.13:24)
7: 13 "Dar kapıdan girin. Çünkü yıkıma götüren kapı geniş ve yol enlidir. Bu kapıdan girenler çoktur.
7: 14 Oysa yaşama götüren kapı dar, yol da çetindir. Bu yolu bulanlar azdır."
Ağaç ve Meyvesi (12:33-35; Luk.6:43-44)
7: 15 "Sahte peygamberlerden sakının! Onlar size kuzu postuna bürünerek yaklaşırlar, ama özde yırtıcı kurtlardır.
7: 16 Onları meyvelerinden tanıyacaksınız. Dikenli bitkilerden üzüm, devedikenlerinden incir toplanabilir mi?
7: 17 Bunun gibi, her iyi ağaç iyi meyve verir, kötü ağaç ise kötü meyve verir.
7: 18 İyi ağaç kötü meyve, kötü ağaç da iyi meyve veremez.
7: 19 İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılır.
7: 20 Böylece sahte peygamberleri meyvelerinden tanıyacaksınız.
7: 21 "Bana, ‘Ya Rab, ya Rab!' diye seslenen herkes Göklerin Egemenliği'ne girmeyecek. Ancak göklerdeki Babam'ın isteğini yerine getiren girecektir.
7: 22 O gün birçokları bana diyecek ki, ‘Ya Rab, ya Rab! Biz senin adınla peygamberlik etmedik mi? Senin adınla cinler kovmadık mı? Senin adınla birçok mucize yapmadık mı?'
7: 23 O zaman ben de onlara açıkça, ‘Sizi hiç tanımadım, uzak durun benden, ey kötülük yapanlar!' diyeceğim."
Sağlam Temel, Çürük Temel (Luk.6:47-49)
7: 24 "İşte bu sözlerimi duyup uygulayan herkes, evini kaya üzerine kuran akıllı adama benzer.
7: 25 Yağmur yağar, seller basar, yeller eser, eve saldırır; ama ev yıkılmaz. Çünkü kaya üzerine kurulmuştur.
7: 26 Bu sözlerimi duyup da uygulamayan herkes, evini kum üzerine kuran budala adama benzer.
7: 27 Yağmur yağar, seller basar, yeller eser, evi sarsar. Ev yıkılır; yıkılışı da korkunç olur."
7: 28 İsa konuşmasını bitirince, halk O'nun öğretişine şaşıp kaldı.
7: 29 Çünkü onlara kendi din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi öğretiyordu.
BÖLÜM 8
İsa Bir Cüzamlıyı İyileştiriyor (Mar.1:40-45; Luk.5:12-16)
8: 1 İsa dağdan inince büyük bir kalabalık O'nun ardından gitti.
8: 2 Bu sırada cüzamlı* bir adam yaklaşıp, "Ya Rab, istersen beni temiz kılabilirsin" diyerek O'nun ayaklarına kapandı.
8: 3 İsa elini uzatıp adama dokundu, "İsterim, temiz ol!" dedi. Adam anında cüzamdan temizlendi.
8: 4 Sonra İsa adama, "Sakın kimseye bir şey söyleme!" dedi. "Git, kâhine* görün ve cüzamdan temizlendiğini herkese kanıtlamak için Musa'nın buyurduğu sunuyu sun."
Yüzbaşının İmanı (Luk.7:1-10)
8: 5-6 İsa Kefarnahum'a varınca bir yüzbaşı O'na gelip, "Ya Rab" diye yalvardı, "Uşağım felç oldu, evde yatıyor; korkunç acı çekiyor."
8: 7 İsa, "Gelip onu iyileştireceğim" dedi.
8: 8 Ama yüzbaşı, "Ya Rab, evime girmene layık değilim" dedi, "Yeter ki bir söz söyle, uşağım iyileşir.
8: 9 Ben de buyruk altında bir adamım, benim de buyruğumda askerlerim var. Birine, ‘Git' derim, gider; ötekine, ‘Gel' derim, gelir; köleme, ‘Şunu yap' derim, yapar."
8: 10 İsa, duyduğu bu sözlere hayran kaldı. Ardından gelenlere, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Ben İsrail'de böyle imanı olan birini görmedim.
8: 11 Size şunu söyleyeyim, doğudan ve batıdan birçok insan gelecek, Göklerin Egemenliği'nde İbrahim'le, İshak'la ve Yakup'la birlikte sofraya oturacaklar.
8: 12 Ama bu egemenliğin asıl mirasçıları dışarıdaki karanlığa atılacak. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacak."
8: 13 Sonra İsa yüzbaşıya, "Git, inandığın gibi olsun" dedi. Ve uşak o anda iyileşti.
İsa Birçoklarını İyileştiriyor (Mar.1:29-34; Luk.4:38-41)
8: 14 İsa Petrus'un evine geldiğinde onun kaynanasının ateşler içinde yattığını gördü.
8: 15 Eline dokununca kadının ateşi düştü. Kadın kalkıp İsa'ya hizmet etmeye başladı.
8: 16 Akşam olunca birçok cinliyi kendisine getirdiler. İsa onlardaki kötü ruhları tek sözle kovdu, hastaların hepsini iyileştirdi.
8: 17 Bu, Peygamber Yeşaya aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelsin diye oldu: "Zayıflıklarımızı O kaldırdı, Hastalıklarımızı O üstlendi."
İsa'yı İzlemenin Bedeli (Luk.9:57-62)
8: 18 İsa, çevresindeki kalabalığı görünce gölün karşı yakasına geçilmesini buyurdu
.
8: 19 O sırada din bilginlerinden* biri O'na yaklaşıp, "Öğretmenim" dedi, "Nereye gidersen, senin ardından geleceğim."
8: 20 İsa ona, "Tilkilerin ini, kuşların yuvası var, ama İnsanoğlu'nun* başını yaslayacak bir yeri yok" dedi.
8: 21 Başka bir öğrencisi İsa'ya, "Ya Rab, izin ver, önce gidip babamı gömeyim" dedi.
8: 22 İsa ona, "Ardımdan gel" dedi. "Bırak ölüleri, kendi ölülerini kendileri gömsün."
İsa Fırtınayı Dindiriyor (Mar.4:35-41; Luk.8:22-25)
8: 23 İsa tekneye binince, ardından öğrencileri de bindi.
8: 24 Gölde ansızın büyük bir fırtına koptu. Öyle ki, dalgalar teknenin üzerinden aşıyordu. İsa bu arada uyuyordu.
8: 25 Öğrenciler gidip O'nu uyandırarak, "Ya Rab, kurtar bizi, yoksa öleceğiz!" dediler.
8: 26 İsa, "Neden korkuyorsunuz, ey kıt imanlılar?" dedi. Sonra kalkıp rüzgarı ve gölü azarladı. Ortalık sütliman oldu.
8: 27 Hepsi hayret içinde kaldı. "Bu nasıl bir adam ki, rüzgar da göl de O'nun sözünü dinliyor?" dediler.
İki Cinlinin İyileştirilmesi (Mar.5:1-20; Luk.8:26-39)
8: 28 İsa gölün karşı yakasında Gadaralılar'ın memleketine vardı. Orada O'nu mezarlık mağaralardan çıkan iki cinli karşıladı. Bunlar öyle tehlikeliydi ki, kimse o yoldan geçemiyordu.
8: 29 İsa'ya, "Ey Tanrı'nın Oğlu, bizden ne istiyorsun?" diye bağırdılar. "Buraya, vaktinden önce bize işkence etmek için mi geldin?"
8: 30 Onlardan uzakta otlayan büyük bir domuz sürüsü vardı.
8: 31 Cinler İsa'ya, "Bizi kovacaksan, şu domuz sürüsüne gönder" diye yalvardılar.
8: 32 İsa onlara, "Gidin!" dedi. Cinler de adamlardan çıkıp domuzların içine girdiler. O anda bütün sürü dik yamaçtan aşağı koşuşarak göle atlayıp boğuldu.
8: 33 Domuzları güdenler kaçıp kente gittiler. Cinli adamlarla ilgili haberler dahil, olup bitenlerin hepsini anlattılar.
8: 34 Bunun üzerine bütün kent halkı İsa'yı karşılamaya çıktı. O'nu görünce bölgelerinden ayrılması için yalvardılar.
BÖLÜM 9
Bir Felçlinin İyileştirilmesi (Mar.2:1-12; Luk.5:17-26)
9: 1 İsa tekneye binip karşı kıyıya geçti ve kendi kentine gitti.
9: 2 Kendisine, yatak üzerinde felçli bir adam getirdiler. İsa onların imanını görünce felçliye, "Cesur ol, oğlum, günahların bağışlandı" dedi.
9: 3 Bunun üzerine bazı din bilginleri içlerinden, "Bu adam Tanrı'ya küfrediyor!" dediler.
9: 4 Onların ne düşündüklerini bilen İsa dedi ki, "Yüreğinizde neden kötü düşüncelere yer veriyorsunuz?
9: 5 Hangisi daha kolay? ‘Günahların bağışlandı' demek mi, yoksa ‘Kalk, yürü' demek mi?
9: 6 Ne var ki, İnsanoğlu'nun* yeryüzünde günahları bağışlama yetkisine sahipolduğunu bilesiniz diye..." Sonra felçliye, "Kalk, yatağını topla, evine git!"
dedi.
9: 7 Adam da kalkıp evine gitti.
9: 8 Halk bunu görünce korkuya kapıldı. İnsana böyle bir yetki veren Tanrı'yı yücelttiler.
Matta'nın Öğrencilere Katılması (Mar.2:13-17; Luk.5:27-32)
9: 9 İsa oradan geçerken, vergi toplama yerinde oturan birini gördü. Matta adındaki bu adama, "Ardımdan gel" dedi. Adam da kalkıp İsa'nın ardından gitti.
9: 10 Sonra İsa, Matta'nın evinde sofrada otururken, birçok vergi görevlisiyle* günahkâr gelip O'nunla ve öğrencileriyle birlikte sofraya oturdu.
9: 11 Bunu gören Ferisiler, İsa'nın öğrencilerine, "Sizin öğretmeniniz neden vergi görevlileri ve günahkârlarla birlikte yemek yiyor?" diye sordular.
9: 12 İsa bunu duyunca şöyle dedi: "Sağlamların değil, hastaların hekime ihtiyacı var.
9: 13 Gidin de, ‘Ben kurban değil, merhamet isterim' sözünün anlamını öğrenin. Çünkü ben doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya geldim."
Oruçla İlgili Soru (Mar.2:18-22; Luk.5:33-39)
9: 14 Bu arada Yahya'nın öğrencileri gelip İsa'ya, "Neden biz ve Ferisiler oruç tutuyoruz da senin öğrencilerin tutmuyor?" diye sordular.
9: 15 İsa şöyle karşılık verdi: "Güvey aralarındayken, davetliler yas tutar mı? Ama güveyin aralarından alınacağı günler gelecek, o zaman oruç tutacaklar.
9: 16 Hiç kimse eski giysiyi yeni kumaş parçasıyla yamamaz. Çünkü yeni kumaş çeker, giysiden kopar, yırtık daha beter olur.
9: 17 Hiç kimse yeni şarabı eski tulumlara doldurmaz. Yoksa tulumlar patlar; hem şarap dökülür, hem de tulumlar mahvolur. Yeni şarap yeni tulumlara konur, böylece her ikisi de korunmuş olur."
Dirilen Kız, İyileşen Kadın (Mar.5:21-43; Luk.8:40-56)
9: 18 İsa onlara bu sözleri söylerken bir havra yöneticisi gelip O'nun önünde yere kapanarak, "Kızım az önce öldü. Ama sen gelip elini onun üzerine koyarsan, dirilecek" dedi.
9: 19 İsa kalkıp öğrencileriyle birlikte adamın ardından gitti.
9: 20 Tam o sırada, on iki yıldır kanaması olan bir kadın İsa'nın arkasından yetişip giysisinin eteğine dokundu.
9: 21 İçinden, "Giysisine bir dokunsam kurtulurum" diyordu.
9: 22 İsa arkasına dönüp onu görünce, "Cesur ol, kızım! İmanın seni kurtardı" dedi. Ve kadın o anda iyileşti.
9: 23-24 İsa, yöneticinin evine varıp kaval çalanlarla gürültülü kalabalığı görünce, "Çekilin!" dedi. "Kız ölmedi, uyuyor." Onlar ise kendisiyle alay ettiler.
9: 25 Kalabalık dışarı çıkarılınca İsa içeri girip kızın elini tuttu, kız ayağa kalktı.
9: 26 Bu haber bütün bölgeye yayıldı.
İki Körle Bir Dilsizin İyileştirilmesi
9: 27 İsa oradan ayrılırken iki kör, "Ey Davut Oğlu, halimize acı!" diye feryat ederek O'nun ardından gittiler.
9: 28 İsa eve girince körler yanına geldi. Onlara, "İstediğinizi yapabileceğime inanıyor musunuz?" diye sordu. Körler, "İnanıyoruz, ya Rab!" dediler.
9: 29 Bunun üzerine İsa körlerin gözlerine dokunarak, "İmanınıza göre olsun" dedi.
9: 30 Ve adamların gözleri açıldı İsa, "Sakın kimse bunu bilmesin" diyerek onları sıkı sıkı uyardı.
9: 31 Onlar ise çıkıp İsa'yla ilgili haberi bütün bölgeye yaydılar.
9: 32 Adamlar çıkarken İsa'ya dilsiz bir cinli getirdiler.
9: 33 Cin kovulunca adamın dili çözüldü. Halk hayret içinde, "İsrail'de böylesi hiç görülmemiştir" diyordu.
9: 34 Ferisiler ise, "Cinleri, cinlerin önderinin gücüyle kovuyor" diyorlardı.
Ürün Bol, İşçi Az
9: 35 İsa bütün kent ve köyleri dolaşarak havralarda öğretiyor, göksel egemenliğin Müjdesi'ni duyuruyor, her hastalığı, her illeti iyileştiriyordu.
9: 36 Kalabalıkları görünce onlara acıdı. Çünkü çobansız koyunlar gibi şaşkın ve perişandılar.
9: 37 O zaman İsa öğrencilerine, "Ürün bol, ama işçi az" dedi,
9: 38 "Bu nedenle ürünün sahibi Rab'be yalvarın, ürününü kaldıracak işçiler göndersin."
BÖLÜM 10
İsa On İki Elçisini Göreve Gönderiyor (Mar.3:13-19; 6:7-13; Luk.6:12-16; 9:1-6)
10: 1 İsa on iki öğrencisini yanına çağırıp onlara kötü ruhlar üzerinde yetki verdi. Böylece kötü ruhları kovacak, her hastalığı, her illeti iyileştireceklerdi.
10: 2-4 Bu on iki elçinin adları şöyle: Birincisi Petrus adıyla bilinen Simun, onun kardeşi Andreas, Zebedi'nin oğulları Yakup ve Yuhanna, Filipus ve Bartalmay, Tomas ve vergi görevlisi Matta, Alfay oğlu Yakup ve Taday, Yurtsever* Simun ve İsa'ya ihanet eden Yahuda İskariot.
10: 5 İsa Onikiler'i şu buyrukla halkın arasına gönderdi: "Öteki ulusların arasına girmeyin. Samiriyeliler'in kentlerine de uğramayın.
10: 6 Bunun yerine, İsrail halkının yitik koyunlarına gidin.
10: 7 Gittiğiniz her yerde Göklerin Egemenliği'nin yaklaştığını duyurun.
10: 8 Hastaları iyileştirin, ölüleri diriltin, cüzamlıları* temiz kılın, cinleri kovun. Karşılıksız aldınız, karşılıksız verin.
10: 9 Kuşağınıza altın, gümüş, ya da bakır para koymayın.
10: 10 Yolculuk için ne torba, ne yedek mintan, ne çarık, ne de değnek alın. Çünkü işçi yiyeceğini hak eder.
10: 11 Hangi kent ya da köye girerseniz, orada saygıdeğer birini arayın ve ayrılıncaya dek onunla kalın.
10: 12 Onun evine girerken, evdekilere esenlik dileyin.
10: 13 Eğer evdekiler buna layıksa, dilediğiniz esenlik üzerlerinde kalsın; layık değillerse, size geri dönsün.
10: 14 Sizi kabul etmez, sözlerinizi dinlemezlerse o evden ya da kentten ayrılırken, ayaklarınızın tozunu silkin.
10: 15 Size doğrusunu söyleyeyim, yargı günü o kentin hali Sodom'la Gomora bölgesinin halinden beter olacaktır."
Gelecekteki Sıkıntılar (Mar.13:9-13; Luk.21:12-17)
10: 16 "İşte, sizi koyunlar gibi kurtların arasına gönderiyorum. Yılan gibi zeki, güvercin gibi saf olun.
10: 17 İnsanlardan sakının. Çünkü sizi mahkemelere verecek, havralarında kamçılayacaklar.
10: 18 Benden ötürü valilerin, kralların önüne çıkarılacak, böylece onlara ve uluslara tanıklık edeceksiniz.
10: 19 Sizleri mahkemeye verdiklerinde, neyi nasıl söyleyeceğinizi düşünerek kaygılanmayın. Ne söyleyeceğiniz o anda size bildirilecek.
10: 20 Çünkü konuşan siz değil, aracılığınızla konuşan Babanız'ın Ruhu olacak.
10: 21 "Kardeş kardeşi, baba çocuğunu ölüme teslim edecek. Çocuklar anne babaya başkaldırıp onları öldürtecek.
10: 22 Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek. Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır.
10: 23 Bir kentte size zulmettikleri zaman ötekine kaçın. Size doğrusunu söyleyeyim, İnsanoğlu* gelinceye dek İsrail'in bütün kentlerini dolaşmış olmayacaksınız.
10: 24 "Öğrenci öğretmeninden, köle efendisinden üstün değildir.
10: 25 Öğrencinin öğretmeni gibi, kölenin de efendisi gibi olması yeterlidir. İnsanlar evin efendisine Baalzevul* derlerse, ev halkına neler demezler!"
Kimden Korkmalı (Luk.12:2-9)
10: 26 "Bu yüzden onlardan korkmayın. Çünkü örtülü olup da açığa çıkarılmayacak, gizli olup da bilinmeyecek hiçbir şey yoktur.
10: 27 Size karanlıkta söylediklerimi, siz gün ışığında söyleyin. Kulağınıza fısıldananı, damlardan duyurun.
10: 28 Bedeni öldüren, ama canı öldüremeyenlerden korkmayın. Canı da bedeni de cehennemde mahvedebilen Tanrı'dan korkun.
10: 29 İki serçe bir meteliğe satılmıyor mu? Ama Babanız'ın izni olmadan bunlardan bir teki bile yere düşmez.
10: 30 Size gelince, başınızdaki bütün saçlar bile sayılıdır.
10: 31 Onun için korkmayın, siz birçok serçeden daha değerlisiniz.
10: 32 "İnsanların önünde beni açıkça kabul eden herkesi, ben de göklerdeki Babam'ın önünde açıkça kabul edeceğim.
10: 33 İnsanların önünde beni inkâr edeni, ben de göklerdeki Babam'ın önünde inkâr edeceğim."
İsa'ya Layık Olmak (Mar.9:41; Luk.12:51-53; 14:26-27)
10: 34 "Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil, kılıç getirmeye geldim.
10: 35 Çünkü ben babayla oğulun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına ayrılık sokmaya geldim.
10: 36 ‘İnsanın düşmanı kendi ev halkı olacak.'
10: 37 Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. Oğlunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir.
10: 38 Çarmıhını yüklenip ardımdan gelmeyen bana layık değildir.
10: 39 Canını kurtaran onu yitirecek. Canını benim uğruma yitiren ise onu kurtaracaktır.
10: 40 "Sizi kabul eden beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni göndereni kabul etmiş olur.
10: 41 Bir peygamberi peygamber olduğu için kabul eden, peygambere yaraşan bir ödül alacaktır. Doğru birini doğru olduğu için kabul eden, doğru kişiye yaraşan bir ödül alacaktır.
10: 42 Bu sıradan kişilerden birine, öğrencim olduğu için bir bardak soğuk su bile veren, size doğrusunu söyleyeyim, ödülsüz kalmayacaktır."
BÖLÜM 11
İsa ve Vaftizci Yahya (Luk.7:18-35)
11: 1 İsa, on iki öğrencisine bu buyrukları verdikten sonra onların kentlerinde öğretmek ve Tanrı sözünü duyurmak üzere oradan ayrıldı.
11: 2-3 Tutukevinde bulunan Yahya, Mesih'in yaptığı işleri duyunca, O'na gönderdiği öğrencileri aracılığıyla şunu sordu: "Gelecek Olan sen misin, yoksa başkasını mı bekleyelim?"
11: 4 İsa onlara şöyle karşılık verdi: "Gidin, işitip gördüklerinizi Yahya'ya bildirin.
11: 5 Körlerin gözleri açılıyor, kötürümler yürüyor, cüzamlılar temiz kılınıyor, sağırlar işitiyor, ölüler diriliyor ve Müjde yoksullara duyuruluyor.
11: 6 Benden ötürü sendeleyip düşmeyene ne mutlu!"
11: 7 Yahya'nın öğrencileri ayrılırken İsa halka Yahya'dan söz etmeye başladı. "Çöle ne görmeye gittiniz?" dedi. "Rüzgarda sallanan bir kamış mı?
11: 8 Söyleyin, ne görmeye gittiniz? Pahalı giysiler giymiş bir adam mı? Oysa pahalı giysi giyenler, kral saraylarında bulunur.
11: 9 Öyleyse ne görmeye gittiniz? Bir peygamber mi? Evet! Size şunu söyleyeyim, gördüğünüz kişi peygamberden de üstündür.
11: 10 'İşte, habercimi senin önünden gönderiyorum; O önden gidip senin yolunu hazırlayacak' diye yazılmış olan sözler onunla ilgilidir.
11: 11 Size doğrusunu söyleyeyim, kadından doğanlar arasında Vaftizci Yahya'dan daha üstün biri çıkmamıştır. Bununla birlikte, Göklerin Egemenliği'nde en küçük olan ondan üstündür.
11: 12 Vaftizci Yahya'nın ortaya çıktığı günden bu yana Göklerin Egemenliği zorlanıyor, zorlu kişiler onu ele geçirmeye çalışıyor*.
11: 13 Yahya'ya dek bütün peygamberlerle Kutsal Yasa, olacakları önceden bildirdiler
11: 14 Eğer bunu kabul etmek isterseniz, gelecek olan İlyas odur.
11: 15 Kulağı olan, işitsin!
11: 16-17 "Bu kuşağın insanlarını neye benzeteyim? Çarşı meydanlarında oturup arkadaşlarına, ‘Size kaval çaldık, oynamadınız; Ağıt yaktık, dövünmediniz' diye seslenen çocuklara benziyorlar.
11: 18 Yahya geldiği zaman oruç tutup içkiden kaçındı, ona ‘cinli' diyorlar.
11: 19 İnsanoğlu* geldiği zaman yiyip içti. Bu kez de diyorlar ki, ‘Şu obur ve ayyaş adama bakın! Vergi görevlileri* ve günahkârlarla dost oldu!' Ne var ki bilgelik, ortaya koyduğu işlerle doğrulanır."
Tövbe Etmeyen Kentler (Luk.10:13-15)
11: 20-21 Sonra İsa, mucizelerinin çoğunu yapmış olduğu kentleri, tövbe etmedikleri için şöyle azarlamaya başladı: "Vay haline, ey Horazin! Vay haline, ey Beytsayda! Sizlerde yapılan mucizeler Sur ve Sayda'da yapılmış olsaydı, çoktan çul* kuşanıp kül içinde oturarak tövbe etmiş olurlardı.
11: 22 Size şunu söyleyeyim, yargı günü sizin haliniz Sur ve Sayda'nın halinden beter olacaktır!
11: 23 Ya sen, ey Kefarnahum, göğe mi çıkarılacaksın? Hayır, ölüler diyarına indirileceksin! Çünkü sende yapılan mucizeler Sodom'da yapılmış olsaydı, bugüne dek ayakta kalırdı.
11: 24 Sana şunu söyleyeyim, yargı günü senin halin Sodom bölgesinin halinden beter olacaktır!"
Yorgunlara Müjde (Luk.10:21-22)
11: 25 İsa bundan sonra şöyle dedi: "Baba, yerin ve göğün Rabbi! Bu gerçekleri bilge ve akıllı kişilerden gizleyip küçük çocuklara açtığın için sana şükrederim.
11: 26 Evet Baba, senin isteğin buydu.
11: 27 "Babam her şeyi bana teslim etti. Oğul'u, Baba'dan başka kimse tanımaz. Baba'yı da Oğul'dan ve Oğul'un O'nu tanıtmak istediği kişilerden başkası tanımaz.
11: 28 "Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm.
11: 29 Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur.
11: 30 Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir."
BÖLÜM 12
Şabat Günü Sorunu (Mar.2:23-3:6; Luk.6:1-11)
12: 1 O sıralarda, bir Şabat Günü* İsa ekinler arasından geçiyordu. Öğrencileri acıkınca başakları koparıp yemeye başladılar.
12: 2 Bunu gören Ferisiler İsa'ya, "Bak, öğrencilerin Şabat Günü yasak olanı yapıyor" dediler.
12: 3 İsa onlara, "Davut'la yanındakiler acıkınca Davut'un ne yaptığını okumadınız mı?" diye sordu.
12: 4 "Tanrı'nın evine girdi, kendisinin ve yanındakilerin yemesi yasak olan, ancak kâhinlerin yiyebileceği adak ekmeklerini* yedi.
12: 5 Ayrıca kâhinlerin her hafta tapınakta Şabat Günü'yle ilgili buyruğu çiğnedikleri halde suçlu sayılmadıklarını Kutsal Yasa'da okumadınız mı?
12: 6 Size şunu söyleyeyim, burada tapınaktan daha üstün bir şey var.
12: 7 Eğer siz, ‘Ben kurban değil, merhamet isterim' sözünün anlamını bilseydiniz, suçsuzları yargılamazdınız.
12: 8 Çünkü İnsanoğlu* Şabat Günü'nün de Rabbi'dir."
12: 9 İsa oradan ayrılıp onların havrasına gitti.
12: 10 Orada eli sakat bir adam vardı. İsa'yı suçlamak amacıyla kendisine, "Şabat Günü bir hastayı iyileştirmek Kutsal Yasa'ya uygun mudur?" diye sordular.
12: 11 İsa onlara şu karşılığı verdi: "Hanginizin bir koyunu olur da Şabat Günü çukura düşerse onu tutup çıkarmaz?
12: 12 İnsan koyundan çok daha değerlidir! Demek ki, Şabat Günü iyilik yapmak Yasa'ya uygundur."
12: 13 Sonra adama, "Elini uzat" dedi. Adam elini uzattı. Eli öteki gibi yine sapasağlam oluverdi.
12: 14 Bunun üzerine Ferisiler dışarı çıktılar, İsa'yı yok etmek için anlaştılar.
Tanrı'nın Seçtiği Kul
12: 15 İsa bunu bildiği için oradan ayrıldı. Birçok kişi ardından gitti. İsa hepsini iyileştirdi.
12: 16 Kim olduğunu açıklamamaları için onları uyardı.
12: 17-18 Bu, Peygamber Yeşaya aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelsin diye oldu: "İşte Kulum, O'nu ben seçtim. Gönlümün hoşnut olduğu sevgili Kulum O'dur. Ruhum'u O'nun üzerine koyacağım, O da adaleti uluslara bildirecek.
12: 19 Çekişip bağırmayacak, Sokaklarda kimse O'nun sesini duymayacak.
12: 20 Ezilmiş kamışı kırmayacak, Tüten fitili söndürmeyecek, Ve sonunda adaleti zafere ulaştıracak.
12: 21 Uluslar da O'nun adına umut bağlayacak."
İsa ve Baalzevul (Mar.3:20-30; Luk.6:43-45; 11:14-23)
12: 22 Daha sonra İsa'ya kör ve dilsiz bir cinli getirdiler. İsa adamı iyileştirdi. Adam konuşmaya, görmeye başladı.
12: 23 Bütün kalabalık şaşırıp kaldı. "Bu, Davut'un Oğlu* olabilir mi?" diye soruyorlardı.
12: 24 Ferisiler bunu duyunca, "Bu adam cinleri, ancak cinlerin önderi Baalzevul'un* gücüyle kovuyor" dediler.
12: 25 Onların ne düşündüğünü bilen İsa şöyle dedi: "Kendi içinde bölünen ülke yıkılır. Kendi içinde bölünen kent ya da ev ayakta kalamaz.
12: 26 Eğer Şeytan Şeytan'ı kovarsa, kendi içinde bölünmüş demektir. Bu durumda onun egemenliği nasıl ayakta kalabilir?
12: 27 Eğer ben cinleri Baalzevul'un gücüyle kovuyorsam, sizin adamlarınız kimin gücüyle kovuyor? Bu durumda sizi kendi adamlarınız yargılayacak.
12: 28 Ama ben cinleri Tanrı'nın Ruhu'yla kovuyorsam, Tanrı'nın Egemenliği üzerinize gelmiş demektir.
12: 29 "Bir kimse güçlü adamın evine girip malını nasıl çalabilir? Ancak onu bağladıktan sonra evini soyabilir.
12: 30 "Benden yana olmayan bana karşıdır. Benimle birlikte toplamayan dağıtıyor demektir.
12: 31 Bunun için size diyorum ki, insanların işlediği her günah, ettiği her küfür bağışlanacak; ama Ruh'a edilen küfür bağışlanmayacaktır.
12: 32 İnsanoğlu'na* karşı bir söz söyleyen, bağışlanacak; ama Kutsal Ruh'a karşı bir söz söyleyen, ne bu çağda, ne de gelecek çağda bağışlanacaktır.
12: 33 "Ya ağacı iyi, meyvesini de iyi sayın; ya da ağacı kötü, meyvesini de kötü sayın. Çünkü her ağaç meyvesinden tanınır.
12: 34 Sizi engerekler soyu! Kötü olan sizler nasıl iyi sözler söyleyebilirsiniz? Çünkü ağız yürekten taşanı söyler.
12: 35 İyi insan içindeki iyilik hazinesinden iyilik, kötü insan içindeki kötülük hazinesinden kötülük çıkarır.
12: 36 Size şunu söyleyeyim, insanlar söyledikleri her boş söz için yargı günü hesap verecekler.
12: 37 Kendi sözlerinizle aklanacak, yine kendi sözlerinizle suçlu çıkarılacaksınız."
Yunus'un Belirtisi (Mar.8:11-12; Luk.11:24-26,29-32)
12: 38 Bunun üzerine bazı din bilginleri ve Ferisiler, "Öğretmenimiz, senden doğaüstü bir belirti görmek istiyoruz" dediler.
12: 39 İsa onlara şu karşılığı verdi: "Kötü ve vefasız kuşak bir belirti istiyor! Ama ona Peygamber Yunus'un belirtisinden başka bir belirti gösterilmeyecektir.
12: 40 Yunus, nasıl üç gün üç gece o koca balığın karnında kaldıysa, İnsanoğlu* da üç gün üç gece yerin bağrında kalacaktır.
12: 41 Ninova halkı, yargı günü bu kuşakla birlikte kalkıp bu kuşağı yargılayacak. Çünkü Ninovalılar, Yunus'un çağrısı üzerine tövbe ettiler. Bakın, Yunus'tan daha üstün olan buradadır.
12: 42 Güney Kraliçesi, yargı günü bu kuşakla birlikte kalkıp bu kuşağı yargılayacak. Çünkü kraliçe, Süleyman'ın bilgece sözlerini dinlemek için dünyanın ta öbür ucundan gelmişti. Bakın, Süleyman'dan daha üstün olan buradadır.
12: 43 "Kötü ruh insandan çıkınca kurak yerlerde dolanıp huzur arar, ama bulamaz.
12: 44 O zaman, ‘Çıktığım eve, kendi evime döneyim' der. Eve gelince orayı bomboş, süpürülmüş, düzeltilmiş bulur.
12: 45 Bunun üzerine gider, yanına kendisinden kötü yedi ruh daha alır ve eve girip yerleşirler. Böylece o kişinin son durumu ilkinden beter olur. Bu kötü kuşağın başına gelecek olan da budur."
İsa'nın Annesi ve Kardeşleri (Mar.3:31-35; Luk.8:19-21)
12: 46 İsa daha halka konuşurken, annesiyle kardeşleri geldi. Dışarıda durmuş, O'nunla konuşmak istiyorlardı.
12: 47 Birisi İsa'ya, "Bak, annenle kardeşlerin dışarıda duruyor, seninle görüşmek istiyorlar" dedi.
12: 48 İsa, kendisiyle konuşana, "Kimdir annem, kimdir kardeşlerim?" karşılığını verdi.
12: 49 Eliyle öğrencilerini göstererek, "İşte annem, işte kardeşlerim!" dedi.
12: 50 "Göklerdeki Babam'ın isteğini kim yerine getirirse, kardeşim, kızkardeşim ve annem odur."
BÖLÜM 13
Tohum Benzetmesi (Mar.4:1-20; Luk.8:4-15)
13: 1 Aynı gün İsa evden çıktı, gidip göl kıyısında oturdu.
13: 2 Çevresinde büyük bir kalabalık toplandı. Bu yüzden İsa tekneye binip oturdu. Bütün kalabalık kıyıda duruyordu.
13: 3 İsa onlara benzetmelerle birçok şey anlattı. "Bakın" dedi, "Ekincinin biri tohum ekmeye çıktı.
13: 4 Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına düştü. Kuşlar gelip bunları yedi.
13: 5 Kimi, toprağı az, kayalık yerlere düştü; toprak derin olmadığından hemen filizlendi.
13: 6 Ne var ki, güneş doğunca kavruldular, kök salamadıkları için kuruyup gittiler.
13: 7 Kimi, dikenler arasına düştü. Dikenler büyüdü, filizleri boğdu.
13: 8 Kimi ise iyi toprağa düştü. Bazısı yüz, bazısı altmış, bazısı da otuz kat ürün verdi.
13: 9 Kulağı olan işitsin!"
13: 10 Öğrencileri gelip İsa'ya, "Halka neden benzetmelerle konuşuyorsun?" diye sordular.
13: 11 İsa şöyle yanıtladı: "Göklerin Egemenliği'nin sırlarını bilme ayrıcalığı size verildi, ama onlara verilmedi.
13: 12 Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek, bolluğa kavuşturulacak. Ama kimde yoksa, elindeki de alınacak.
13: 13 Onlara benzetmelerle konuşmamın nedeni budur. Çünkü, ‘Gördükleri halde görmezler, Duydukları halde duymaz ve anlamazlar.'
13: 14 "Böylece Yeşaya'nın peygamberlik sözü onlar için gerçekleşmiş oldu: ‘Duyacak duyacak, ama hiç anlamayacaksınız, Bakacak bakacak, ama hiç görmeyeceksiniz!
13: 15 Çünkü bu halkın yüreği duygusuzlaştı, Kulakları ağırlaştı. Gözlerini kapadılar. Öyle ki, gözleri görmesin, Kulakları duymasın, yürekleri anlamasın Ve bana dönmesinler. Dönselerdi, onları iyileştirirdim.'
13: 16 "Ama ne mutlu size ki, gözleriniz görüyor, kulaklarınız işitiyor!
13: 17 Size doğrusunu söyleyeyim, nice peygamberler, nice doğru kişiler sizin gördüklerinizi görm ek istediler, ama göremediler. Sizin işittiklerinizi işitmek istediler, ama işitemediler.
13: 18 "Şimdi ekinciyle ilgili benzetmeyi siz dinleyin.
13: 19 Kim göksel egemenlikle ilgili sözü işitir de anlamazsa, kötü olan* gelir, onun yüreğine ekileni söker götürür. Yol kenarına ekilen tohum işte budur.
13: 20-21 Kayalık yerlere ekilen ise işittiği sözü hemen sevinçle kabul eden, ama kök salamadığı için ancak bir süre dayanan kişidir. Böyle biri Tanrı sözünden ötürü sıkıntı ya da zulme uğrayınca hemen sendeleyip düşer.
13: 22 Dikenler arasında ekilen de şudur: Sözü işitir, ama dünyasal kaygılar ve zenginliğin aldatıcılığı sözü boğar ve ürün vermesini engeller.
13: 23 İyi toprağa ekilen tohum ise, sözü işitip anlayan birine benzer. Böylesi elbette ürün verir, kimi yüz, kimi altmış, kimi de otuz kat."
Deliceler Benzetmesi
13: 24 İsa onlara başka bir benzetme anlattı: "Göklerin Egemenliği, tarlasına iyi tohum eken adama benzer" dedi.
13: 25 "Herkes uyurken, adamın düşmanı geldi, buğdayın arasına delice ekip gitti.
13: 26 Ekin gelişip başak salınca, deliceler de göründü.
13: 27 "Mal sahibinin köleleri gelip ona şöyle dediler: ‘Efendimiz, sen tarlana iyi tohum ekmedin mi? Bu deliceler nereden çıktı?'
13: 28 "Mal sahibi, ‘Bunu bir düşman yapmıştır' dedi. "‘Gidip deliceleri toplamamızı ister misin?' diye sordu köleler.
13: 29 "‘Hayır' dedi adam. ‘Deliceleri toplarken belki buğdayı da sökersiniz.
13: 30 Bırakın biçim vaktine dek birlikte büyüsünler. Biçim vakti orakçılara, önce deliceleri toplayın diyeceğim, yakmak için demet yapın. Buğdayı ise toplayıp ambarıma koyun.'"
Hardal Tanesi ve Maya Benzetmeleri (Mar.4:30-34; Luk.13:18-21)
13: 31 İsa onlara bir benzetme daha anlattı: "Göklerin Egemenliği, bir adamın tarlasına ektiği hardal tanesine benzer" dedi.
13: 32 "Hardal tohumların en küçüğü olduğu halde, gelişince bahçe bitkilerinin boyunu aşar, ağaç olur. Böylece kuşlar gelip dallarında barınır."
13: 33 İsa onlara başka bir benzetme anlattı: "Göklerin Egemenliği, bir kadının üç ölçek*fx* una karıştırdığı mayaya benzer. Sonunda bütün hamur kabarır."
13: 34 İsa bütün bunları halka benzetmelerle anlattı. Benzetme kullanmadan onlara hiçbir şey anlatmazdı.
13: 35 Bu, peygamber aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelsin diye oldu: "Ağzımı benzetmeler anlatarak açacağım, Dünyanın kuruluşundan beri Gizli kalmış sırları dile getireceğim."
Deliceler Benzetmesi Açıklanıyor
13: 36 Bundan sonra İsa halktan ayrılıp eve gitti. Öğrencileri yanına gelip, "Tarladaki delicelerle ilgili benzetmeyi bize açıkla" dediler.
13: 37 İsa, "İyi tohumu eken, İnsanoğlu'dur*" diye karşılık verdi.
13: 38 "Tarla ise dünyadır. İyi tohum, göksel egemenliğin oğulları, deliceler de kötü olanın* oğullarıdır.
13: 39 Deliceleri eken düşman, İblis'tir. Biçim vakti, çağın sonu; orakçılar ise meleklerdir.
13: 40 "Deliceler nasıl toplanıp yakılırsa, çağın sonunda da böyle olacaktır.
13: 41-42 İnsanoğlu meleklerini gönderecek, onlar da insanları günaha düşüren her şeyi, kötülük yapan herkesi O'nun egemenliğinden toplayıp kızgın fırına atacaklar. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.
13: 43 Doğru kişiler o zaman Babaları'nın egemenliğinde güneş gibi parlayacaklar. Kulağı olan işitsin!"
Define ve İnci Benzetmeleri
13: 44 "Göklerin Egemenliği, tarlada saklı bir defineye benzer. Onu bulan yeniden sakladı, sevinçle koşup gitti, varını yoğunu satıp tarlayı satın aldı.
13: 45 "Yine Göklerin Egemenliği, güzel inciler arayan bir tüccara benzer.
13: 46 Tüccar, çok değerli bir inci bulunca gitti, varını yoğunu satıp o inciyi satın aldı."
Ağ Benzetmesi
13: 47 "Yine Göklerin Egemenliği, denize atılan ve her çeşit balığı toplayan ağa benzer.
13: 48 Ağ dolunca onu kıyıya çekerler. Oturup işe yarayan balıkları kaplara koyar, yaramayanları atarlar.
13: 49-50 Çağın sonunda da böyle olacak. Melekler gelecek, kötü kişileri doğruların arasından ayırıp kızgın fırına atacaklar. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır."
13: 51 İsa, "Bütün bunları anladınız mı?" diye sordu. "Evet" karşılığını verdiler.
13: 52 O da onlara, "İşte böylece Göklerin Egemenliği için eğitilmiş her din bilgini, hazinesinden hem yeni hem eski değerler çıkaran bir mal sahibine benzer" dedi.
İsa Reddediliyor (Mar.6:1-6; Luk.4:16-30)
13: 53 İsa bütün bu benzetmeleri anlattıktan sonra oradan ayrıldı.
13: 54 Kendi memleketine gitti ve oradaki havrada halka öğretmeye başladı. Halk şaşıp kalmıştı. "Adamın bu bilgeliği ve mucizeler yaratan gücü nereden geliyor?" diyorlardı.
13: 55 "Marangozun oğlu değil mi bu? Annesinin adı Meryem değil mi? Yakup, Yusuf, Simun ve Yahuda O'nun kardeşleri değil mi?
13: 56 Kızkardeşlerinin hepsi aramızda yaşamıyor mu? O halde O'nun bütün bu yaptıkları nereden geliyor?"
13: 57 Ve gücenip O'nu reddettiler. Ama İsa onlara şöyle dedi: "Bir peygamber, kendi memleketinden ve evinden başka yerde hor görülmez."
13: 58 İmansızlıkları yüzünden İsa orada pek fazla mucize yapmadı.
BÖLÜM 14
Yahya'nın Öldürülmesi (Mar.6:14-29; Luk.9:7-9)
14: 1-2 O günlerde İsa'yla ilgili haberleri duyan bölge kralı* Hirodes, adamlarına, "Bu, Vaftizci Yahya'dır" dedi. "Ölümden dirildi. Olağanüstü güçlerin onda etkin olmasının nedeni budur."
14: 3 Hirodes, kardeşi Filipus'un karısı Hirodiya yüzünden Yahya'yı tutuklatmış, bağlatıp zindana attırmıştı.
14: 4 Çünkü Yahya Hirodes'e, "O kadınla evlenmen Kutsal Yasa'ya aykırıdır" demişti.
14: 5 Hirodes Yahya'yı öldürtmek istemiş, ama halktan korkmuştu. Çünkü halk Yahya'yı peygamber sayıyordu.
14: 6-7 Hirodes'in doğum günü şenliği sırasında Hirodiya'nın kızı ortaya çıkıp dans etti. Bu, Hirodes'in öyle hoşuna gitti ki, ant içerek kıza ne dilerse vereceğini söyledi.
14: 8 Kız, annesinin kışkırtmasıyla, "Bana şimdi, bir tepsi üzerinde Vaftizci Yahya'nın başını ver" dedi.
14: 9 Kral buna çok üzüldüyse de, konuklarının önünde içtiği anttan ötürü bu dileğin yerine getirilmesini buyurdu.
14: 10 Adam gönderip zindanda Yahya'nın başını kestirdi.
14: 11 Kesik baş tepsiyle getirilip kıza verildi, kız da bunu annesine götürdü.
14: 12 Yahya'nın öğrencileri gelip cesedi aldılar ve gömdüler. Sonra gidip İsa'ya haber verdiler.
İsa Beş Bin Kişiyi Doyuruyor (Mar.6:30-44; Luk.9:10-17; Yu.6:1-14)
14: 13 İsa bunu duyunca, tek başına tenha bir yere çekilmek üzere bir tekneyle oradan ayrıldı. Bunu öğrenen halk, kentlerden çıkıp O'nu yaya olarak izledi.
14: 14 İsa tekneden inince büyük bir kalabalıkla karşılaştı. Onlara acıdı ve hasta olanlarını iyileştirdi.
14: 15 Akşama doğru öğrencileri yanına gelip, "Burası ıssız bir yer" dediler, "Vakit de geç oldu. Halkı salıver de köylere gidip kendilerine yiyecek alsınlar."
14: 16 İsa, "Gitmelerine gerek yok, onlara siz yiyecek verin" dedi.
14: 17 Öğrenciler, "Burada beş ekmekle iki balıktan başka bir şeyimiz yok ki" dediler.
14: 18 İsa, "Onları buraya, bana getirin" dedi.
14: 19 Halka çayıra oturmalarını buyurduktan sonra, beş ekmekle iki balığı aldı, gözlerini göğe kaldırarak şükretti; sonra ekmekleri bölüp öğrencilerine verdi, onlar da halka dağıttılar.
14: 20 Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan on iki sepet dolusu topladılar.
14: 21 Yemek yiyenlerin sayısı, kadın ve çocuklar hariç, yaklaşık beş bin erkekti.
İsa Su Üstünde Yürüyor (Mar.6:45-56; Yu.6:15-21)
14: 22 Bundan hemen sonra İsa öğrencilerine, tekneye binip kendisinden önce karşı yakaya geçmelerini buyurdu. Bu arada halkı evlerine gönderecekti.
14: 23 Halkı gönderdikten sonra dua etmek için tek başına dağa çıktı. Akşam olurken orada yalnızdı.
14: 24 O sırada tekne kıyıdan bir hayli uzakta*fx* dalgalarla boğuşuyordu. Çünkü rüzgar karşı yönden esiyordu.
14: 25 Sabaha karşı*fx* İsa, gölün üstünde yürüyerek onlara yaklaştı.
14: 26 Öğrenciler, O'nun gölün üstünde yürüdüğünü görünce dehşete kapıldılar. "Bu bir hayalet!" diyerek korkuyla bağrıştılar.
14: 27 Ama İsa hemen onlara seslenerek, "Cesur olun, benim, korkmayın!" dedi.
14: 28 Petrus buna karşılık, "Ya Rab" dedi, "Eğer sen isen, buyruk ver suyun üstünden yürüyerek sana geleyim."
14: 29 İsa, "Gel!" dedi. Petrus da tekneden indi, suyun üstünden yürüyerek İsa'ya yaklaştı.
14: 30 Ama rüzgarın ne kadar güçlü estiğini görünce korktu, batmaya başladı. "Ya Rab, beni kurtar!" diye bağırdı.
14: 31 İsa hemen elini uzatıp onu tuttu. Ona, "Ey kıt imanlı, neden kuşku duydun?" dedi.
14: 32 Onlar tekneye bindikten sonra rüzgar dindi.
14: 33 Teknedekiler, "Sen gerçekten Tanrı'nın Oğlu'sun" diyerek O'na tapındılar.
14: 34 Gölü aşıp Ginnesar'da karaya çıktılar.
14: 35 Yöre halkı İsa'yı tanıyınca çevreye haber saldı. Bütün hastaları O'na getirdiler.
14: 36 Giysisinin eteğine bir dokunsak diye yalvarıyorlardı. Dokunanların hepsi iyileşti.
BÖLÜM 15
Töre mi, Tanrı'nın Sözü mü? (Mar.7:1-13)
15: 1-2 Bu sırada Yeruşalim'den bazı Ferisiler ve din bilginleri İsa'ya gelip, "Öğrencilerin neden atalarımızın töresini çiğniyor?" diye sordular, "Yemekten önce ellerini yıkamıyorlar."
15: 3 İsa onlara şu karşılığı verdi: "Ya siz, neden töreniz uğruna Tanrı buyruğunu çiğniyorsunuz?
15: 4 Çünkü Tanrı şöyle buyurdu: ‘Annene babana saygı göstereceksin'; ‘Annesine ya da babasına söven kesinlikle öldürülecektir.'
15: 5-6 Ama siz, ‘Her kim anne ya da babasına, benden alacağın bütün yardım Tanrı'ya adanmıştır derse, artık babasına saygı göstermek zorunda değildir' diyorsunuz. Böylelikle, töreniz uğruna Tanrı'nın sözünü geçersiz kılmış oluyorsunuz.
15: 7-8 Ey ikiyüzlüler! Yeşaya'nın sizinle ilgili şu peygamberlik sözü ne kadar yerindedir: ‘Bu halk dudaklarıyla beni sayar, Ama yürekleri benden uzak.
15: 9 Bana boşuna taparlar. Çünkü öğrettikleri, sadece insan buyruklarıdır.'"
İnsanı Kirleten Nedir? (Mar.7:14-23)
15: 10 İsa, halkı yanına çağırıp onlara, "Dinleyin ve şunu belleyin" dedi.
15: 11 "Ağızdan giren şey insanı kirletmez. İnsanı kirleten ağızdan çıkandır."
15: 12 Bu sırada öğrencileri O'na gelip, "Biliyor musun?" dediler, "Ferisiler
bu sözü duyunca gücendiler."
15: 13 İsa şu karşılığı verdi: "Göksel Babam'ın dikmediği her fidan kökünden sökülecektir.
15: 14 Bırakın onları; onlar körlerin kör kılavuzlarıdır. Eğer kör köre kılavuzluk ederse, ikisi de çukura düşer."
15: 15 Petrus, "Bu benzetmeyi bize açıkla" dedi.
15: 16 "Siz de mi hâlâ anlamıyorsunuz?" diye sordu İsa.
15: 17 "Ağza giren her şeyin mideye indiğini, oradan da helaya atıldığını bilmiyor musunuz?
15: 18 Ne var ki ağızdan çıkan, yürekten kaynaklanır. İnsanı kirleten de budur.
15: 19 Çünkü kötü düşünceler, cinayet, zina, fuhuş, hırsızlık, yalan yere tanıklık ve iftira hep yürekten kaynaklanır.
15: 20 İnsanı kirleten bunlardır. Yıkanmamış ellerle yemek yemek insanı kirletmez."
Kenanlı Kadının İmanı (Mar.7:24-30)
15: 21 İsa oradan ayrılıp Sur ve Sayda bölgesine geçti.
15: 22 O yöreden Kenanlı bir kadın İsa'ya gelip, "Ya Rab, ey Davut Oğlu, halime acı! Kızım cine tutuldu, çok kötü durumda" diye feryat etti.
15: 23 İsa kadına hiçbir karşılık vermedi. Öğrencileri yaklaşıp, "Sal şunu, gitsin!" diye rica ettiler. "Arkamızdan bağırıp duruyor."
15: 24 İsa, "Ben yalnız İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına gönderildim" diye yanıtladı.
15: 25 Kadın ise yaklaşıp, "Ya Rab, bana yardım et!" diyerek O'nun önünde yere kapandı*.
15: 26 İsa ona, "Çocukların ekmeğini alıp köpeklere atmak doğru değildir" dedi.
15: 27 Kadın, "Haklısın, ya Rab" dedi. "Ama köpekler de efendilerinin sofrasından düşen kırıntıları yer."
15: 28 O zaman İsa ona şu karşılığı verdi: "Ey kadın, imanın büyük! Dilediğin gibi olsun." Ve kadının kızı o saatte iyileşti.
İsa Dört Bin Kişiyi Doyuruyor (Mar.8:1-10)
15: 29 İsa oradan ayrıldı, Celile Gölü'nün kıyısından geçerek dağa çıkıp oturdu.
15: 30 Yanına büyük bir kalabalık geldi. Beraberlerinde kötürüm, kör, çolak, dilsiz ve daha birçok hasta getirdiler. Hastaları O'nun ayaklarının dibine bıraktılar. O da onları iyileştirdi.
15: 31 Halk, dilsizlerin konuştuğunu, çolakların iyileştiğini, körlerin gördüğünü, kötürümlerin yürüdüğünü görünce şaştı ve İsrail'in Tanrısı'nı yüceltti.
15: 32 İsa öğrencilerini yanına çağırıp, "Halka acıyorum" dedi. "Üç gündür yanımdalar, yiyecek hiçbir şeyleri yok. Onları aç aç evlerine göndermek istemiyorum, yolda bayılabilirler."
15: 33 Öğrenciler kendisine, "Böyle ıssız bir yerde bu kadar kalabalığı doyuracak ekmeği nereden bulalım?" dediler.
15: 34 İsa, "Kaç ekmeğiniz var?" diye sordu. "Yedi ekmekle birkaç küçük balığımız var" dediler.
15: 35 Bunun üzerine İsa, halka yere oturmalarını buyurdu.
15: 36 Yedi ekmekle balıkları aldı, şükredip bunları böldü, öğrencilerine verdi. Onlar da halka dağıttılar.
15: 37 Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan yedi küfe dolusu topladılar.
15: 38 Yemek yiyenlerin sayısı, kadın ve çocuklar hariç, dört bin erkekti.
15: 39 İsa, halkı evlerine gönderdikten sonra tekneye binip Magadan bölgesine geçti.
BÖLÜM 16
Doğaüstü Bir Belirti İsteniyor (Mar.8:11-13; Luk.12:54-56)
16: 1 Ferisiler'le Sadukiler* İsa'nın yanına geldiler. O'nu denemek amacıyla kendilerine gökten bir belirti göstermesini istediler.
16: 2 İsa onlara şu karşılığı verdi: "Akşam, ‘Gökyüzü kızıl olduğuna göre hava iyi olacak' dersiniz.
16: 3 Sabah, ‘Bugün gök kızıl ve bulutlu, hava bozacak' dersiniz. Gökyüzünün görünümünü yorumlayabiliyorsunuz da, zamanın belirtilerini yorumlayamıyor musunuz?
16: 4 Kötü ve vefasız kuşak bir belirti istiyor! Ama ona Yunus'un belirtisinden başka bir belirti gösterilmeyecek." Sonra İsa onları bırakıp gitti.
Ferisiler'le Sadukiler'in Mayası (Mar.8:14-21)
16: 5 Öğrenciler gölün karşı yakasına geçerken ekmek almayı unutmuşlardı.
16: 6 İsa onlara, "Dikkatli olun, Ferisiler'in ve Sadukiler'in mayasından kaçının!" dedi.
16: 7 Onlar ise kendi aralarında tartışarak, "Ekmek almadığımız için böyle diyor" dediler.
16: 8 Bunun farkında olan İsa şöyle dedi: "Ey kıt imanlılar! Ekmeğiniz yok diye niçin tartışıyorsunuz?
16: 9-10 Hâlâ anlamıyor musunuz? Beş ekmekle beş bin kişinin doyduğunu, kaç sepet dolusu yemek fazlası topladığınızı hatırlamıyor musunuz? Yedi ekmekle dört bin kişinin doyduğunu, kaç küfe dolusu yemek fazlası topladığınızı hatırlamıyor musunuz?
16: 11 Ben size, ‘Ferisiler'in ve Sadukiler'in mayasından kaçının' derken, ekmekten söz etmediğimi nasıl olur da anlamazsınız?"
16: 12 Ekmek mayasından değil de, Ferisiler'le Sadukiler'in öğretisinden kaçının dediğini o zaman anladılar.
Petrus'un Mesih'i Tanıması (Mar.8:27-30; Luk.9:18-21)
16: 13 İsa, Filipus Sezariyesi bölgesine geldiğinde öğrencilerine şunu sordu: "Halk, İnsanoğlu'nun* kim olduğunu söylüyor?"
16: 14 Öğrencileri şu karşılığı verdiler: "Kimi Vaftizci Yahya, kimi İlyas, kimi de Yeremya ya da peygamberlerden biridir diyor."
16: 15 İsa onlara, "Siz ne dersiniz" dedi, "Sizce ben kimim?"
16: 16 Simun Petrus, "Sen, yaşayan Tanrı'nın Oğlu Mesih'sin*" yanıtını verdi.
16: 17 İsa ona, "Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simun!" dedi. "Bu sırrı sana açan insan*fx* değil, göklerdeki Babam'dır.
16: 18 Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus'sun* ve ben kilisemi* bu kayanın* üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek.
16: 19 Göklerin Egemenliği'nin anahtarlarını sana vereceğim. Yeryüzünde bağlayacağın her şey göklerde de bağlanmış olacak; yeryüzünde çözeceğin her şey göklerde de çözülmüş olacak."
16: 20 Bu sözlerden sonra İsa, kendisinin Mesih olduğunu kimseye söylememeleri için öğrencilerini uyardı.
İsa Ölüp Dirileceğini Önceden Bildiriyor (Mar.8:31-9:1; Luk.9:22-27)
16: 21 Bundan sonra İsa, kendisinin Yeruşalim'e gitmesi, ileri gelenler, başkâhinler ve din bilginlerinin elinden çok acı çekmesi, öldürülmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini öğrencilerine anlatmaya başladı.
16: 22 Bunun üzerine Petrus O'nu bir kenara çekip azarlamaya başladı. "Tanrı korusun, ya Rab! Senin başına asla böyle bir şey gelmeyecek!" dedi.
16: 23 Ama İsa Petrus'a dönüp, "Çekil önümden, Şeytan!" dedi, "Bana engel oluyorsun. Düşüncelerin Tanrı'ya değil, insana özgüdür."
16: 24 Sonra İsa, öğrencilerine şunları söyledi: "Ardımdan gelmek isteyen kendini inkâr etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin.
16: 25 Canını kurtarmak isteyen onu yitirecek, canını benim uğruma yitiren ise onu kurtaracaktır.
16: 26 İnsan bütün dünyayı kazanıp da canından olursa, bunun kendisine ne yararı olur? İnsan kendi canına karşılık ne verebilir?
16: 27 İnsanoğlu*, Babası'nın görkemi içinde melekleriyle gelecek ve herkese, yaptığının karşılığını verecektir.
16: 28 Size doğrusunu söyleyeyim, burada bulunanlar arasında, İnsanoğlu'nun kendi egemenliği içinde gelişini görmeden ölümü tatmayacak olanlar var."
BÖLÜM 17
İsa'nın Görünümü Değişiyor (Mar.9:2-13; Luk.9:28-36)
17: 1 Altı gün sonra İsa, yanına yalnız Petrus, Yakup ve Yakup'un kardeşi Yuhanna'yı alarak yüksek bir dağa çıktı.
17: 2 Onların gözü önünde İsa'nın görünümü değişti. Yüzü güneş gibi parladı, giysileri ışık gibi bembeyaz oldu.
17: 3 O anda Musa'yla İlyas öğrencilere göründü. İsa'yla konuşuyorlardı.
17: 4 Petrus İsa'ya, "Ya Rab" dedi, "Burada bulunmamız ne iyi oldu! İstersen burada üç çardak kurayım: Biri sana, biri Musa'ya, biri de İlyas'a."
17: 5 Petrus daha konuşurken parlak bir bulut onlara gölge saldı. Buluttan gelen bir ses, "Sevgili Oğlum budur, O'ndan hoşnudum. O'nu dinleyin!" dedi.
17: 6 Öğrenciler bunu işitince, dehşet içinde yüzüstü yere kapandılar.
17: 7 İsa gelip onlara dokundu, "Kalkın, korkmayın!" dedi.
17: 8 Başlarını kaldırınca İsa'dan başka kimseyi göremediler.
17: 9 Dağdan inerlerken İsa onlara, "İnsanoğlu* ölümden dirilmeden, gördüklerinizi kimseye söylemeyin" diye buyurdu.
17: 10 Öğrencileri O'na şunu sordular: "Peki, din bilginleri* neden önce İlyas'ın gelmesi gerektiğini söylüyorlar?"
17: 11 İsa, "İlyas gerçekten gelecek ve her şeyi yeniden düzene koyacak" diye yanıtladı.
17: 12 "Size şunu söyleyeyim, İlyas zaten geldi, ama onu tanımadılar, ona yapmadıklarını bırakmadılar. Aynı şekilde İnsanoğlu da onların elinden acı çekecektir."
17: 13 O zaman öğrenciler İsa'nın kendilerine Vaftizci Yahya'dan söz ettiğini anladılar.
Cinli Çocuk İyileştiriliyor (Mar.9:14-32; Luk.9:37-45)
17: 14 Kalabalığın yanına vardıklarında bir adam İsa'ya yaklaşıp önünde diz çöktü.
17: 15 "Ya Rab" dedi, "Oğlumun haline acı! Sarası var, çok acı çekiyor. Sık sık ateşe, suya düşüyor.
17: 16 Onu senin öğrencilerine getirdim, ama iyileştiremediler."
17: 17 İsa, "Ey imansız ve sapmış kuşak!" dedi. "Sizinle daha ne kadar kalacağım? Size daha ne kadar katlanacağım? Çocuğu buraya, bana getirin."
17: 18 İsa cini azarlayınca, cin çocuktan çıktı, çocuk o anda iyileşti.
17: 19 Sonra öğrenciler tek başlarına İsa'ya gelip, "Biz cini neden kovamadık?" diye sordular.
17: 20-21 İsa, "İmanınız kıt olduğu için" karşılığını verdi. "Size doğrusunu öyleyeyim, bir hardal tanesi kadar imanınız olsa şu dağa, ‘Buradan şuraya göç' derseniz, göçer; sizin için imkânsız bir şey olmayacaktır."*
İsa Ölüp Dirileceğini Tekrar Bildiriyor (Mar.9:30-32; Luk.9:43-45)
17: 22-23 Celile'de bir araya geldiklerinde İsa onlara, "İnsanoğlu*, insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama üçüncü gün dirilecek" dedi. Öğrenciler buna çok kederlendiler.
Tapınak Vergisi
17: 24 Kefarnahum'a geldiklerinde, iki dirhemlik tapınak vergisini toplayanlar Petrus'a gelip, "Öğretmeniniz tapınak vergisini ödemiyor mu?" diye sordular.
17: 25 Petrus, "Ödüyor" dedi. Petrus eve gelince, daha kendisi bir şey söylemeden İsa ona, "Simun, ne dersin?" dedi. "Dünya kralları gümrük ya da vergiyi kimlerden alır? Kendi oğullarından mı, yabancılardan mı?"
17: 26 Petrus'un, "Yabancılardan" demesi üzerine İsa, "O halde oğullar muaftır" dedi.
17: 27 "Ama vergi toplayanları gücendirmeyelim. Göle gidip oltanı at. Tuttuğun ilk balığı çıkar, onun ağzını aç, dört dirhemlik bir akçe* bulacaksın. Parayı al, ikimizin vergisi olarak onlara ver."
BÖLÜM 18
En Büyük Kim? (Mar.9:33-37,42-48; Luk.9:46-48; 17:1-2)
18: 1 Bu sırada öğrencileri İsa'ya yaklaşıp, "Göklerin Egemenliği'nde en büyük kimdir?" diye sordular.
18: 2-3 İsa, yanına küçük bir çocuk çağırdı, onu orta yere dikip şöyle dedi: "Size doğrusunu söyleyeyim, yolunuzdan dönüp küçük çocuklar gibi olmazsanız, Göklerin Egemenliği'ne asla giremezsiniz.
18: 4 Kim bu çocuk gibi alçakgönüllü olursa, Göklerin Egemenliği'nde en büyük odur.
18: 5 Böyle bir çocuğu benim adım uğruna kabul eden, beni kabul etmiş olur.
18: 6 "Ama kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürürse, boynuna kocaman bir değirmen taşı asılıp denizin dibine atılması kendisi için daha iyi olur.
18: 7 İnsanı günaha düşüren tuzaklardan ötürü vay dünyanın haline! Böyle tuzakların olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay haline!
18: 8 "Eğer elin ya da ayağın günah işlemene neden olursa, onu kesip at. Tek el, tek ayakla yaşama kavuşman, iki elle, iki ayakla sönmez ateşe atılmandan iyidir.
18: 9 Eğer gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Tek gözle yaşama kavuşman, iki gözle cehennem ateşine atılmandan iyidir.
18: 10-11 "Bu küçüklerden birini bile hor görmekten sakının! Size şunu söyleyeyim, onların göklerdeki melekleri, göklerdeki Babam'ın yüzünü her zaman görürler."*
Kaybolan Koyun Benzetmesi (Luk.15:3-7)
18: 12 "Siz ne dersiniz? Bir adamın yüz koyunu olsa ve bunlardan biri yolunu şaşırsa, doksan dokuzunu dağlarda bırakıp yolunu şaşıranı aramaya gitmez mi?
18: 13 Size doğrusunu söyleyeyim, eğer onu bulursa, yolunu şaşırmamış doksan dokuz koyun için sevindiğinden daha çok onun için sevinir.
18: 14 Bunun gibi, göklerdeki Babanız da bu küçüklerden hiçbirinin kaybolmasını istemez."
Bir Kardeş Günah İşlerse
18: 15 "Eğer kardeşin sana karşı günah işlerse, ona git, suçunu kendisine göster. Her şey yalnız ikinizin arasında kalsın. Kardeşin seni dinlerse, onu kazanmış olursun.
18: 16 Ama dinlemezse, yanına bir ya da iki kişi daha al ki, söylenen her şey iki ya da üç tanığın sözüyle doğrulansın.
18: 17 Onları da dinlemezse, durumu inanlılar topluluğuna* bildir. Topluluğu da dinlemezse, onu putperest ya da vergi görevlisi* say.
18: 18 "Size doğrusunu söyleyeyim, yeryüzünde bağlayacağınız her şey gökte de bağlanmış olacak. Yeryüzünde çözeceğiniz her şey gökte de çözülmüş olacak.
18: 19 Yine size şunu söyleyeyim, yeryüzünde aranızdan iki kişi, dileyecekleri herhangi bir şey için anlaşırlarsa, göklerdeki Babam dileklerini yerine getirir.
18: 20 Nerede iki ya da üç kişi benim adımla toplanırsa, ben de orada, aralarındayım."
Acımasız Köle Benzetmesi
18: 21 Bunun üzerine Petrus İsa'ya gelip, "Ya Rab" dedi, "Kardeşim bana karşı kaç kez günah işlerse onu bağışlamalıyım? Yedi kez mi?"
18: 22 İsa, "Yedi kez değil" dedi. "Yetmiş kere yedi kez derim sana.
18: 23 Şöyle ki, Göklerin Egemenliği, köleleriyle hesaplaşmak isteyen bir krala benzer.
18: 24 Kral hesap görmeye başladığında kendisine, borcu on bin talantı bulan bir köle getirildi.
18: 25 Kölenin ödeme gücü olmadığından efendisi onun, karısının, çocuklarının ve bütün malının satılıp borcun ödenmesini buyurdu.
18: 26 Köle yere kapanıp efendisine, ‘Ne olur, sabret! Bütün borcumu ödeyeceğim' dedi.
18: 27 Efendisi köleye acıdı, borcunu bağışlayıp onu salıverdi.
18: 28 "Ama köle çıkıp gitti, kendisine yüz dinar borcu olan başka bir köleye rastladı. Onu yakalayıp, ‘Borcunu öde' diyerek boğazına sarıldı.
18: 29 Bu köle yüzüstü yere kapandı, ‘Ne olur, sabret! Borcumu ödeyeceğim' diye yalvardı.
18: 30 Ama ilk köle bunu reddetti. Gitti, borcunu ödeyinceye dek adamı zindana kapattı.
18: 31 Öteki köleler, olanları görünce çok üzüldüler. Efendilerine gidip bütün olup bitenleri anlattılar.
18: 32 "Bunun üzerine efendisi köleyi yanına çağırdı. ‘Ey kötü köle!' dedi. ‘Bana yalvardığın için bütün borcunu bağışladım.
18: 33 Benim sana acıdığım gibi, senin de köle arkadaşına acıman gerekmez miydi?'
18: 34 Bu öfkeyle efendisi, bütün borcunu ödeyinceye dek onu işkencecilere teslim etti.
18: 35 "Eğer her biriniz kardeşini gönülden bağışlamazsa, göksel Babam da size öyle davranacaktır."
BÖLÜM 19
Boşanmayla İlgili Soru (Mar.10:1-12)
19: 1 İsa konuşmasını bitirdikten sonra Celile'den ayrılıp Yahudiye'nin* Şeria Irmağı'nın karşı yakasındaki topraklarına geçti.
19: 2 Büyük halk toplulukları da O'nun ardından gitti. Hasta olanları orada iyileştirdi.
19: 3 İsa'nın yanına gelen bazı Ferisiler*, O'nu denemek amacıyla şunu sordular: "Bir adamın, herhangi bir nedenle karısını boşaması Kutsal Yasa'ya uygun mudur?"
19: 4-5 İsa şu karşılığı verdi: "Kutsal Yazılar'ı okumadınız mı? Yaradan başlangıçtan ‘İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı' ve şöyle dedi: ‘Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.'
19: 6 Şöyle ki, onlar artık iki değil, tek bedendir. O halde Tanrı'nın birleştirdiğini, insan ayırmasın."
19: 7 Ferisiler İsa'ya, "Öyleyse" dediler, "Musa neden erkeğin boşanma belgesi verip karısını boşayabileceğini söyledi?"
19: 8 İsa onlara, "İnatçı olduğunuz için Musa karılarınızı boşamanıza izin verdi" dedi. "Başlangıçta bu böyle değildi.
19: 9 Ben size şunu söyleyeyim, karısını fuhuştan başka bir nedenle boşayıp başkasıyla evlenen, zina etmiş olur. Boşanan kadınla evlenen de zina etmiş olur*."
19: 10 Öğrenciler İsa'ya, "Eğer erkekle karısı arasındaki ilişki buysa, hiç evlenmemek daha iyi!" dediler.
19: 11 İsa onlara, "Herkes bu sözü kabul edemez, ancak Tanrı'nın güç verdiği kişiler kabul edebilir" dedi.
19: 12 "Çünkü kimisi doğuştan hadımdır, kimisi insanlar tarafından hadım
edilir, kimisi de Göklerin Egemenliği uğruna kendini hadım sayar. Bunu kabul edebilen etsin!"
İsa Küçük Çocukları Kutsuyor (Mar.10:13-16; Luk.18:15-17)
19: 13-14 O sırada bazıları küçük çocukları İsa'nın yanına getirdiler; ellerini onların üzerine koyup dua etmesini istediler. Öğrenciler onları azarlayınca İsa, "Bırakın çocukları" dedi. "Bana gelmelerine engel olmayın! Çünkü Göklerin Egemenliği böylelerinindir."
19: 15 Ellerini onların üzerine koyduktan sonra oradan ayrıldı.
Zenginlik ve Sonsuz Yaşam (Mar.10:17-31; Luk.18:18-30)
19: 16 Adamın biri İsa'ya gelip, "Öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için nasıl bir iyilik yapmalıyım?" diye sordu.
19: 17 İsa, "Bana neden iyilik hakkında soru soruyorsun?" dedi. "İyi olan yalnız biri var. Yaşama kavuşmak istiyorsan, O'nun buyruklarını yerine getir."
19: 18-19 "Hangi buyrukları?" diye sordu adam. İsa şu karşılığı verdi: "‘Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin' ve ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.'"
19: 20 Genç adam, "Bunların hepsini yerine getirdim" dedi, "Daha ne eksiğim var?"
19: 21 İsa ona, "Eğer eksiksiz olmak istiyorsan, git, varını yoğunu sat, parasını yoksullara ver; böylece göklerde hazinen olur. Sonra gel, beni izle" dedi.
19: 22 Genç adam bu sözleri işitince üzüntü içinde oradan uzaklaştı. Çünkü çok malı vardı.
19: 23 İsa öğrencilerine, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Zengin kişi Göklerin Egemenliği'ne zor girecek.
19: 24 Yine şunu söyleyeyim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği'ne girmesinden daha kolaydır."
19: 25 Bunu işiten öğrenciler büsbütün şaşırdılar, "Öyleyse kim kurtulabilir?" diye sordular.
19: 26 İsa onlara bakarak, "İnsanlar için bu imkânsız, ama Tanrı için her şey mümkündür" dedi.
19: 27 Bunun üzerine Petrus O'na, "Bak" dedi, "Biz her şeyi bırakıp senin ardından geldik, kazancımız ne olacak?"
19: 28 İsa onlara, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Her şey yenilendiğinde, İnsanoğlu* görkemli tahtına oturduğunda, siz, evet ardımdan gelen sizler, on iki tahta oturup İsrail'in on iki oymağını yargılayacaksınız.
19: 29 Benim adım uğruna evlerini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakan herkes, bunların yüz katını elde edecek ve sonsuz yaşamı miras alacak.
19: 30 Ne var ki, birincilerin birçoğu sonuncu, sonuncuların birçoğu da birinci olacak."
BÖLÜM 20
Bağcı Benzetmesi
20: 1 "Göklerin Egemenliği, sabah erkenden bağında çalışacak işçi aramaya çıkan toprak sahibine benzer.
20: 2 Adam, işçilerle günlüğü bir dinara anlaşıp onları bağına gönderdi.
20: 3 "Saat* dokuza doğru tekrar dışarı çıktı, çarşı meydanında boş duran başka adamlar gördü.
20: 4-5 Onlara, ‘Siz de bağa gidip çalışın. Hakkınız neyse, veririm' dedi, onlar da bağa gittiler. "Öğleyin ve saat üçe doğru yine çıkıp aynı şeyi yaptı.
20: 6 Saat beşe doğru çıkınca, orada duran başka işçiler gördü. Onlara, ‘Neden bütün gün burada boş duruyorsunuz?' diye sordu.
20: 7 "‘Kimse bize iş vermedi ki' dediler. "Onlara, ‘Siz de bağa gidin, çalışın' dedi.
20: 8 "Akşam olunca, bağın sahibi kâhyasına, ‘İşçileri çağır' dedi. ‘Sonuncudan başlayarak ilkine kadar, hepsine ücretlerini ver.'
20: 9 "Saat beşe doğru işe başlayanlar gelip kâhyadan birer dinar aldılar.
20: 10 İlk başlayanlar gelince daha çok alacaklarını sandılar, ama onlara da birer dinar verildi.
20: 11 Paralarını alınca bağ sahibine söylenmeye başladılar:
20: 12 ‘En son çalışanlar yalnız bir saat çalıştı' dediler. ‘Ama onları günün yükünü ve sıcağını çeken bizlerle bir tuttun!'
20: 13 "Bağ sahibi onlardan birine şöyle karşılık verdi: ‘Arkadaş, sana haksızlık etmiyorum ki! Seninle bir dinara anlaşmadık mı?
20: 14 Hakkını al, git! Sana verdiğimi sonuncuya da vermek istiyorum.
20: 15 Kendi paramla istediğimi yapmaya hakkım yok mu? Yoksa cömertliğimi kıskanıyor musun?'
20: 16 "İşte böylece sonuncular birinci, birinciler de sonuncu olacak."
İsa Ölüp Dirileceğini Üçüncü Kez Bildiriyor (Mar.10:32-34; Luk.18:31-34)
20: 17-18 İsa Yeruşalim'e giderken, yolda on iki öğrencisini bir yana çekip onlara özel olarak şunu söyledi: "Şimdi Yeruşalim'e gidiyoruz. İnsanoğlu*, başkâhinlerin ve din bilginlerinin eline teslim edilecek, onlar da O'nu ölüm cezasına çarptıracaklar.
20: 19 O'nunla alay etmeleri, kamçılayıp çarmıha germeleri için O'nu öteki uluslara teslim edecekler. Ne var ki O, üçüncü gün dirilecek."
Bir Annenin İsteği (Mar.10:35-45)
20: 20 O sırada Zebedi oğullarının annesi oğullarıyla birlikte İsa'ya yaklaştı. Önünde yere kapanarak kendisinden bir dileği olduğunu söyledi.
20: 21 İsa kadına, "Ne istiyorsun?" diye sordu. Kadın, "Buyruk ver, senin egemenliğinde bu iki oğlumdan biri sağında, biri solunda otursun" dedi.
20: 22 "Siz ne dilediğinizi bilmiyorsunuz" diye karşılık verdi İsa. "Benim içeceğim kâseden* siz içebilir misiniz?" "Evet, içebiliriz" dediler.
20: 23 İsa onlara, "Elbette benim kâsemden içeceksiniz" dedi, "Ama sağımda ya da solumda oturmanıza izin vermek benim elimde değil. Babam bu yerleri belirli kişiler için hazırlamıştır."
20: 24 Bunu işiten on öğrenci iki kardeşe kızdılar.
20: 25 Ama İsa onları yanına çağırıp şöyle dedi: "Bilirsiniz ki, ulusların önderleri onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de ağırlıklarını hissettirirler.
20: 26 Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun.
20: 27 Aranızda birinci olmak isteyen, ötekilerin kulu olsun.
20: 28 Nitekim İnsanoğlu*, hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi."
İki Körün Gözleri Açılıyor (Mar.10:46-52; Luk.18:35-43)
20: 29 Eriha'dan ayrılırlarken büyük bir kalabalık İsa'nın ardından gitti.
20: 30 Yol kenarında oturan iki kör, İsa'nın oradan geçmekte olduğunu duyunca, "Ya Rab, ey Davut Oğlu*, halimize acı!" diye bağırdılar.
20: 31 Kalabalık onları azarlayarak susturmak istediyse de onlar, "Ya Rab, ey Davut Oğlu, halimize acı!" diyerek daha çok bağırdılar.
20: 32 İsa durup onları çağırdı. "Sizin için ne yapmamı istiyorsunuz?" diye sordu.
20: 33 Onlar da, "Ya Rab, gözlerimiz açılsın" dediler.
20: 34 İsa onlara acıdı, gözlerine dokundu. O anda yeniden görmeye başladılar ve O'nun ardından gittiler.
BÖLÜM 21
İsa'nın Yeruşalim'e Girişi (Mar.11:1-11; Luk.19:28-40; Yu.12:12-19)
21: 1-2 Yeruşalim'e yaklaşıp Zeytin Dağı'nın yamacındaki Beytfaci Köyü'ne geldiklerinde İsa, iki öğrencisini önden gönderdi. Onlara, "Karşınızdaki köye gidin" dedi, "Hemen orada bağlı bir dişi eşek ve yanında bir sıpa bulacaksınız. Onları çözüp bana getirin.
21: 3 Size bir şey diyen olursa, ‘Rab'bin bunlara ihtiyacı var, hemen geri gönderecek' dersiniz."
21: 4 Bu olay, peygamber aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelsin diye oldu:
21: 5 "Siyon* kızına deyin ki, ‘İşte, alçakgönüllü Kralın, Eşeğe, evet sıpaya, Eşek yavrusuna binmiş Sana geliyor.'"
21: 6 Öğrenciler gidip İsa'nın kendilerine buyurduğu gibi yaptılar.
21: 7 Eşekle sıpayı getirip üzerlerine giysilerini yaydılar, İsa sıpaya bindi.
21: 8 Halkın büyük bir bölümü giysilerini yolun üzerine serdi. Bazıları da ağaçlardan dal kesip yola seriyordu.
21: 9 Önden giden ve arkadan gelen kalabalıklar şöyle bağırıyorlardı: "Davut Oğlu'na hozana*! Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun, En yücelerde hozana!"
21: 10 İsa Yeruşalim'e girdiği zaman bütün kent, "Bu kimdir?" diyerek çalkandı.
21: 11 Kalabalıklar, "Bu, Celile'nin Nasıra Kenti'nden Peygamber İsa'dır" diyordu.
İsa Satıcıları Tapınaktan Kovuyor (Mar.11:15-19; Luk.19:45-48; Yu.2:13-22)
21: 12 İsa, tapınağın avlusuna girerek oradaki bütün alıcı ve satıcıları dışarı kovdu. Para bozanların* masalarını, güvercin satanların sehpalarını devirdi.
21: 13 Onlara şöyle dedi: "‘Evime dua evi denecek' diye yazılmıştır. Ama siz onu haydut inine çevirdiniz!"
21: 14 İsa tapınaktayken kendisine gelen kör ve kötürümleri iyileştirdi.
21: 15 Ne var ki, başkâhinlerle din bilginleri, O'nun yarattığı harikaları ve tapınakta, "Davut Oğlu'na hozana!" diye bağıran çocukları görünce öfkelendiler.
21: 16 İsa'ya, "Bunların ne söylediğini duyuyor musun?" diye sordular. "Duyuyorum" dedi İsa. "Siz şu sözü hiç okumadınız mı? ‘Küçük çocukların ve emziktekilerin dudaklarından kendine övgüler döktürdün.'"
21: 17 İsa onları bırakıp kentten çıktı. Beytanya'ya dönüp geceyi orada geçirdi.
Meyvesiz İncir Ağacı (Mar.11:12-14,20-24)
21: 18 İsa sabah erkenden kente dönerken acıkmıştı.
21: 19 Yol kenarında gördüğü bir incir ağacına yaklaştı. Ağaçta yapraktan başka bir şey bulamayınca ağaca, "Artık sonsuza dek sende meyve yetişmesin!" dedi. İncir ağacı o anda kurudu.
21: 20 Öğrenciler bunu görünce şaşkına döndüler. "İncir ağacı birdenbire nasıl kurudu?" diye sordular.
21: 21 İsa onlara şu karşılığı verdi: "Size doğrusunu söyleyeyim, eğer imanınız olur da kuşku duymazsanız, yalnız incir ağacına olanı yapmakla kalmazsınız; şu dağa, ‘Kalk, denize atıl' derseniz, dediğiniz olacaktır.
21: 22 İmanla dua ederseniz, dilediğiniz her şeyi alırsınız."
İsa'nın Yetkisi (Mar.11:27-33; Luk.20:1-8)
21: 23 İsa tapınağa girmiş öğretiyordu. Bu sırada başkâhinler ve halkın ileri gelenleri O'nun yanına gelerek, "Bunları hangi yetkiyle yapıyorsun, bu yetkiyi sana kim verdi?" diye sordular.
21: 24 İsa onlara şu karşılığı verdi: "Ben de size bir soru soracağım. Bana yanıt verirseniz, ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylerim.
21: 25 Yahya'nın vaftiz etme yetkisi*fx* nereden geldi, Tanrı'dan mı* insanlardan mı?" Bunu aralarında şöyle tartışmaya başladılar: "‘Tanrı'dan' dersek, bize, ‘Öyleyse ona niçin inanmadınız?' diyecek.
21: 26 Yok eğer ‘İnsanlardan' dersek... Halkın tepkisinden korkuyoruz. Çünkü herkes Yahya'yı peygamber sayıyor."
21: 27 İsa'ya, "Bilmiyoruz" diye yanıt verdiler. İsa, "Ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylemeyeceğim" dedi.
İki Oğul Benzetmesi
21: 28 "Ama şuna ne dersiniz? Bir adamın iki oğlu vardı. Adam birincisine gidip, ‘Oğlum, git bugün bağda çalış' dedi.
21: 29 "Oğlu, ‘Gitmem!' dedi. Ama sonra pişman olup gitti.
21: 30 "Adam ikinci oğluna gidip aynı şeyi söyledi. O, ‘Olur, efendim' dedi, ama gitmedi.
21: 31 "İkisinden hangisi babasının isteğini yerine getirmiş oldu?" "Birincisi" diye karşılık verdiler. İsa da onlara, "Size doğrusunu söyleyeyim, vergi görevlileriyle fahişeler,
Tanrı'nın Egemenliği'ne sizden önce giriyorlar" dedi.
21: 32 "Yahya size doğruluk yolunu göstermeye geldi, ona inanmadınız. Oysa vergi görevlileriyle fahişeler ona inandılar. Siz bunu gördükten sonra bile pişman olup ona inanmadınız."
Bağ Kiracıları Benzetmesi (Mar.12:1-12; Luk.20:9-19)
21: 33 "Bir benzetme daha dinleyin: Toprak sahibi bir adam, bağ dikti, çevresini çitle çevirdi, üzüm sıkma çukuru kazdı, bir de bekçi kulesi yaptı. Sonra bağı bağcılara kiralayıp yolculuğa çıktı.
21: 34 Bağbozumu yaklaşınca, üründen kendisine düşeni almaları için kölelerini bağcılara yolladı.
21: 35 Bağcılar adamın kölelerini yakaladı, birini dövdü, birini öldürdü, ötekini de taşladı.
21: 36 Bağ sahibi bu kez ilkinden daha çok sayıda köle yolladı. Bağcılar bunlara da aynı şeyi yaptılar.
21: 37 Sonunda bağ sahibi, ‘Oğlumu sayarlar' diyerek bağcılara onu yolladı.
21: 38 "Ama bağcılar adamın oğlunu görünce birbirlerine, ‘Mirasçı bu; gelin, onu öldürüp mirasına konalım' dediler.
21: 39 Böylece onu yakaladılar, bağdan atıp öldürdüler.
21: 40 Bu durumda bağın sahibi geldiği zaman bağcılara ne yapacak?"
21: 41 İsa'ya şu karşılığı verdiler: "Bu korkunç adamları korkunç bir şekilde yok edecek; bağı da, ürününü kendisine zamanında verecek olan başka bağcılara kiralayacak."
21: 42 İsa onlara şunu sordu: "Kutsal Yazılar'da şu sözleri hiç okumadınız mı? ‘Yapıcıların reddettiği taş, İşte köşenin baş taşı oldu. Rab'bin işidir bu, Gözümüzde harika bir iş!'
21: 43 "Bu nedenle size şunu söyleyeyim, Tanrı'nın Egemenliği sizden alınacak ve bunun ürünlerini yetiştiren bir ulusa verilecek.
21: 44 "Bu taşın üzerine düşen, paramparça olacak; taş da kimin üzerine düşerse, onu ezip toz edecek."
21: 45 Başkâhinler ve Ferisiler, İsa'nın anlattığı benzetmeleri duyunca bunları kendileri için söylediğini anladılar.
21: 46 O'nu tutuklamak istedilerse de, halkın tepkisinden korktular. Çünkü halk, O'nu peygamber sayıyordu.
BÖLÜM 22
Düğün Şöleni Benzetmesi (Luk.14:15-24)
22: 1-2 İsa söz alıp onlara yine benzetmelerle şöyle seslendi: "Göklerin Egemenliği, oğlu için düğün şöleni hazırlayan bir krala benzer.
22: 3 Kral şölene davet ettiklerini çağırmak üzere kölelerini gönderdi, ama davetliler gelmek istemedi.
22: 4 "Kral yine başka kölelerini gönderirken onlara dedi ki, ‘Davetlilere şunu söyleyin: Bakın, ben ziyafetimi hazırladım. Sığırlarım, besili hayvanlarım kesildi. Her şey hazır, buyrun şölene!'
22: 5 "Ama davetliler aldırmadılar. Biri tarlasına, biri ticaretine gitti.
22: 6 Öbürleri de kralın kölelerini yakalayıp hırpaladılar ve öldürdüler.
22: 7 Kral öfkelendi. Ordularını gönderip o katilleri yok etti, kentlerin ateşe verdi.
22: 8 "Sonra kölelerine şöyle dedi: ‘Düğün şöleni hazır, ama çağırdıklarım buna layık değilmiş.
22: 9 Gidin yol kavşaklarına, kimi bulursanız düğüne çağırın.'
22: 10 Böylece köleler yollara döküldü, iyi kötü kimi buldularsa, hepsini topladılar. Düğün yeri konuklarla doldu.
22: 11 "Kral konukları görmeye geldiğinde, orada düğün giysisi giymemiş bir adam gördü.
22: 12 Ona, ‘Arkadaş, düğün giysisi giymeden buraya nasıl girdin?' diye sorunca, adamın dili tutuldu.
22: 13 "O zaman kral, uşaklarına, ‘Şunun ellerini ayaklarını bağlayın, dışarıya, karanlığa atın!' dedi. ‘Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.'
22: 14 "Çünkü çağrılanlar çok, ama seçilenler azdır."
Sezar'ın Hakkı Sezar'a (Mar.12:13-17; Luk.20:20-26)
22: 15 Bunun üzerine Ferisiler çıkıp gittiler. İsa'yı, kendi söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla düzen kurdular.
22: 16 Hirodes* yanlılarıyla birlikte gönderdikleri kendi öğrencileri İsa'ya gelip, "Öğretmenimiz" dediler, "Senin dürüst biri olduğunu, Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini, kimseyi kayırmadığını biliyoruz. Çünkü insanlar arasında ayrım yapmazsın.
22: 17 Peki, söyle bize, sence Sezar'a* vergi vermek Kutsal Yasa'ya uygun mu değil mi?"
22: 18 İsa onların kötü niyetlerini bildiğinden, "Ey ikiyüzlüler!" dedi. "Beni neden deniyorsunuz?
22: 19 Vergi öderken kullandığınız parayı gösterin bana!" O'na bir dinar getirdiler.
22: 20 İsa, "Bu resim, bu yazı kimin?" diye sordu.
22: 21 "Sezar'ın" dediler. O zaman İsa, "Öyleyse Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını Tanrı'ya verin" dedi.
22: 22 Bu sözleri duyunca şaştılar, İsa'yı bırakıp gittiler.
Dirilişle İlgili Soru (Mar.12:18-27; Luk.20:27-40)
22: 23-24 Ölümden sonra diriliş olmadığını söyleyen Sadukiler*, aynı gün İsa'ya gelip şunu sordular: "Öğretmenimiz, Musa şöyle buyurmuştur: ‘Eğer bir adam çocuk sahibi olmadan ölürse, kardeşi onun karısını alsın, soyunu sürdürsün.'
22: 25 Aramızda yedi kardeş vardı. İlki evlendi ve öldü. Çocuğu olmadığından karısını kardeşine bıraktı.
22: 26 İkincisi, üçüncüsü, yedincisine kadar hepsine aynı şey oldu.
22: 27 Hepsinden sonra kadın da öldü.
22: 28 Buna göre diriliş günü kadın bu yedi kardeşten hangisinin karısı olacak? Çünkü hepsi de onunla evlendi."
22: 29 İsa onlara, "Siz Kutsal Yazılar'ı ve Tanrı'nın gücünü bilmediğiniz için yanılıyorsunuz" diye karşılık verdi.
22: 30 "Dirilişten sonra insanlar ne evlenir, ne de evlendirilir, gökteki melekler gibidirler.
22: 31 Ölülerin dirilmesi konusuna gelince, Tanrı'nın size bildirdiği şu sözü okumadınız mı?
22: 32 ‘Ben İbrahim'in Tanrısı, İshak'ın Tanrısı ve Yakup'un Tanrısı'yım' diyor. Tanrı ölülerin değil, dirilerin Tanrısı'dır."
22: 33 Bunları işiten halk, O'nun öğretişine şaşıp kaldı.
En Büyük Buyruk (Mar.12:28-34; Luk.10:25-28)
22: 34 Ferisiler, İsa'nın Sadukiler'i susturduğunu duyunca bir araya toplandılar.
22: 35-36 Onlardan biri, bir Kutsal Yasa uzmanı, İsa'yı denemek amacıyla O'na şunu sordu: "Öğretmenim, Kutsal Yasa'da en önemli buyruk hangisidir?"
22: 37 İsa ona şu karşılığı verdi: "‘Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin.'
22: 38 İşte ilk ve en önemli buyruk budur.
22: 39 İlkine benzeyen ikinci buyruk da şudur: ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.'
22: 40 Kutsal Yasa'nın tümü ve peygamberlerin sözleri bu iki buyruğa dayanır."
Mesih Kimin Oğlu? (Mar.12:35-37; Luk.20:41-44)
22: 41-42 Ferisiler toplu haldeyken İsa onlara şunu sordu: "Mesih'le* ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? O kimin oğludur?" Onlar da, "Davut'un Oğlu" dediler.
22: 43 İsa şöyle dedi: "O halde nasıl oluyor da Davut, Ruh'tan esinlenerek O'ndan ‘Rab' diye söz ediyor? Şöyle diyor Davut:
22: 44 ‘Rab Rabbim'e dedi ki, Ben düşmanlarını Ayaklarının altına serinceye dek Sağımda otur.'
22: 45 Davut O'ndan Rab diye söz ettiğine göre, O nasıl Davut'un Oğlu olur?"
22: 46 İsa'ya hiç kimse karşılık veremedi. O günden sonra artık kimse de O'na bir şey sormaya cesaret edemedi.
BÖLÜM 23
Vay Halinize! (Mar.12:38-40; Luk.11:39-51; 13:34-35; 20:45-47)
23: 1-2 Bundan sonra İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi: "Din bilginleri* ve Ferisiler* Musa'nın kürsüsünde otururlar.
23: 3 Bu nedenle size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, ama onların yaptıklarını yapmayın. Çünkü söyledikleri şeyleri kendileri yapmazlar.
23: 4 Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp başkalarının sırtına yüklerler, kendileriyse bu yükleri taşımak için parmaklarını bile oynatmak istemezler.
23: 5 "Yaptıklarının tümünü gösteriş için yaparlar. Örneğin, hamaillerini* büyük, giysilerinin püsküllerini* uzun yaparlar.
23: 6 Şölenlerde başköşeye, havralarda en seçkin yerlere kurulmaya bayılırlar.
23: 7 Meydanlarda selamlanmaktan ve insanların kendilerini ‘Rabbî*' diye çağırmalarından zevk duyarlar.
23: 8 "Kimse sizi ‘Rabbî' diye çağırmasın. Çünkü sizin tek öğretmeniniz var ve hepiniz kardeşsiniz.
23: 9 Yeryüzünde kimseye ‘Baba' demeyin. Çünkü tek Babanız var, O da göksel Baba'dır.
23: 10 Kimse sizi ‘Önder' diye çağırmasın. Çünkü tek önderiniz var, O da Mesih'tir.
23: 11 Aranızda en üstün olan, ötekilerin hizmetkârı olsun.
23: 12 Kendini yücelten alçaltılacak, kendini alçaltan yüceltilecektir.
23: 13-14 "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Göklerin Egemenliği'nin kapısını insanların yüzüne kapıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyor, ne de girmek isteyenleri bırakıyorsunuz!*
23: 15 "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Tek bir kişiyi dininize döndürmek için denizleri, kıtaları dolaşırsınız. Dininize döneni de kendinizden iki kat cehennemlik yaparsınız.
23: 16 "Vay halinize kör kılavuzlar! Diyorsunuz ki, ‘Tapınak üzerine ant içenin andı sayılmaz, ama tapınaktaki altın üzerine ant içen, andını yerine getirmek zorundadır.'
23: 17 Budalalar, körler! Hangisi daha önemli, altın mı, altını kutsal kılan tapınak mı?
23: 18 Yine diyorsunuz ki, ‘Sunak üzerine ant içenin andı sayılmaz, ama sunaktaki adağın üzerine ant içen, andını yerine getirmek zorundadır.'
23: 19 Ey körler! Hangisi daha önemli, adak mı, adağı kutsal kılan sunak mı?
23: 20 Öyleyse sunak üzerine ant içen, hem sunağın hem de sunaktaki her şeyin üzerine ant içmiş olur.
23: 21 Tapınak üzerine ant içen de hem tapınak, hem de tapınakta yaşayan Tanrı üzerine ant içmiş olur.
23: 22 Gök üzerine ant içen, Tanrı'nın tahtı ve tahtta oturanın üzerine ant içmiş olur.
23: 23 "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz nanenin, dereotunun ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, Kutsal Yasa'nın daha önemli konularını -adaleti, merhameti, sadakati- ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden asıl bunları yerine getirmeniz gerekirdi.
23: 24 Ey kör kılavuzlar! Küçük sineği süzer ayırır, ama deveyi yutarsınız!
23: 25 "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Bardağın ve çanağın dışını temizlersiniz, oysa bunların içi açgözlülük ve taşkınlıkla doludur.
23: 26 Ey kör Ferisi! Sen önce bardağın ve çanağın içini temizle ki, dıştan da temiz olsunlar.
23: 27 "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı mezarlara benzersiniz.
23: 28 Dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama içte ikiyüzlülük ve kötülükle dolusunuz.
23: 29 "Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Peygamberlerin mezarlarını yapar, doğru kişilerin anıtlarını donatırsınız.
23: 30 ‘Atalarımızın yaşadığı günlerde yaşasaydık, onlarla birlikte peygamberlerin kanına girmezdik' diyorsunuz.
23: 31 Böylece, peygamberleri öldürenlerin torunları olduğunuza kendiniz tanıklık ediyorsunuz.
23: 32 Haydi, atalarınızın başlattığı işi bitirin!
23: 33 "Sizi yılanlar, engerekler soyu! Cehennem cezasından nasıl açacaksınız?
23: 34 İşte bunun için size peygamberler, bilge kişiler ve din bilginleri gönderiyorum. Bunlardan kimini öldürecek, çarmıha gereceksiniz. Kimini havralarınızda kamçılayacak, kentten kente kovalayacaksınız.
23: 35 Böylelikle, doğru kişi olan Habil'in kanından, tapınakla sunak arasında öldürdüğünüz Berekya oğlu Zekeriya'nın kanına kadar, yeryüzünde akıtılan her doğru kişinin kanından sorumlu tutulacaksınız.
23: 36 Size doğrusunu söyleyeyim, bunların hepsinden bu kuşak* sorumlu tutulacaktır.
23: 37 "Ey Yeruşalim! Peygamberleri öldüren, kendisine gönderilenleri taşlayan Yeruşalim! Tavuğun civcivlerini kanatları altına topladığı gibi ben de kaç kez senin çocuklarını toplamak istedim, ama siz istemediniz.
23: 38 Bakın, eviniz ıssız bırakılacak!
23: 39 Size şunu söyleyeyim: ‘Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun!' diyeceğiniz zamana dek beni bir daha görmeyeceksiniz."
BÖLÜM 24
Sonun Belirtileri (Mar.13:1-31; Luk.21:5-33)
24: 1 İsa tapınaktan çıkıp giderken, öğrencileri, tapınağın binalarını O'na göstermek için yanına geldiler.
24: 2 İsa onlara, "Bütün bunları görüyor musunuz?" dedi. "Size doğrusunu söyleyeyim, burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!"
24: 3 İsa, Zeytin Dağı'nda otururken öğrencileri yalnız olarak yanına geldiler. "Söyle bize" dediler, "Bu dediklerin ne zaman olacak, senin gelişini ve çağın bitimini gösteren belirti ne olacak?"
24: 4 İsa onlara şu karşılığı verdi: "Sakın kimse sizi saptırmasın!
24: 5 Birçokları, ‘Mesih* benim' diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi aldatacaklar.
24: 6 Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Sakın korkmayın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir.
24: 7 Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak.
24: 8 Bütün bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.
24: 9 "O zaman sizi sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek.
24: 10 O zaman birçok kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek ve birbirlerinden nefret edecekler.
24: 11 Birçok sahte peygamber türeyecek ve bunlar birçok kişiyi saptıracak.
24: 12 Kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak.
24: 13 Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır.
24: 14 Göksel egemenliğin bu Müjdesi bütün uluslara tanıklık olmak üzere dünyanın her yerinde duyurulacak. İşte o zaman son gelecektir.
24: 15-16 "Peygamber Daniel'in sözünü ettiği yıkıcı iğrenç şeyin* kutsal yerde dikildiğini gördüğünüz zaman -okuyan anlasın- Yahudiye'de bulunanlar dağlara kaçsın.
24: 17 Damda olan, evindeki eşyalarını almak için aşağı inmesin.
24: 18 Tarlada olan, abasını almak için geri dönmesin.
24: 19 O günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline!
24: 20 Dua edin ki, kaçışınız kışa ya da Şabat Günü'ne* rastlamasın.
24: 21 Çünkü o günlerde öyle korkunç bir sıkıntı olacak ki, dünyanın başlangıcından bu yana böylesi olmamış, bundan sonra da olmayacaktır.
24: 22 O günler kısaltılmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı. Ama seçilmiş olanlar uğruna o günler kısaltılacak.
24: 23 Eğer o zaman biri size, ‘İşte Mesih burada', ya da ‘İşte şurada' derse, inanmayın.
24: 24 Çünkü sahte mesihler, sahte peygamberler türeyecek; bunlar büyük belirtiler ve harikalar yapacaklar. Öyle ki, ellerinden gelse, seçilmiş olanları bile saptıracaklar.
24: 25 İşte size önceden söylüyorum.
24: 26 "Bunun için size, ‘İşte Mesih çölde' derlerse gitmeyin. ‘Bakın, iç odalarda' derlerse inanmayın.
24: 27 Çünkü İnsanoğlu'nun* gelişi, doğuda çakıp batıya kadar her taraftan görülen şimşek gibi olacaktır.
24: 28 "Leş neredeyse, akbabalar oraya üşüşecek.
24: 29 "O günlerin sıkıntısından hemen sonra, ‘Güneş kararacak, Ay ışık vermez olacak, Yıldızlar gökten düşecek, Göksel güçler sarsılacak.'
24: 30 "O zaman İnsanoğlu'nun belirtisi gökte görünecek. Yeryüzündeki bütün halklar ağlayıp dövünecek, İnsanoğlu'nun gökteki bulutlar üzerinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.
24: 31 Kendisi güçlü bir borazan sesiyle meleklerini gönderecek. Melekler O'nun seçtiklerini göğün bir ucundan öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacaklar.
24: 32 "İncir ağacından ders alın! Dalları filizlenip yaprakları sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız.
24: 33 Aynı şekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, İnsanoğlu yakındır, kapıdadır.
24: 34 Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak* ortadan kalkmayacak.
24: 35 Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır."
Bilinmeyen Gün ve Saat (Mar.13:32-37; Luk.12:41-48; 17:26-30,34-36)
24: 36 "O günü ve saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir; Baba'dan başka kimse bilmez.
24: 37 Nuh'un günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlu'nun* gelişinde de öyle olacak.
24: 38 Nuh'un gemiye bindiği güne dek, tufandan önceki günlerde insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı.
24: 39 Tufan gelinceye, hepsini süpürüp götürünceye dek başlarına geleceklerden habersizdiler. İnsanoğlu'nun gelişi de öyle olacak.
24: 40 O gün tarlada bulunan iki kişiden biri alınacak, biri bırakılacak.
24: 41 Değirmende buğday öğüten iki kadından biri alınacak, biri bırakılacak.
24: 42 "Bunun için uyanık kalın. Çünkü Rabbiniz'in geleceği günü bilemezsiniz.
24: 43 Ama şunu bilin ki, ev sahibi, hırsızın gece hangi saatte geleceğini bilse, uyanık kalır, evinin soyulmasına fırsat vermez.
24: 44 Bunun için siz de hazır olun! Çünkü İnsanoğlu beklemediğiniz saatte gelecektir.
24: 45 "Efendinin, hizmetkârlarına vaktinde yiyecek vermek için başlarına atadığı güvenilir ve akıllı köle kimdir?
24: 46 Efendisi eve döndüğünde işinin başında bulacağı o köleye ne mutlu!
24: 47 Size doğrusunu söyleyeyim, efendisi onu bütün malının üzerinde yetkili kılacak.
24: 48-51 Ama o köle kötü olur da içinden, ‘Efendim gecikiyor' der ve öteki köleleri dövmeye başlarsa, sarhoşlarla birlikte yiyip içerse, efendisi, onun beklemediği günde, ummadığı saatte gelecek, onu şiddetle cezalandırıp ikiyüzlülerle bir tutacak. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır."
BÖLÜM 25
On Kız Benzetmesi
25: 1 "O zaman Göklerin Egemenliği, kandillerini alıp güveyi karşılamaya çıkan on kıza benzeyecek.
25: 2 Bunların beşi akıllı, beşi akılsızdı.
25: 3 Akılsızlar yanlarına kandillerini aldılar, ama yağ almadılar.
25: 4 Akıllılar ise, kandilleriyle birlikte kaplar içinde yağ da aldılar.
25: 5 Güvey gecikince hepsini uyku bastı, dalıp uyudular.
25: 6 "Gece yarısı bir ses yankılandı: ‘İşte güvey geliyor, onu karşılamaya çıkın!'
25: 7 Bunun üzerine kızların hepsi kalkıp kandillerini tazelediler.
25: 8 "Akılsızlar akıllılara, ‘Kandillerimiz sönüyor, bize yağ verin!' dediler.
25: 9 "Akıllılar, ‘Olmaz! Hem bize hem size yetmeyebilir. En iyisi satıcılara gidin, kendinize yağ alın' dediler.
25: 10 "Ne var ki, onlar yağ satın almaya giderlerken güvey geldi. Hazırlıklı olan kızlar, onunla birlikte düğün şölenine girdiler ve kapı kapandı.
25: 11 "Daha sonra gelen öbür kızlar, ‘Efendimiz, efendimiz, aç kapıyı bize!' dediler.
25: 12 "Güvey ise, ‘Size doğrusunu söyleyeyim, sizi tanımıyorum' dedi.
25: 13 "Bu nedenle uyanık kalın. Çünkü o günü ve o saati bilemezsiniz."
Emanet Para Benzetmesi (Luk.19:11-27)
25: 14 "Göksel egemenlik, yolculuğa çıkan bir adamın kölelerini çağırıp malını onlara emanet etmesine benzer.
25: 15 "Adam, her birinin yeteneğine göre, birine beş, birine iki, birine de bir talant vererek yola çıktı.
25: 16 Beş talant alan, hemen gidip bu parayı işletti ve beş talant daha kazandı.
25: 17 İki talant alan da iki talant daha kazandı.
25: 18 Bir talant alan ise gidip toprağı kazdı ve efendisinin parasını sakladı.
25: 19 "Uzun zaman sonra bu kölelerin efendisi döndü, onlarla hesaplaşmaya oturdu.
25: 20 Beş talant alan gelip beş talant daha getirdi, ‘Efendimiz' dedi, ‘Bana beş talant emanet etmiştin; bak, beş talant daha kazandım.'
25: 21 "Efendisi ona, ‘Aferin, iyi ve güvenilir köle!' dedi. ‘Sen küçük işlerde güvenilir olduğunu gösterdin, ben de seni büyük işlerin başına geçireceğim. Gel, efendinin şenliğine katıl!'
25: 22 "İki talant alan da geldi, ‘Efendimiz' dedi, ‘Bana iki talant emanet etmiştin; bak, iki talant daha kazandım.'
25: 23 "Efendisi ona, ‘Aferin, iyi ve güvenilir köle!' dedi. ‘Sen küçük işlerde güvenilir olduğunu gösterdin, ben de seni büyük işlerin başına geçireceğim. Gel, efendinin şenliğine katıl!'
25: 24 "Sonra bir talant alan geldi, ‘Efendimiz' dedi, ‘Senin sert bir adam olduğunu biliyordum. Ekmediğin yerden biçer, harman savurmadığın yerden devşirirsin.
25: 25 Bu nedenle korktum, gidip senin verdiğin talantı toprağa gömdüm. İşte, al paranı!'
25: 26-27 "Efendisi ona şu karşılığı verdi: ‘Kötü ve tembel köle! Ekmediğim yerden biçtiğimi, harman savurmadığım yerden devşirdiğimi bildiğine göre paramı faize vermeliydin. Ben de geldiğimde onu faiziyle geri alırdım...
25: 28 Haydi, elindeki talantı alın, on talantı olana verin!
25: 29 Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek ve o bolluk içinde olacak. Ama kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacak.
25: 30 Şu yararsız köleyi dışarıya, karanlığa atın. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.'"
Yargı Günü
25: 31 "İnsanoğlu* kendi görkemi içinde bütün melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına oturacak.
25: 32 Ulusların hepsi O'nun önünde toplanacak, O da koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi, insanları birbirinden ayıracak.
25: 33 Koyunları sağına, keçileri soluna alacak.
25: 34 "O zaman Kral, sağındaki kişilere, ‘Sizler, Babam'ın kutsadıkları, gelin!' diyecek. ‘Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın!
25: 35 Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz; susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım, beni içeri aldınız.
25: 36 Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.'
25: 37 "O vakit doğru kişiler O'na şu karşılığı verecek: ‘Ya Rab, seni ne zaman aç görüp doyurduk, susuz görüp su verdik?
25: 38 Ne zaman seni yabancı görüp içeri aldık, ya da çıplak görüp giydirdik?
25: 39 Seni ne zaman hasta ya da zindanda görüp yanına geldik?'
25: 40 "Kral da onları şöyle yanıtlayacak: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz.'
25: 41 "Sonra solundakilere şöyle diyecek: ‘Ey lanetliler, çekilin önümden! İblis'le melekleri için hazırlanmış sönmez ateşe gidin!
25: 42-43 Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek vermediniz; susamıştım, bana içecek vermediniz; yabancıydım, beni içeri almadınız; çıplaktım, beni giydirmediniz; hastaydım, zindandaydım, benimle ilgilenmediniz.'
25: 44 "O vakit onlar da şöyle karşılık verecekler: ‘Ya Rab, seni ne zaman aç, susuz, yabancı, çıplak, hasta ya da zindanda gördük de yardım etmedik?'
25: 45 "Kral da onlara şu yanıtı verecek: ‘Size doğrusunu söyleyeyim, mademki bu en basit kardeşlerimden biri için bunu yapmadınız, benim için de yapmamış oldunuz.'
25: 46 "Bunlar sonsuz azaba, doğrular ise sonsuz yaşama gidecekler."
BÖLÜM 26
İsa'yı Öldürme Tasarısı (Mar.14:1-2; Luk.22:1-2; Yu.11:45-53)
26: 1-2 İsa bütün bunları anlattıktan sonra öğrencilerine, "İki gün sonra Fısıh Bayramı* olduğunu biliyorsunuz" dedi, "İnsanoğlu* çarmıha gerilmek üzere ele verilecek."
26: 3 Bu sırada başkâhinlerle halkın ileri gelenleri, Kayafa adındaki başkâhinin sarayında toplandılar.
26: 4 İsa'yı hileyle tutuklayıp öldürmek için düzen kurdular.
26: 5 Ama, "Bayramda olmasın ki, halk arasında kargaşalık çıkmasın" diyorlardı.
İsa Beytanya'da (Mar.14:3-9; Yu.12:1-8)
26: 6-7 İsa Beytanya'da cüzamlı* Simun'un evindeyken, yanına bir kadın geldi. Kadın kaymaktaşından bir kap içinde çok değerli, güzel kokulu yağ getirmişti. İsa sofrada otururken, kadın yağı O'nun başına döktü.
26: 8 Öğrenciler bunu görünce kızdılar. "Nedir bu savurganlık?" dediler.
26: 9 "Bu yağ pahalıya satılabilir, parası yoksullara verilebilirdi."
26: 10 Söylenenleri farkeden İsa, öğrencilerine, "Kadını neden üzüyorsunuz?" dedi. "Benim için güzel bir şey yaptı.
26: 11 Yoksullar her zaman aranızdadır, ama ben her zaman aranızda olmayacağım.
26: 12 Kadın bu güzel kokulu yağı, beni gömülmeye hazırlamak için bedenimin üzerine boşalttı.
26: 13 Size doğrusunu söyleyeyim, bu Müjde dünyanın neresinde duyurulursa, bu kadının yaptığı da onun anılması için anlatılacak."
Yahuda'nın İhaneti (Mar.14:10-11; Luk.22:3-6)
26: 14-15 O sırada Onikiler'den* biri -adı Yahuda İskariot olanı başkâhinlere giderek, "O'nu ele verirsem bana ne verirsiniz?" dedi. Otuz gümüş tartıp ona verdiler.
26: 16 Yahuda o andan itibaren İsa'yı ele vermek için fırsat kollamaya başladı.
Fısıh Yemeği (Mar.14:12-26; Luk.22:7-23; Yu.13:21-30; 1Ko.11:23-25)
26: 17 Mayasız Ekmek Bayramı'nın* ilk günü öğrenciler İsa'nın yanına gelerek, "Fısıh* yemeğini yemen için nerede hazırlık yapmamızı istersin?" diye sordular.
26: 18 İsa onlara, "Kente varıp o adamın evine gidin" dedi. "Ona şöyle deyin: ‘Öğretmen diyor ki, zamanım yaklaştı. Fısıh Bayramı'nı, öğrencilerimle birlikte senin evinde kutlayacağım.'"
26: 19 Öğrenciler, İsa'nın buyruğunu yerine getirerek Fısıh yemeği için hazırlık yaptılar.
26: 20 Akşam olunca İsa on iki öğrencisiyle yemeğe oturdu.
26: 21 Yemek yerlerken, "Size doğrusunu söyleyeyim, sizden biri bana ihanet edecek" dedi.
26: 22 Bu söz onları kedere boğdu. Teker teker, "Ya Rab, beni demek istemedin ya?" diye sormaya başladılar.
26: 23 O da, "Bana ihanet edecek olan" dedi, "Elindeki ekmeği benimle birlikte sahana batırandır.
26: 24 İnsanoğlu*, kendisi için yazılmış olduğu gibi gidiyor, ama İnsanoğlu'na ihanet edenin vay haline! O adam hiç doğmamış olsaydı, kendisi için daha iyi olurdu."
26: 25 O'na ihanet edecek olan Yahuda, "Rabbî*, yoksa beni mi demek istedin?" diye sordu. İsa ona, "Söylediğin gibidir" karşılığını verdi.
26: 26 Yemek sırasında İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. "Alın, yiyin" dedi, "Bu benim bedenimdir."
26: 27 Sonra bir kâse alıp şükretti ve bunu öğrencilerine vererek, "Hepiniz bundan için" dedi.
26: 28 "Çünkü bu benim kanımdır, günahların bağışlanması için birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır.
26: 29 Size şunu söyleyeyim, Babam'ın egemenliğinde sizinle birlikte tazesini içeceğim o güne dek, asmanın bu ürününden bir daha içmeyeceğim."
26: 30 İlahi söyledikten sonra dışarı çıkıp Zeytin Dağı'na doğru gittiler.
Petrus'un İnkârı Önceden Bildiriliyor (Mar.14:27-31; Luk.22:31-34; Yu.13:36-38)
26: 31 Bu arada İsa öğrencilerine, "Bu gece hepiniz benden ötürü sendeleyip düşeceksiniz" dedi. "Çünkü şöyle yazılmıştır: ‘Çobanı vuracağım, Sürüdeki koyunlar darmadağın olacak.'
26: 32 Ama ben dirildikten sonra sizden önce Celile'ye gideceğim."
26: 33 Petrus O'na, "Herkes senden ötürü sendeleyip düşse de ben asla düşmem" dedi.
26: 34 "Sana doğrusunu söyleyeyim" dedi İsa, "Bu gece horoz ötmeden beni üç kez inkâr edeceksin."
26: 35 Petrus, "Seninle birlikte ölmem gerekse bile seni asla inkâr etmem" dedi. Öğrencilerin hepsi de aynı şeyi söyledi.
Getsemani Bahçesinde (Mar.14:32-42; Luk.22:39-46)
26: 36 Sonra İsa öğrencileriyle birlikte Getsemani denen yere geldi. Öğrencilerine, "Ben şuraya gidip dua edeceğim, siz burada oturun" dedi.
26: 37 Petrus ile Zebedi'nin iki oğlunu yanına aldı. Kederlenmeye, ağır bir sıkıntı duymaya başlamıştı.
26: 38 Onlara, "Ölesiye kederliyim" dedi. "Burada kalın, benimle birlikte uyanık durun."
26: 39 Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı. "Baba" dedi, "Mümkünse bu kâse* benden uzaklaştırılsın. Yine de benim değil, senin istediğin olsun."
26: 40 Öğrencilerin yanına döndüğünde onları uyumuş buldu. Petrus'a, "Demek ki benimle birlikte bir saat uyanık kalamadınız!" dedi.
26: 41 "Uyanık durup dua edin ki, ayartılmayasınız. Ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür."
26: 42 İsa ikinci kez uzaklaşıp dua etti. "Baba" dedi, "Eğer ben içmeden bu kâsenin uzaklaştırılması mümkün değilse, senin istediğin olsun."
26: 43 Geri geldiğinde öğrencilerini yine uyumuş buldu. Onların göz kapaklarına ağırlık çökmüştü.
26: 44 Onları bırakıp tekrar uzaklaştı, yine aynı sözlerle üçüncü kez dua etti.
26: 45 Sonra öğrencilerin yanına dönerek, "Hâlâ uyuyor, dinleniyor musunuz?" dedi. "İşte saat yaklaştı, İnsanoğlu* günahkârların eline veriliyor.
26: 46 Kalkın, gidelim. İşte bana ihanet eden geldi!"
İsa Tutuklanıyor (Mar.14:43-50; Luk.22:47-53; Yu.18:3-12)
26: 47 İsa daha konuşurken, Onikiler'den* biri olan Yahuda geldi. Yanında, başkâhinlerle halkın ileri gelenleri tarafından gönderilmiş kılıçlı sopalı büyük bir kalabalık vardı.
26: 48 İsa'ya ihanet eden Yahuda, "Kimi öpersem, İsa O'dur, O'nu tutuklayın" diye onlarla sözleşmişti.
26: 49 Dosdoğru İsa'ya gidip, "Selam, Rabbî*!" diyerek O'nu öptü.
26: 50 İsa, "Arkadaş, ne yapacaksan yap*fx*!" dedi. Bunun üzerine adamlar yaklaştı, İsa'yı yakalayıp tutukladılar.
26: 51 İsa'yla birlikte olanlardan biri, ani bir hareketle kılıcını çekti, başkâhinin kölesine vurup kulağını uçurdu.
26: 52 O zaman İsa ona, "Kılıcını yerine koy!" dedi. "Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.
26: 53 Yoksa Babam'dan yardım isteyemez miyim sanıyorsun? İstesem, hemen şu an bana on iki tümenden* fazla melek gönderir.
26: 54 Ama böyle olması gerektiğini bildiren Kutsal Yazılar o zaman nasıl yerine gelir?"
26: 55 Bundan sonra İsa kalabalığa dönüp şöyle seslendi: "Niçin bir haydutmuşum gibi beni kılıç ve sopalarla yakalamaya geldiniz? Her gün tapınakta oturup öğretiyordum, beni tutuklamadınız.
26: 56 Ama bütün bunlar, peygamberlerin yazdıkları yerine gelsin diye oldu." O zaman öğrencilerin hepsi O'nu bırakıp kaçtı.
İsa Yüksek Kurul'un Önünde (Mar.14:53-65; Luk.22:54-55,63-71; Yu.18:13-14,19-24)
26: 57 İsa'yı tutuklayanlar, O'nu başkâhin Kayafa'ya götürdüler. Din bilginleriyle ileri gelenler de orada toplanmışlardı.
26: 58 Petrus, İsa'yı uzaktan, ta başkâhinin avlusuna kadar izledi. Sonucu görmek için içeri girip nöbetçilerin yanına oturdu.
26: 59 Başkâhinlerle Yüksek Kurul'un* öteki üyeleri, İsa'yı ölüm cezasına çarptırmak için kendisine karşı yalancı tanıklar arıyorlardı.
26: 60-61 Ortaya birçok yalancı tanık çıktığı halde, aradıklarını bulamadılar. Sonunda ortaya çıkan iki kişi şöyle dedi: "Bu adam, ‘Ben Tanrı'nın Tapınağı'nı yıkıp üç günde yeniden kurabilirim' dedi."
26: 62 Başkâhin ayağa kalkıp İsa'ya, "Hiç yanıt vermeyecek misin?" dedi. "Nedir bunların sana karşı ettiği bu tanıklıklar?"
26: 63 İsa susmaya devam etti. Başkâhin ise O'na, "Yaşayan Tanrı adına ant içmeni buyuruyorum, söyle bize, Tanrı'nın Oğlu Mesih* sen misin?" dedi.
26: 64 İsa, "Söylediğin gibidir" karşılığını verdi. "Üstelik size şunu söyleyeyim, bundan sonra İnsanoğlu'nun*, Kudretli Olan'ın* sağında oturduğunu ve göğün bulutları üzerinde geldiğini göreceksiniz."
26: 65 Bunun üzerine başkâhin giysilerini yırtarak, "Tanrı'ya küfretti!" dedi. "Artık tanıklara ne ihtiyacımız var? İşte küfürü işittiniz.
26: 66 Buna ne diyorsunuz?" "Ölümü hak etti!" diye karşılık verdiler.
26: 67-68 Bunun üzerine İsa'nın yüzüne tükürüp O'nu yumrukladılar. Bazıları da O'nu tokatlayıp, "Ey Mesih, peygamberliğini göster bakalım, sana vuran kim?" dediler.
Petrus İsa'yı İnkâr Ediyor (Mar.14:66-72; Luk.22:56-62; Yu.18:15-18,25-27)
26: 69 Petrus ise dışarıda, avluda oturuyordu. Bir hizmetçi kız yanına gelip, "Sen de Celileli İsa'yla birlikteydin" dedi.
26: 70 Ama Petrus bunu herkesin önünde inkâr ederek, "Neden söz ettiğini anlamıyorum" dedi.
26: 71 Sonra avlu kapısının önüne çıktı. Onu gören başka bir hizmetçi kız orada bulunanlara, "Bu adam Nasıralı İsa'yla birlikteydi" dedi.
26: 72 Petrus ant içerek, "Ben o adamı tanımıyorum" diye yine inkâr etti.
26: 73 Orada duranlar az sonra Petrus'a yaklaşıp, "Gerçekten sen de onlardansın. Konuşman seni ele veriyor" dediler.
26: 74 Petrus kendine lanet okuyup ant içerek, "O adamı tanımıyorum!" dedi. Tam o anda horoz öttü.
26: 75 Petrus, İsa'nın, "Horoz ötmeden beni üç kez inkâr edeceksin" dediğini hatırladı ve dışarı çıkıp acı acı ağladı.
BÖLÜM 27
Yahuda Kendini Asıyor (Elç.1:18-19)
27: 1 Sabah olunca bütün başkâhinlerle halkın ileri gelenleri, İsa'yı ölüm cezasına çarptırmak konusunda anlaştılar.
27: 2 O'nu bağladılar ve götürüp Vali Pilatus'a teslim ettiler.
27: 3 İsa'ya ihanet eden Yahuda, O'nun mahkûm edildiğini görünce yaptığına pişman oldu. Otuz gümüşü başkâhinlere ve ileri gelenlere geri götürdü.
27: 4 "Ben suçsuz birini*fx* ele vermekle günah işledim" dedi. Onlar ise, "Bundan bize ne? Onu sen düşün" dediler.
27: 5 Yahuda paraları tapınağın içine fırlatarak oradan ayrıldı, gidip kendini astı.
27: 6 Paraları toplayan başkâhinler, "Kan bedeli olan bu paraları tapınağın hazinesine koymak doğru olmaz" dediler.
27: 7 Kendi aralarında anlaşarak bu parayla yabancılar için mezarlık yapmak üzere Çömlekçi Tarlası'nı satın aldılar.
27: 8 Bunun için bu tarlaya bugüne dek "Kan Tarlası" denilmiştir.
27: 9-10 Böylece Peygamber Yeremya aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelmiş oldu: "İsrailoğulları'ndan kimilerinin O'na biçtikleri değerin karşılığı olan Otuz gümüşü aldılar; Rab'bin bana buyurduğu gibi, Çömlekçi Tarlası'nı satın almak için harcadılar."
İsa Vali Pilatus'un Önünde (Mar.15:2-15; Luk.23:3-5,13-25; Yu.18:33-19:16)
27: 11 İsa valinin önüne çıkarıldı. Vali O'na, "Sen Yahudiler'in Kralı mısın?" diye sordu. İsa, "Söylediğin gibidir" dedi.
27: 12 Başkâhinlerle ileri gelenler O'nu suçlayınca hiç karşılık vermedi.
27: 13 Pilatus O'na, "Senin aleyhinde yaptıkları bunca tanıklığı duymuyor musun?" dedi.
27: 14 İsa tek konuda bile ona yanıt vermedi. Vali buna çok şaştı.
27: 15 Her Fısıh Bayramı'nda* vali, halkın istediği bir tutukluyu salıvermeyi adet edinmişti.
27: 16 O günlerde Barabba adında ünlü bir tutuklu vardı.
27: 17 Halk bir araya toplandığında, Pilatus onlara, "Sizin için kimi salıvermemi istersiniz, Barabba'yı mı, Mesih* denen İsa'yı mı?" diye sordu.
27: 18 İsa'yı kıskançlıktan ötürü kendisine teslim ettiklerini biliyordu.
27: 19 Pilatus yargı kürsüsünde otururken karısı ona, "O doğru adama dokunma. Dün gece rüyamda O'nun yüzünden çok sıkıntı çektim" diye haber gönderdi.
27: 20 Başkâhinler ve ileri gelenler ise, Barabba'nın salıverilmesini ve İsa'nın öldürülmesini istesinler diye halkı kışkırttılar.
27: 21 Vali onlara şunu sordu: "Sizin için hangisini salıvermemi istersiniz?" "Barabba'yı" dediler.
27: 22 Pilatus, "Öyleyse Mesih denen İsa'yı ne yapayım?" diye sordu. Hep bir ağızdan, "Çarmıha gerilsin!" dediler.
27: 23 Pilatus, "O ne kötülük yaptı ki?" diye sordu. Onlar ise daha yüksek sesle, "Çarmıha gerilsin!" diye bağrışıp durdular.
27: 24 Pilatus, elinden bir şey gelmediğini, tersine, bir kargaşalığın başladığını görünce su aldı, kalabalığın önünde ellerini yıkayıp şöyle dedi: "Bu adamın kanından ben sorumlu değilim. Bu işe siz bakın!"
27: 25 Bütün halk şu karşılığı verdi: "O'nun kanının sorumluluğu bizim ve çocuklarımızın üzerinde olsun!"
27: 26 Bunun üzerine Pilatus onlar için Barabba'yı salıverdi. İsa'yı ise kamçılattıktan sonra çarmıha gerilmek üzere askerlere teslim etti.
Askerlerin İsa'yı Aşağılaması (Mar.15:16-20; Yu.19:2-3)
27: 27 Sonra valinin askerleri İsa'yı vali konağına götürüp bütün taburu başına topladılar.
27: 28 O'nu soyup üzerine kırmızı bir kaftan geçirdiler.
27: 29 Dikenlerden bir taç örüp başına koydular, sağ eline de bir kamış tutturdular. Önünde diz çöküp, "Selam, ey Yahudiler'in Kralı!" diyerek O'nunla alay ettiler.
27: 30 Üzerine tükürdüler, kamışı alıp başına vurdular.
27: 31 O'nunla böyle alay ettikten sonra kaftanı üzerinden çıkarıp kendi giysilerini giydirdiler ve çarmıha germeye götürdüler.
İsa Çarmıha Geriliyor (Mar.15:21-32; Luk.23:26-43; Yu.19:17-27)
27: 32 Dışarı çıktıklarında Simun adında Kireneli bir adama rastladılar. İsa'nın çarmıhını ona zorla taşıttılar.
27: 33-34 Golgota, yani Kafatası denilen yere vardıklarında içmesi için İsa'ya ödle karışık şarap verdiler. İsa bunu tadınca içmek istemedi.
27: 35 Askerler O'nu çarmıha gerdikten sonra kura çekerek giysilerini aralarında paylaştılar.
27: 36 Sonra oturup yanında nöbet tuttular.
27: 37 Başının üzerine, BU, YAHUDİLER'İN KRALI İSA'DIR diye yazan bir suç yaftası astılar.
27: 38 İsa'yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydut da çarmıha gerildi.
27: 39-40 Oradan geçenler başlarını sallayıp İsa'ya sövüyor, "Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Haydi, kurtar kendini! Tanrı'nın Oğlu'ysan çarmıhtan in!" diyorlardı.
27: 41-42 Başkâhinler, din bilginleri ve ileri gelenler de aynı şekilde O'nunla alay ederek, "Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor" diyorlardı. "İsrail'in Kralı imiş! Şimdi çarmıhtan aşağı insin de O'na iman edelim.
27: 43 Tanrı'ya güveniyordu; Tanrı O'nu seviyorsa, kurtarsın bakalım! Çünkü, ‘Ben Tanrı'nın Oğlu'yum' demişti."
27: 44 İsa'yla birlikte çarmıha gerilen haydutlar da O'na aynı şekilde hakaret ettiler.
İsa'nın Ölümü (Mar.15:33-41; Luk.23:44-49; Yu.19:28-30)
27: 45 Öğleyin on ikiden üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü.
27: 46 Saat* üçe doğru İsa yüksek sesle, "Eli, Eli, lema şevaktani?" yani, "Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?" diye bağırdı.
27: 47 Orada duranlardan bazıları bunu işitince, "Bu adam İlyas'ı çağırıyor" dediler.
27: 48 İçlerinden biri hemen koşup bir sünger getirdi, ekşi şaraba batırıp bir kamışın ucuna takarak İsa'ya içirdi.
27: 49 Öbürleri ise, "Dur bakalım, İlyas gelip O'nu kurtaracak mı?" dediler.
27: 50 İsa, yüksek sesle bir kez daha bağırdı ve ruhunu teslim etti.
27: 51 O anda tapınaktaki perde* yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye bölündü. Yer sarsıldı, kayalar yarıldı.
27: 52 Mezarlar* açıldı, ölmüş olan birçok kutsal kişinin cesetleri dirildi.
27: 53 Bunlar mezarlarından çıkıp İsa'nın dirilişinden sonra kutsal kente* girdiler ve birçok kimseye göründüler.
27: 54 İsa'yı bekleyen yüzbaşı ve beraberindeki askerler, depremi ve öbür olayları görünce dehşete kapıldılar, "Bu gerçekten Tanrı'nın Oğlu'ydu!" dediler.
27: 55 Orada, olup bitenleri uzaktan izleyen birçok kadın vardı. Bunlar, Celile'den İsa'nın ardından gelip O'na hizmet etmişlerdi.
27: 56 Aralarında Mecdelli Meryem, Yakup ile Yusuf'un annesi Meryem ve Zebedi oğullarının annesi de vardı.
İsa'nın Gömülmesi (Mar.15:42-47; Luk.23:50-56; Yu.19:38-42)
27: 57 Akşama doğru Yusuf adında zengin bir Aramatyalı geldi. O da İsa'nın bir öğrencisiydi.
27: 58 Pilatus'a gidip İsa'nın cesedini istedi. Pilatus da cesedin ona verilmesini buyurdu.
27: 59-60 Yusuf cesedi aldı, temiz keten beze sardı, kayaya oydurduğu kendi yeni mezarına yatırdı. Mezarın girişine büyük bir taş yuvarlayıp oradan ayrıldı.
27: 61 Mecdelli Meryem ile öteki Meryem ise orada, mezarın karşısında oturuyorlardı.
27: 62-63 Ertesi gün, yani Hazırlık Günü'nden* sonraki gün, başkâhinlerle Ferisiler Pilatus'un önünde toplanarak, "Efendimiz" dediler, "O aldatıcının, daha yaşarken, ‘Ben öldükten üç gün sonra dirileceğim' dediğini hatırlıyoruz.
27: 64 Onun için buyruk ver de üçüncü güne dek mezarı güvenlik altına alsınlar. Yoksa öğrencileri gelir, cesedini çalar ve halka, ‘Ölümden dirildi' derler. Son aldatmaca ilkinden beter olur."
27: 65 Pilatus onlara, "Yanınıza asker alın, gidip mezarı dilediğiniz gibi güvenlik altına alın" dedi.
27: 66 Onlar da askerlerle birlikte gittiler, taşı mühürleyip mezarı güvenlik altına aldılar.
BÖLÜM 28
İsa'nın Dirilişi (Mar.16:1-10; Luk.24:1-12; Yu.20:1-10)
28: 1 Şabat Günü'nü* izleyen haftanın ilk günü*, tan yeri ağarırken, Mecdelli Meryem ile öbür Meryem mezarı* görmeye gittiler.
28: 2 Ansızın büyük bir deprem oldu. Rab'bin bir meleği gökten indi ve mezara gidip taşı bir yana yuvarlayarak üzerine oturdu.
28: 3 Görünüşü şimşek gibi, giysileri ise kar gibi bembeyazdı.
28: 4 Nöbetçiler korkudan titremeye başladılar, sonra ölü gibi yere yıkıldılar.
28: 5 Melek kadınlara şöyle seslendi: "Korkmayın! Çarmıha gerilen İsa'yı aradığınızı biliyorum.
28: 6 O burada yok; söylemiş olduğu gibi dirildi. Gelin, O'nun yattığı yeri görün.
28: 7 Çabuk gidin, öğrencilerine şöyle deyin: ‘İsa ölümden dirildi. Sizden önce Celile'ye gidiyor, kendisini orada göreceksiniz.' İşte ben size söylemiş bulunuyorum."
28: 8 Kadınlar korku ve büyük sevinç içinde hemen mezardan uzaklaştılar; koşarak İsa'nın öğrencilerine haber vermeye gittiler.
28: 9 İsa ansızın karşılarına çıktı, "Selam!" dedi. Yaklaşıp İsa'nın ayaklarına sarılarak O'na tapındılar.
28: 10 O zaman İsa, "Korkmayın!" dedi. "Gidip kardeşlerime haber verin, Celile'ye gitsinler, beni orada görecekler."
Nöbetçilerin Getirdiği Haber
28: 11 Kadınlar daha yoldayken nöbetçi askerlerden bazıları kente giderek olup bitenleri başkâhinlere bildirdiler.
28: 12-13 Başkâhinler ileri gelenlerle birlikte toplanıp birbirlerine danıştıktan sonra askerlere yüklü para vererek dediler ki, "Siz şöyle diyeceksiniz: ‘Öğrencileri geceleyin geldi, biz uyurken O'nun cesedini çalıp götürdüler.'
28: 14 Eğer bu haber valinin kulağına gidecek olursa biz onu yatıştırır, size bir zarar gelmesini önleriz."
28: 15 Böylece askerler parayı aldılar ve kendilerine söylendiği gibi yaptılar. Bu söylenti Yahudiler arasında bugün de yaygındır.
Son Buyruk (Mar.16:14-18; Luk.24:36-49; Yu.20:19-23; Elç.1:6-8)
28: 16 On bir öğrenci Celile'ye, İsa'nın kendilerine bildirdiği dağa gittiler.
28: 17 İsa'yı gördükleri zaman O'na tapındılar. Ama bazıları kuşku içindeydi.
28: 18 İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: "Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi.
28: 19 Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla* vaftiz edin;
28: 20 size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim."
DİPNOTLAR:
1:21 "İsa": "Rab kurtarır" anlamına gelir.
2:1-2 "Doğuda O'nun yıldızını gördük" ya da "O'nun yıldızının doğuşunu gördük".
2:9 "Doğuda" ya da "Doğuşunu".
4:3 "Ayartıcı": Şeytan.
5:22 "Aşağılayıcı bir söz": Grekçe "Raka", yani "Boş kafalı".
5:26 "Kuruş": Grekçe "Kodrantis" (bkz. Birimler Cetveli).
5:37 "Şeytan": Grekçe "Kötü olan".
6:13 "Çünkü egemenlik, güç ve yücelik sonsuzlara dek senindir! Amin" sözleri bazı Grekçe elyazmalarında yoktur.
6:22 "Gözünüz sağlamsa" diye çevrilen Grekçe deyim "Cömertseniz" anlamına gelebilir.
6:23 "Gözünüz bozuksa" diye çevrilen Grekçe deyim "Açgözlüyseniz" anlamına gelebilir.
6:24 "Para": Grekçe "Mamon". Aramice'de* zenginlik anlamına gelen mamon sözcüğü, para ya da para kazanma hırsı anlamında kullanılır.
6:27 "Ömrünü bir anlık" ya da "Boyunu bir arşın".
11:12 "Göklerin Egemenliği zorlanıyor, zorlu kişiler onu ele geçirmeye çalışıyor" ya da "Göklerin Egemenliği zorlu biçimde gelişiyor, zorlu kişiler ona sahip çıkıyor".
13:33 "Ölçek": Grekçe "Saton" (bkz. Birimler Cetveli).
14:24 "Bir hayli uzakta": Grekçe "Birçok stadion uzakta" (bkz. Birimler Cetveli).
14:25 "Sabaha karşı": Grekçe "Gecenin dördüncü nöbetinde" (bkz. Sözlük, "Saat").
15:25 "O'nun önünde yere kapandı" ya da "O'na tapındı".
16:17 "İnsan": Grekçe "Et ve kan".
16:18 "Petrus": Grekçe "Petros", yani "Kaya parçası, taş".
16:18 "Kaya": Grekçe "Petra", yani "Büyük taş kütlesi, kaya".
17:20-21 Birçok Grekçe elyazması, "Ama bu tür cinler ancak dua ve oruçla kovulabilir" sözlerini de içerir.
17:24 "İki dirhemlik tapınak vergisi": Grekçe "Didrahma" (bkz. Birimler Cetveli).
17:27 "Dört dirhemlik bir akçe": Grekçe "Bir statir" (bkz. Birimler Cetveli).
18:10-11 Birçok Grekçe elyazması, "İnsanoğlu, kaybolanı kurtarmak için geldi" sözlerini de içerir.
26:64 "Kudretli Olan": Tanrı.
27:4 "Birini": Grekçe "Kanı".
28:19 "Adıyla": Grekçe "Adı içine"._
19:9 "Boşanan kadınla evlenen de zina etmiş olur" sözleri birçok Grekçe elyazmasında yoktur.
21:25 "Yahya'nın vaftiz etme yetkisi": Grekçe "Yahya'nın vaftizi".
21:25 "Tanrı'dan mı": Grekçe "Gökten mi".
23:5 "Hamail": Eski Antlaşma'dan alınan bazı ayetlerin içine konduğu, alna ya da sol kola takılan küçük kutu anlamındadır (bkz. Çık.13:9; Yas.6:8,9).
23:5 "Püskül": Dindar Yahudiler, Kutsal Yasa'yı hatırlamak için giysilerinin eteğine dört püskül dikerler (bkz. Say.15:38,39; Yas.22:12).
23:13-14 Birçok Grekçe elyazması, "Vay halinize, ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Bir yandan gösteriş için uzun uzun dua edersiniz, öte yandan dul kadınların malını mülkünü sömürürsünüz. Bundan ötürü cezanız daha ağır olacaktır" sözlerini de içerir (bkz. Mar.12:40; Luk.20:47).
23:36 "Kuşak" ya da "Soy".
24:34 "Kuşak" ya da "Soy".
26:50 "Ne yapacaksan yap" ya da "Bunun için mi geldin?"
MARKOS
BÖLÜM 1
Vaftizci Yahya'nın Gelişi (Mat.3:1-12; Luk.3:1-18; Yu.1:19-28)
1: 1 Tanrı'nın Oğlu İsa Mesih'le* ilgili Müjde'nin başlangıcı.
1: 2 Peygamber Yeşaya'nın Kitabı'nda şöyle yazılmıştır: "İşte, habercimi senin önünden gönderiyorum; O senin yolunu hazırlayacak."
1: 3 "Çölde haykıran, `Rab'bin yolunu hazırlayın, Geçeceği patikaları düzleyin' diye sesleniyor."
1: 4 Böylece Vaftizci Yahya çölde ortaya çıktı. İnsanları, günahlarının bağışlanması için tövbe edip vaftiz* olmaya çağırıyordu.
1: 5 Bütün Yahudiye halkı ve Yeruşalimliler'in hepsi ona geliyor, günahlarını itiraf ediyor, onun tarafından Şeria Irmağı'nda vaftiz ediliyordu.
1: 6 Yahya'nın deve tüyünden giysisi, belinde deri kuşağı vardı. Çekirge ve yaban balı yerdi.
1: 7 Şu haberi yayıyordu: "Benden sonra benden daha güçlü olan geliyor. Eğilip O'nun çarıklarının bağını çözmeye bile layık değilim.
1: 8 Ben sizi suyla vaftiz ettim, ama O sizi Kutsal Ruh'la vaftiz edecektir."
İsa Görevine Başlıyor (Mat.3:13-4:22; Luk.3:21-22; 4:1-15; 5:1-11)
1: 9 O günlerde Celile'nin Nasıra Kenti'nden çıkıp gelen İsa, Yahya tarafından Şeria Irmağı'nda vaftiz edildi.
1: 10 Tam sudan çıkarken, göklerin yarıldığını ve Ruh'un güvercin gibi üzerine indiğini gördü.
1: 11 Göklerden, "Sen benim sevgili Oğlum'sun, senden hoşnudum" diyen bir ses duyuldu.
1: 12 O an Ruh, İsa'yı çöle gönderdi.
1: 13 İsa çölde kaldığı kırk gün boyunca Şeytan tarafından denendi. Yabanıl hayvanlar arasındaydı, melekler O'na hizmet ediyordu.
1: 14 Yahya'nın tutuklanmasından sonra İsa, Tanrı'nın Müjdesi'ni duyura duyura Celile'ye gitti.
1: 15 "Zaman doldu" diyordu, "Tanrı'nın Egemenliği yaklaştı. Tövbe edin, Müjde'ye inanın!"
1: 16 İsa, Celile Gölü'nün kıyısından geçerken, göle ağ atmakta olan Simun ile kardeşi Andreas'ı gördü. Bu adamlar balıkçıydı.
1: 17 İsa onlara, "Ardımdan gelin" dedi, "Sizleri insan tutan balıkçılar yapacağım."
1: 18 Onlar da hemen ağlarını bırakıp O'nun ardından gittiler.
1: 19 İsa biraz ileri gidince Zebedi'nin oğulları Yakup'la Yuhanna'yı gördü. Teknede ağlarını onarıyorlardı.
1: 20 Hemen onları çağırdı. Onlar da babaları Zebedi'yi işçilerle birlikte teknede bırakıp İsa'nın ardından gittiler.
İsa Kötü Ruhları Kovuyor, Hastaları İyileştiriyor (Mat.8:14-17; Luk.4:31-44)
1: 21 Kefarnahum'a girdiler. Şabat Günü* İsa havraya gidip öğretmeye başladı.
1: 22 Halk O'nun öğretişine şaşıp kaldı. Çünkü onlara din bilginleri* gibi değil, yetkili biri gibi öğretiyordu.
1: 23-24 Tam o sırada havrada bulunan ve kötü ruha tutulmuş bir adam, "Ey Nasıralı İsa, bizden ne istiyorsun?" diye bağırdı. "Bizi mahvetmeye mi geldin? Senin kim olduğunu biliyorum, Tanrı'nın Kutsalı'sın sen!"
1: 25 İsa, "Sus, çık adamdan!" diyerek kötü ruhu azarladı.
1: 26 Kötü ruh adamı sarstı ve büyük bir çığlık atarak içinden çıktı.
1: 27 Herkes şaşıp kaldı. Birbirlerine, "Bu nasıl şey?" diye sormaya başladılar. "Yepyeni bir öğreti! Kötü ruhlara bile yetkiyle buyruk veriyor, onlar da sözünü dinliyor."
1: 28 Böylece İsa'yla ilgili haber, Celile bölgesinin her yerine hızla yayıldı.
1: 29 İsa havradan çıkar çıkmaz, Yakup ve Yuhanna ile birlikte Simun ve Andreas'ın evine gitti.
1: 30 Simun'un kaynanası ateşler içinde yatıyordu. Durumu hemen İsa'ya bildirdiler.
1: 31 O da hastaya yaklaştı, elinden tutup kaldırdı. Kadının ateşi düştü, onlara hizmet etmeye başladı.
1: 32 Akşam olup güneş batınca, bütün hastaları ve cinlileri İsa'ya getirdiler.
1: 33 Bütün kent halkı kapıya toplanmıştı.
1: 34 İsa, çeşitli hastalıklara yakalanmış birçok kişiyi iyileştirdi, birçok cini kovdu. Cinlerin konuşmasına izin vermiyordu. Çünkü onlar kendisinin kim olduğunu biliyorlardı.
1: 35 Sabah çok erkenden, ortalık henüz ağarmadan İsa kalktı, evden çıkıp ıssız bir yere gitti, orada dua etmeye başladı.
1: 36 Simun ile yanındakiler İsa'yı aramaya çıktılar.
1: 37 O'nu bulunca, "Herkes seni arıyor!" dediler.
1: 38 İsa onlara, "Başka yerlere, yakın kasabalara gidelim" dedi. "Oralarda da Tanrı sözünü duyurayım. Bunun için çıkıp geldim."
1: 39 Böylece havralarında Tanrı sözünü duyurarak ve cinleri kovarak bütün Celile bölgesini dolaştı.
İsa Bir Cüzamlıyı İyileştiriyor (Mat.8:1-4; Luk.5:12-16)
1: 40 İsa'ya cüzamlı* biri geldi, diz çökerek, "İstersen beni temiz kılabilirsin" diye yalvardı.
1: 41 İsa'nın yüreği sızladı, elini uzatıp adama dokundu, "İsterim, temiz ol!" dedi.
1: 42 Adam anında cüzamdan kurtulup tertemiz oldu.
1: 43 İsa onu sıkıca uyararak hemen yanından uzaklaştırdı.
1: 44 "Sakın kimseye bir şey söyleme!" dedi. "Git, kâhine* görün ve cüzamdan temizlendiğini herkese kanıtlamak için Musa'nın buyurduğu sunuları sun."
1: 45 Ne var ki, adam çıkıp gitti, olayla ilgili haberi her tarafa yayıp duyurmaya başladı. Öyle ki, İsa artık hiçbir kente açıkça giremez oldu. Ancak dışarıda, ıssız yerlerde kalıyordu. Ve halk her yerden O'na akın ediyordu.
BÖLÜM 2
Bir Felçlinin İyileştirilmesi (Mat.9:1-8; Luk.5:17-26)
2: 1 Birkaç gün sonra İsa tekrar Kefarnahum'a geldiğinde, evde olduğu duyuldu.
2: 2 O kadar çok insan toplandı ki, artık kapının önünde bile duracak yer kalmamıştı. İsa onlara Tanrı sözünü anlatıyordu.
2: 3 Bu arada O'na dört kişinin taşıdığı felçli bir adamı getirdiler.
2: 4 Kalabalıktan O'na yaklaşamadıkları için, bulunduğu yerin üzerindeki damı delip açarak felçliyi üstünde yattığı şilteyle birlikte aşağı indirdiler.
2: 5 İsa onların imanını görünce felçliye, "Oğlum, günahların bağışlandı" dedi.
2: 6-7 Orada oturan bazı din bilginleri ise içlerinden şöyle düşündüler: "Bu adam neden böyle konuşuyor? Tanrı'ya küfrediyor! Tanrı'dan başka kim günahları bağışlayabilir?"
2: 8 Akıllarından geçeni hemen ruhunda sezen İsa onlara, "Aklınızdan neden böyle şeyler geçiriyorsunuz?" dedi.
2: 9 "Hangisi daha kolay, felçliye, `Günahların bağışlandı' demek mi, yoksa, ‘Kalk, şilteni topla, yürü' demek mi?
2: 10-11 Ne var ki, İnsanoğlu'nun* yeryüzünde günahları bağışlama yetkisine sahip olduğunu bilesiniz diye..." Sonra felçliye, "Sana söylüyorum, kalk, şilteni topla, evine git!" dedi.
2: 12 Adam kalktı, hemen şiltesini topladı, hepsinin gözü önünde çıkıp gitti. Herkes şaşakalmıştı. Tanrı'yı övüyorlar, "Böylesini hiç görmemiştik" diyorlardı.
Levi'nin Öğrencilere Katılması (Mat.9:9-13; Luk.5:27-32)
2: 13 İsa yine çıkıp göl kıyısına gitti. Bütün halk yanına geldi, O da onlara öğretmeye başladı.
2: 14 Yoldan geçerken, vergi toplama yerinde oturan Alfay oğlu Levi'yi gördü. Ona, "Ardımdan gel" dedi. Levi de kalkıp İsa'nın ardından gitti.
2: 15 Sonra İsa, Levi'nin evinde yemek yerken, birçok vergi görevlisiyle* günahkâr O'nunla ve öğrencileriyle birlikte sofraya oturmuştu. O'nu izleyen böyle birçok kişi vardı.
2: 16 Ferisiler'den* bazı din bilginleri, O'nu günahkârlar ve vergi görevlileriyle birlikte yemekte görünce öğrencilerine, "Niçin vergi görevlileri ve günahkârlarla birlikte yemek yiyor?" diye sordular.
2: 17 Bunu duyan İsa onlara, "Sağlamların değil, hastaların hekime ihtiyacı var" dedi. "Ben doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya geldim."
Oruçla İlgili Soru (Mat.9:14-17; Luk.5:33-39)
2: 18 Yahya'nın öğrencileriyle Ferisiler oruç tutarken, bazı kişiler İsa'ya gelip, "Yahya'nın ve Ferisiler'in öğrencileri oruç tutuyor da senin öğrencilerin neden tutmuyor?" diye sordular.
2: 19 İsa şöyle karşılık verdi: "Güvey aralarında olduğu sürece davetliler oruç tutar mı? Güvey aralarında oldukça oruç tutmazlar!
2: 20 Ama güveyin aralarından alınacağı günler gelecek, onlar işte o zaman, o gün oruç tutacaklar.
2: 21 Hiç kimse eski giysiyi yeni kumaş parçasıyla yamamaz. Yoksa yeni yama çeker, eski giysiden kopar, yırtık daha beter olur.
2: 22 Hiç kimse yeni şarabı eski tulumlara doldurmaz. Yoksa şarap tulumları patlatır, şarap da tulumlar da mahvolur. Yeni şarap yeni tulumlara doldurulur."
Şabat Günü Sorunu (Mat.12:1-8; Luk.6:1-5)
2: 23 Bir Şabat Günü* İsa ekinler arasından geçiyordu. Öğrencileri yolda giderken başakları koparmaya başladılar.
2: 24 Ferisiler İsa'ya, "Bak, Şabat Günü yasak olanı neden yapıyorlar?" dediler.
2: 25 İsa onlara, "Davut'la yanındakiler aç ve muhtaç kalınca Davut'un ne yaptığını hiç okumadınız mı?" diye sordu.
2: 26 "Başkâhin Aviyatar'ın zamanında Davut, Tanrı'nın evine girdi, kâhinlerden başkasının yemesi yasak olan adak ekmeklerini* yedi ve yanındakilere de verdi."
2: 27 Sonra onlara, "İnsan Şabat Günü için değil, Şabat Günü insan için yaratıldı" dedi.
2: 28 "Bu nedenle İnsanoğlu* Şabat Günü'nün de Rabbi'dir."
BÖLÜM 3
Eli Sakat Bir Adam İyileştiriliyor (Mat.12:9-14; Luk.6:6-11)
3: 1 İsa yine havraya girdi. Orada eli sakat bir adam vardı.
3: 2 Bazıları İsa'yı suçlamak amacıyla, Şabat Günü* hastayı iyileştirecek mi diye O'nu gözlüyorlardı.
3: 3 İsa, eli sakat adama, "Kalk, öne çık!" dedi.
3: 4 Sonra havradakilere, "Kutsal Yasa'ya göre Şabat Günü iyilik yapmak mı doğru, kötülük yapmak mı? Can kurtarmak mı doğru, can almak mı?" diye sordu. Onlardan ses çıkmadı.
3: 5 İsa, çevresindekilere öfkeyle baktı. Yüreklerinin duygusuzluğu O'nu kederlendirmişti. Adama, "Elini uzat!" dedi. Adam elini uzattı, eli yine sapasağlam oluverdi.
3: 6 Bunun üzerine Ferisiler dışarı çıktılar, İsa'yı yok etmek için Hirodes yanlılarıyla hemen görüşmeye başladılar.
İsa, Celile Gölü'nün Kıyısında
3: 7-8 İsa, öğrencileriyle birlikte göl kıyısına çekildi. Celile'den büyük bir kalabalık O'nun ardından geldi. Ayrıca, bütün yaptıklarını duyan büyük kalabalıklar Yahudiye'den, Yeruşalim'den, İdumeya'dan, Şeria Irmağı'nın karşı yakasından, Sur ve Sayda bölgelerinden kendisine akın etti.
3: 9 İsa, kalabalığın arasında sıkışıp kalmamak için öğrencilerine bir kayık hazır bulundurmalarını söyledi.
3: 10 Birçoklarını iyileştirmiş olduğundan, çeşitli hastalıklara yakalananlar O'na dokunmak için üzerine üşüşüyordu.
3: 11 Kötü ruhlar O'nu görünce ayaklarına kapanıyor, "Sen Tanrı'nın Oğlu'sun!" diye bağırıyorlardı.
3: 12 Ama İsa, kim olduğunu açıklamamaları için onları sıkı sıkıya uyardı.
İsa On İki Elçisini Seçiyor (Mat.10:1-4; Luk.6:12-16)
3: 13 İsa, dağa çıkarak istediği kişileri yanına çağırdı. Onlar da yanına gittiler.
3: 14-19 İsa bunlardan on iki kişiyi yanında bulundurmak, Tanrı sözünü duyurmaya göndermek ve cinleri kovmaya yetkili kılmak üzere seçti. Seçtiği bu on iki kişi şunlardır: Petrus adını verdiği Simun, Beni-Regeş, yani Gökgürültüsü Oğulları adını verdiği Zebedi'nin oğulları Yakup ve Yuhanna, Andreas, Filipus, Bartalmay, Matta, Tomas, Alfay oğlu Yakup, Taday, Yurtsever* Simun ve İsa'ya ihanet eden Yahuda İskariot.
İsa ve Baalzevul (Mat.12:22-32; Luk.11:14-23; 12:10)
3: 20 İsa bundan sonra eve gitti. Yine öyle büyük bir kalabalık toplandı ki, İsa'yla öğrencileri yemek bile yiyemediler.
3: 21 Yakınları bunu duyunca, "Aklını kaçırmış" diyerek O'nu almaya geldiler.
3: 22 Yeruşalim'den gelen din bilginleri ise, "Baalzevul* O'nun içine girmiş" ve "Cinleri, cinlerin önderinin gücüyle kovuyor" diyorlardı.
3: 23 Bunun üzerine İsa din bilginlerini yanına çağırıp onlara benzetmelerle seslendi. "Şeytan, Şeytan'ı nasıl kovabilir?" dedi.
3: 24 "Bir ülke kendi içinde bölünmüşse, ayakta kalamaz.
3: 25 Bir ev kendi içinde bölünmüşse, ayakta kalamaz.
3: 26 Şeytan da kendine karşı gelip kendi içinde bölünmüşse, artık ayakta kalamaz; sonu gelmiş demektir.
3: 27 Hiç kimse güçlü adamın evine girip malını çalamaz. Ancak onu bağladıktan sonra evini soyabilir.
3: 28-29 Size doğrusunu söyleyeyim, insanların işlediği her günah, ettiği her küfür bağışlanacak, ama Kutsal Ruh'a küfreden asla bağışlanmayacak. Bunu yapan, asla silinmeyecek bir günah işlemiş olur."
3: 30 İsa bu sözleri, "O'nda kötü ruh var" dedikleri için söyledi.
İsa'nın Annesiyle Kardeşleri (Mat.12:46-50; Luk.8:19-21)
3: 31 Daha sonra İsa'nın annesiyle kardeşleri geldi. Dışarıda durdular, haber gönderip O'nu çağırdılar.
3: 32 İsa'nın çevresinde oturan kalabalıktan bazıları, "Bak" dediler, "Annenle kardeşlerin dışarıda, seni istiyorlar."
3: 33 İsa buna karşılık onlara, "Kimdir annem ve kardeşlerim?" dedi.
3: 34 Sonra çevresinde oturanlara bakıp şöyle dedi: "İşte annem, işte kardeşlerim!
3: 35 Tanrı'nın isteğini kim yerine getirirse, kardeşim, kızkardeşim ve annem odur."
BÖLÜM 4
Tohum Benzetmesi (Mat.13:1-9; Luk.8:4-8)
4: 1 İsa göl kıyısında halka yine öğretmeye başladı. Çevresinde çok büyük bir kalabalık toplandı. Bu yüzden İsa göldeki bir tekneye binip oturdu. Bütün kalabalık göl kıyısında duruyordu.
4: 2-3 İsa onlara benzetmelerle birçok şey öğretiyordu. Öğretirken, "Şunu dinleyin" dedi. "Ekincinin biri tohum ekmeye çıktı.
4: 4 Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına düştü. Kuşlar gelip bunları yedi.
4: 5 Kimi, toprağı az kayalık yerlere düştü. Toprak derin olmadığından hemen filizlendi.
4: 6 Ne var ki, güneş doğunca kavruldular, kök salamadıkları için kuruyup gittiler.
4: 7 Kimi, dikenler arasına düştü. Dikenler büyüdü, filizleri boğdu ve filizler ürün vermedi.
4: 8 Kimi ise iyi toprağa düştü, büyüyüp çoğaldı, ürün verdi. Bazısı otuz, bazısı altmış, bazısı da yüz kat ürün verdi."
4: 9 Sonra İsa şunu ekledi: "İşitecek kulağı olan işitsin!"
Benzetmelerin Amacı (Mat.13:10-17; Luk.8:9-10)
4: 10 Onikiler'le* öbür izleyicileri İsa'yla yalnız kalınca, kendisinden
benzetmelerin anlamını sordular.
4: 11 O da onlara şöyle dedi: "Tanrı'nın Egemenliği'nin sırrı sizlere açıklandı, ama dışarıda olanlara her şey benzetmelerle anlatılır.
4: 12 Öyle ki, ‘Bakıp bakıp görmesinler, Duyup duyup anlamasınlar da, Dönüp bağışlanmasınlar.'"
Tohum Benzetmesi Açıklanıyor (Mat.13:18-23; Luk.8:11-15)
4: 13 İsa sonra onlara, "Siz bu benzetmeyi anlamıyor musunuz?" dedi. "Öyleyse bütün benzetmeleri nasıl anlayacaksınız?
4: 14 Ekincinin ektiği, Tanrı sözüdür.
4: 15 Bazı insanlar sözün ekildiği yerde yol kenarına düşen tohumlara benzer. Bunlar sözü işitir işitmez, Şeytan gelir, yüreklerine ekilen sözü alır götürür.
4: 16-17 Kayalık yerlere ekilenler ise, işittikleri sözü hemen sevinçle kabul eden, ama kök salamadıkları için ancak bir süre dayanan kişilerdir. Böyleleri Tanrı sözünden ötürü sıkıntı ya da zulme uğrayınca hemen sendeleyip düşerler.
4: 18-19 Yine bazıları dikenler arasında ekilen tohumlara benzerler. Bunlar sözü işitirler, ama dünyasal kaygılar, zenginliğin aldatıcılığı ve daha başka hevesler araya girip sözü boğar ve ürün vermesini engeller.
4: 20 İyi toprağa ekilenler ise, sözü işiten, onu benimseyen, kimi otuz, kimi altmış, kimi de yüz kat ürün veren kişilerdir."
Kandil Kandilliğe Konur (Luk.8:16-18)
4: 21 Onlara, "Kandili, tahıl ölçeğinin ya da yatağın altına koymak için mi getirirler?" dedi. "Kandilliğe koymak için değil mi?
4: 22 Gizli olan ne varsa, açığa çıkarılmak üzere gizlenmiştir; saklı olan ne varsa, aydınlığa çıkmak üzere saklanmıştır.
4: 23 İşitecek kulağı olan işitsin!"
4: 24 İsa şöyle devam etti: "İşittiklerinize dikkat edin! Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız. Hatta size daha fazlası verilecek.
4: 25 Çünkü kimde varsa, ona daha çok verilecek. Ama kimde yoksa, elindeki de alınacak."
Filizlenen Tohum Benzetmesi
4: 26 Sonra İsa şöyle dedi: "Tanrı'nın Egemenliği, toprağa tohum saçan adama benzer.
4: 27 Gece olur, uyur; gündüz olur, kalkar. Kendisi nasıl olduğunu bilmez ama, tohum filizlenir, gelişir.
4: 28 Toprak kendiliğinden ürün verir. Önce filizi, sonra başağı, sonunda da başağı dolduran taneleri verir.
4: 29 Ürün olgunlaşınca, adam hemen orağı vurur. Çünkü biçim vakti gelmiştir."
Hardal Tanesi Benzetmesi (Mat.13:31-32,34; Luk.13:18-19)
4: 30 İsa sonra şöyle dedi: "Tanrı'nın Egemenliği'ni neye benzetelim, nasıl bir benzetmeyle anlatalım?
4: 31-32 Tanrı'nın Egemenliği, hardal tanesine benzer. Hardal, yeryüzünde toprağa ekilen tohumların en küçüğü olmakla birlikte, ekildikten sonra gelişir, bütün bahçe bitkilerinin boyunu aşar. Öylesine dal budak salar ki, kuşlar gölgesinde barınabilir."
4: 33 İsa, Tanrı sözünü, buna benzer birçok benzetmeyle halkın anlayabildiği ölçüde anlatırdı.
4: 34 Benzetme kullanmadan onlara hiçbir şey anlatmazdı. Ama kendi öğrencileriyle yalnız kaldığında, onlara her şeyi açıklardı.
İsa Fırtınayı Yatıştırıyor (Mat.8:23-27; Luk.8:22-25)
4: 35 O gün akşam olunca öğrencilerine, "Karşı yakaya geçelim" dedi.
4: 36 Öğrenciler kalabalığı geride bırakarak İsa'yı, içinde bulunduğu tekneyle götürdüler. Yanında başka tekneler de vardı.
4: 37 Bu sırada büyük bir fırtına koptu. Dalgalar tekneye öyle bindirdi ki, tekne neredeyse suyla dolmuştu.
4: 38 İsa, teknenin kıç tarafında bir yastığa yaslanmış uyuyordu. Öğrenciler O'nu uyandırıp, "Öğretmenimiz, öleceğiz! Hiç aldırmıyor musun?" dediler.
4: 39 İsa kalkıp rüzgarı azarladı, göle, "Sus, sakin ol!" dedi. Rüzgar dindi, ortalık sütliman oldu.
4: 40 İsa öğrencilerine, "Neden korkuyorsunuz? Hâlâ imanınız yok mu?" dedi.
4: 41 Onlar ise büyük korku içinde birbirlerine, "Bu adam kim ki, rüzgar da göl de O'nun sözünü dinliyor?" dediler.
BÖLÜM 5
Cinli Bir Adamın İyileştirilmesi (Mat.8:28-34; Luk.8:26-39)
5: 1 Gölün karşı yakasına, Gerasalılar'ın memleketine vardılar.
5: 2 İsa tekneden iner inmez, kötü ruha tutulmuş bir adam mezarlık mağaralardan çıkıp O'nu karşıladı.
5: 3 Mezarların içinde yaşayan bu adamı artık kimse zincirle bile bağlı tutamıyordu.
5: 4 Birçok kez zincir ve kösteklerle bağlandığı halde, zincirleri koparmış, köstekleri parçalamıştı. Hiç kimse onunla başa çıkamıyordu.
5: 5 Gece gündüz mezarlarda, dağlarda bağırıp duruyor, kendini taşlarla yaralıyordu.
5: 6 Uzaktan İsa'yı görünce koşup geldi, O'nun önünde yere kapandı.
5: 7 Yüksek sesle haykırarak, "Ey İsa, yüce Tanrı'nın Oğlu, benden ne istiyorsun? Tanrı hakkı için sana yalvarırım, bana işkence etme!" dedi.
5: 8 Çünkü İsa, "Ey kötü ruh, adamın içinden çık!" demişti.
5: 9 Sonra İsa adama, "Adın ne?" diye sordu. "Adım Tümen*. Çünkü sayımız çok" dedi.
5: 10 Ruhları o bölgeden çıkarmaması için İsa'ya yalvarıp yakardı.
5: 11 Orada, dağın yamacında otlayan büyük bir domuz sürüsü vardı.
5: 12 Kötü ruhlar İsa'ya, "Bizi şu domuzlara gönder, onlara girelim" diye yalvardılar.
5: 13 İsa'nın izin vermesi üzerine kötü ruhlar adamdan çıkıp domuzların içine girdiler. Yaklaşık iki bin domuzdan oluşan sürü, dik yamaçtan aşağı koşuşarak göle atlayıp boğuldu.
5: 14 Domuzları güdenler kaçıp kentte ve köylerde olayın haberini yaydılar. Halk olup biteni görmeye çıktı.
5: 15 İsa'nın yanına geldiklerinde, önceleri bir tümen cine tutulan adamı giyinmiş, aklı başına gelmiş, oturmuş görünce korktular.
5: 16 Olayı görenler, cinli adama olanları ve domuzların başına gelenleri halka anlattılar.
5: 17 Bunun üzerine halk, bölgelerinden ayrılması için İsa'ya yalvarmaya başladı.
5: 18 İsa tekneye binerken, önceleri cinli olan adam O'na, "Seninle geleyim" diye yalvardı.
5: 19 Ama İsa adama izin vermedi. Ona, "Evine, yakınlarının yanına dön" dedi. "Rab'bin senin için neler yaptığını, sana nasıl merhamet ettiğini onlara anlat."
5: 20 Adam da gitti, İsa'nın kendisi için neler yaptığını Dekapolis'te duyurmaya başladı. Anlattıklarına herkes şaşıp kalıyordu.
Dirilen Kız, İyileşen Kadın (Mat.9:18-26; Luk.8:40-56)
5: 21 İsa tekneyle karşı yakaya dönünce, çevresinde büyük bir kalabalık toplandı. Kendisi gölün kıyısında duruyordu.
5: 22-23 Bu sırada havra yöneticilerinden Yair adında biri geldi. İsa'yı görünce ayaklarına kapandı, "Küçük kızım can çekişiyor. Gelip ellerini onun üzerine koy da kurtulsun, yaşasın!" diye yalvardı.
5: 24 İsa adamla birlikte gitti. Büyük bir kalabalık da ardından gidiyor, O'nu sıkıştırıyordu.
5: 25 Orada, on iki yıldır kanaması olan bir kadın vardı.
5: 26 Birçok hekimin elinden çok çekmiş, varını yoğunu harcamış, ama iyileşeceğine daha da kötüleşmişti.
5: 27 Kadın, İsa hakkında anlatılanları duymuştu. Bu nedenle, kalabalıkta O'nun arkasından gelip giysisine dokundu.
5: 28 İçinden, "Giysilerine bile dokunsam kurtulurum" diyordu.
5: 29 O anda kanaması kesiliverdi. Kadın, bedeninin derinliğinde acıdan kurtulduğunu hissetti.
5: 30 İsa ise, kendisinden bir gücün akıp gittiğini hemen anladı. Kalabalığın ortasında dönüp, "Giysilerime kim dokundu?" diye sordu.
5: 31 Öğrencileri O'na, "Seni sıkıştıran kalabalığı görüyorsun! Nasıl oluyor da, ‘Bana kim dokundu' diye soruyorsun?" dediler.
5: 32 İsa kendisine dokunanı görmek için çevresine bakındı.
5: 33 Kadın da kendisindeki değişikliği biliyordu. Korkuyla titreyerek geldi, İsa'nın ayaklarına kapandı ve O'na bütün gerçeği anlattı.
5: 34 İsa ona, "Kızım" dedi, "İmanın seni kurtardı. Esenlikle git. Acıların son bulsun."
5: 35 İsa daha konuşurken, havra yöneticisinin evinden adamlar geldi. Yöneticiye, "Kızın öldü" dediler. "Öğretmeni neden hâlâ rahatsız ediyorsun?"
5: 36 İsa bu sözlere aldırmadan havra yöneticisine, "Korkma, yalnız iman et!" dedi.
5: 37 İsa, Petrus, Yakup ve Yakup'un kardeşi Yuhanna'dan başka hiç kimsenin kendisiyle birlikte gitmesine izin vermedi.
5: 38 Havra yöneticisinin evine vardıklarında İsa, acı acı ağlayıp feryat eden gürültülü bir kalabalıkla karşılaştı.
5: 39 İçeri girerek onlara, "Niye gürültü edip ağlıyorsunuz?" dedi. "Çocuk ölmedi, uyuyor."
5: 40 Onlar ise kendisiyle alay ettiler. Ama İsa hepsini dışarı çıkardıktan sonra çocuğun annesini babasını ve kendisiyle birlikte olanları alıp çocuğun bulunduğu odaya girdi.
5: 41 Çocuğun elini tutarak ona, "Talita kumi!" dedi. Bu söz, "Kızım, sana söylüyorum, kalk" demektir.
5: 42 On iki yaşında olan kız hemen ayağa kalktı, yürümeye başladı. Oradakileri derin bir şaşkınlık aldı.
5: 43 İsa, "Bunu kimse bilmesin" diyerek onları sıkı sıkıya uyardı ve kıza yemek verilmesini buyurdu.
BÖLÜM 6
İsa Reddediliyor (Mat.13:53-58; Luk.4:16-30)
6: 1 İsa oradan ayrılarak kendi memleketine gitti. Öğrencileri de ardından gittiler.
6: 2 Şabat Günü* olunca İsa havrada öğretmeye başladı. Söylediklerini işiten birçok kişi şaşıp kaldı. "Bu adam bunları nereden öğrendi?" diye soruyorlardı. "Kendisine verilen bu bilgelik nedir? Nasıl böyle mucizeler yapabiliyor?
6: 3 Meryem'in oğlu, Yakup, Yose, Yahuda ve Simun'un kardeşi olan marangoz değilmi bu? Kızkardeşleri burada, aramızda yaşamıyor mu?" Ve gücenip O'nu reddettiler.
6: 4 İsa da onlara, "Bir peygamber, kendi memleketinden, akraba çevresinden ve kendi evinden başka yerde hor görülmez" dedi.
6: 5 Orada birkaç hastayı, üzerlerine ellerini koyarak iyileştirmekten başka hiçbir mucize yapamadı.
6: 6 Halkın imansızlığına şaşıyordu.
İsa On İki Elçisini Görevlendiriyor (Mat.10:5-15; Luk.9:1-6) İsa çevredeki köyleri dolaşıp öğretiyordu.
6: 7 On iki öğrencisini yanına çağırdı ve onları ikişer ikişer halk arasına göndermeye başladı. Onlara kötü ruhlar üzerinde yetki verdi.
6: 8 Yolculuk için yanlarına değnekten başka bir şey almamalarını söyledi. Ne ekmek, ne torba, ne de kuşaklarında para götüreceklerdi.
6: 9 Onlara çarık giymelerini söyledi. Ama, "İki mintan giymeyin" dedi.
6: 10 "Bir yere gittiğiniz zaman, oradan ayrılıncaya dek hep aynı evde kalın" diye devam etti.
6: 11 "İnsanların sizi kabul etmedikleri, sizi dinlemedikleri bir yerden ayrılırken, onlara uyarı olsun diye ayağınızın altındaki tozu silkin!"
6: 12 Böylece öğrenciler yola çıkıp insanları tövbeye çağırmaya başladılar.
6: 13 Birçok cin kovdular; birçok hastayı, üzerlerine yağ sürerek iyileştirdiler.
Yahya'nın Öldürülmesi (Mat.14:1-12; Luk.9:7-9)
6: 14 Kral Hirodes* de olup bitenleri duydu. Çünkü İsa'nın ünü her tarafa yayılmıştı. Bazıları, "Bu adam, ölümden dirilen Vaftizci Yahya'dır. Olağanüstü güçlerin onda etkin olmasının nedeni budur" diyordu.
6: 15 Başkaları, "O İlyas'tır" diyor, yine başkaları, "Eski peygamberlerden biri gibi bir peygamberdir" diyordu.
6: 16 Hirodes bunları duyunca, "Başını kestirdiğim Yahya dirildi!" dedi.
6: 17-18 Hirodes'in kendisi, kardeşi Filipus'un karısı Hirodiya'nın yüzünden adam gönderip Yahya'yı tutuklatmış, zindana attırıp zincire vurdurmuştu. Çünkü Hirodes bu kadınla evlenince Yahya ona, "Kardeşinin karısıyla evlenmen Kutsal Yasa'ya aykırıdır" demişti.
6: 19 Hirodiya bu yüzden Yahya'ya kin bağlamıştı; onu öldürtmek istiyor, ama başaramıyordu.
6: 20 Çünkü Yahya'nın doğru ve kutsal bir adam olduğunu bilen Hirodes ondan korkuyor ve onu koruyordu. Yahya'yı dinlediği zaman büyük bir şaşkınlık içinde kalıyor, yine de onu dinlemekten zevk alıyordu.
6: 21 Ne var ki, Hirodes'in kendi doğum gününde saray büyükleri, komutanlar ve Celile'nin ileri gelenleri için verdiği şölende beklenen fırsat doğdu.
6: 22 Hirodiya'nın kızı içeri girip dans etti. Bu, Hirodes'le konuklarının hoşuna gitti. Kral genç kıza, "Dile benden, ne dilersen veririm" dedi.
6: 23 Ant içerek, "Benden ne dilersen, krallığımın yarısı da olsa, veririm" dedi.
6: 24 Kız dışarı çıkıp annesine, "Ne isteyeyim?" diye sordu. "Vaftizci Yahya'nın başını iste" dedi annesi.
6: 25 Kız hemen koşup kralın yanına girdi, "Vaftizci Yahya'nın başını bir tepsi üzerinde hemen bana vermeni istiyorum" diyerek dileğini açıkladı.
6: 26 Kral buna çok üzüldüyse de, konuklarının önünde içtiği anttan ötürü kızı reddetmek istemedi.
6: 27 Hemen bir cellat gönderip Yahya'nın başını getirmesini buyurdu. Cellat zindana giderek Yahya'nın başını kesti.
6: 28 Kesik başı bir tepsi üzerinde getirip genç kıza verdi, kız da annesine
götürdü.
6: 29 Yahya'nın öğrencileri bunu duyunca gelip cesedi aldılar ve mezara koydular.
İsa Beş Bin Kişiyi Doyuruyor (Mat.14:13-21; Luk.9:10-17; Yu.6:1-14)
6: 30 Elçiler, İsa'nın yanına dönerek yaptıkları ve öğrettikleri her şeyi O'na anlattılar.
6: 31 İsa onlara, "Gelin, tek başımıza tenha bir yere gidelim de biraz dinlenin" dedi. Gelen giden öyle çoktu ki, yemek yemeye bile vakit bulamıyorlardı.
6: 32 Tekneye binip tek başlarına tenha bir yere doğru yol aldılar.
6: 33 Gittiklerini gören birçok kişi onları tanıdı. Halk civardaki bütün kentlerden yaya olarak yola dökülüp onlardan önce oraya vardı.
6: 34 İsa tekneden inince büyük bir kalabalıkla karşılaştı. Çobansız koyunlara benzeyen bu insanlara acıdı ve onlara birçok konuda öğretmeye başladı.
6: 35-36 Vakit ilerlemişti. Öğrencileri İsa'ya gelip, "Burası ıssız bir yer" dediler, "Vakit de ilerledi. Halkı salıver de çevredeki çiftlik ve köylere gidip kendilerine yiyecek alsınlar."
6: 37 İsa ise, "Onlara siz yiyecek verin" diye karşılık verdi. Öğrenciler İsa'ya, "Gidip iki yüz dinarlık ekmek alıp onlara yedirelim mi yani?" diye sordular.
6: 38 İsa onlara, "Kaç ekmeğiniz var, gidin bakın" dedi. Öğrenip geldiler, "Beş ekmekle iki balığımız var" dediler.
6: 39 İsa herkesi küme küme yeşil çayıra oturtmalarını buyurdu.
6: 40 Halk yüzer ellişer kişilik bölükler halinde oturdu.
6: 41 İsa beş ekmekle iki balığı aldı, gözlerini göğe kaldırarak şükretti; sonra ekmekleri böldü ve halka dağıtmaları için öğrencilerine verdi. İki balığı da hepsinin arasında paylaştırdı.
6: 42-43 Herkes yiyip doydu. Artakalan ekmek ve balıktan on iki sepet dolusu topladılar.
6: 44 Yemek yiyen erkeklerin sayısı beş bin kadardı.
İsa Su Üstünde Yürüyor (Mat.14:22-33; Yu.6:15-21)
6: 45 Bundan hemen sonra İsa öğrencilerine, tekneye binip kendisinden önce karşı yakada bulunan Beytsayda'ya geçmelerini buyurdu. Bu arada kendisi halkı evlerine gönderecekti.
6: 46 Onları uğurladıktan sonra, dua etmek için dağa çıktı.
6: 47-48 Akşam olduğunda, tekne gölün ortasına varmıştı. Yalnız başına karada kalan İsa, öğrencilerinin kürek çekmekte çok zorlandıklarını gördü. Çünkü rüzgar onlara karşı esiyordu. Sabaha karşı* İsa, gölün üstünde yürüyerek onlara yaklaştı. Yanlarından geçip gidecekti.
6: 49 Onlar ise, gölün üstünde yürüdüğünü görünce O'nu hayalet sanarak bağrıştılar.
6: 50 Hepsi O'nu görmüş ve dehşete kapılmıştı. İsa hemen onlara seslenerek, "Cesur olun, benim, korkmayın!" dedi.
6: 51 Tekneye binip onlara katılınca rüzgar dindi. Onlarsa büyük bir şaşkınlık içindeydi.
6: 52 Ekmekle ilgili mucizeyi bile anlamamışlardı; zihinleri körelmişti.
İsa Ginnesar'da Hastaları İyileştiriyor (Mat.14:34-36)
6: 53 İsa'yla öğrencileri gölü aştılar, Ginnesar'da karaya çıkıp tekneyi bağladılar.
6: 54 Onlar tekneden inince, halk İsa'yı hemen tanıdı.
6: 55 Bazıları koşarak bütün yöreyi dolaştı. İsa'nın bulunduğu yeri öğrenenler, hastaları şilteleriyle oraya götürmeye başladılar.
6: 56 Köy olsun, kent ya da çiftlik olsun, İsa'nın gittiği her yerde, hastaları meydanlara yatırıyor, sadece giysisinin eteğine dokunmalarına izin vermesi için yalvarıyorlardı. Dokunanların hepsi de iyileşti.
BÖLÜM 7
İnsanı Kirleten Nedir? (Mat.15:1-20)
7: 1 Yeruşalim'den gelen Ferisiler ve bazı din bilginleri, İsa'nın çevresinde toplandılar.
7: 2 O'nun öğrencilerinden bazılarının murdar*, yani yıkanmamış ellerle yemek yediklerini gördüler.
7: 3 Ferisiler, hatta bütün Yahudiler, atalarının töresi uyarınca ellerini iyice yıkamadan yemek yemezler.
7: 4 Çarşıdan dönünce de, yıkanmadan yemek yemezler. Ayrıca kâse, testi ve bakır kapların yıkanmasıyla ilgili başka birçok töreye de uyarlar.
7: 5 Ferisiler ve din bilginleri İsa'ya, "Öğrencilerin neden atalarımızın töresine uymuyorlar, niçin murdar ellerle yemek yiyorlar?" diye sordular.
7: 6 İsa onları şöyle yanıtladı: "Yeşaya'nın siz ikiyüzlülerle ilgili peygamberlik sözü ne kadar yerindedir! Yazmış olduğu gibi, ‘Bu halk, dudaklarıyla beni* sayar, Ama yürekleri benden uzak.
7: 7 Bana boşuna taparlar. Çünkü öğrettikleri, sadece insan buyruklarıdır.'
7: 8 Siz Tanrı buyruğunu bir yana bırakmış, insan töresine uyuyorsunuz."
7: 9 İsa onlara ayrıca şunu söyledi: "Kendi törenizi sürdürmek için Tanrı buyruğunu bir kenara itmeyi ne de güzel beceriyorsunuz!
7: 10 Musa, ‘Annene babana saygı göstereceksin' ve, ‘Annesine ya da babasına söven kesinlikle öldürülecektir' diye buyurmuştu.
7: 11-12 Ama siz, ‘Eğer bir adam annesine ya da babasına, benden alacağın bütün yardım kurbandır, yani Tanrı'ya adanmıştır derse, artık annesi ya da babası için bir şey yapmasına izin yok' diyorsunuz.
7: 13 Böylece kuşaktan kuşağa aktardığınız törelerle Tanrı'nın sözünü geçersiz kılıyorsunuz. Buna benzer daha birçok şey yapıyorsunuz."
7: 14 İsa, halkı yine yanına çağırıp onlara, "Hepiniz beni dinleyin ve şunu belleyin" dedi.
7: 15-16 "İnsanın dışında olup içine giren hiçbir şey onu kirletemez. İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır."*fx*
7: 17 İsa kalabalığı bırakıp eve girince, öğrencileri O'na bu benzetmenin anlamını sordular.
7: 18 O da onlara, "Demek siz de anlamıyorsunuz, öyle mi?" dedi. "Dışarıdan insanın içine giren hiçbir şeyin onu kirletemeyeceğini bilmiyor musunuz?
7: 19 Dıştan giren, insanın yüreğine değil, midesine gider, oradan da helaya atılır." İsa bu sözlerle, bütün yiyeceklerin temiz olduğunu bildirmiş oluyordu.
7: 20 İsa şöyle devam etti: "İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır.
7: 21-22 Çünkü kötü düşünceler, fuhuş, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır.
7: 23 Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir."
Fenikeli Kadının İmanı (Mat.15:21-28)
7: 24 İsa oradan ayrılarak Sur* bölgesine gitti. Burada bir eve girdi. Kimsenin bunu bilmesini istemiyordu, ama gizlenemedi.
7: 25 Küçük kızı kötü ruha tutulmuş bir kadın, İsa'yla ilgili haberi duyar duymaz geldi, ayaklarına kapandı.
7: 26 Yahudi olmayan bu kadın Suriye-Fenike ırkındandı. Kızından cini kovması için İsa'ya rica etti.
7: 27 İsa ona, "Bırak, önce çocuklar doysunlar" dedi. "Çocukların ekmeğini alıp köpeklere atmak doğru değildir."
7: 28 Kadın buna karşılık, "Haklısın, Rab" dedi. "Ama köpekler de sofranın altında çocukların ekmek kırıntılarını yer."
7: 29 İsa ona, "Bu sözden ötürü cin kızından çıktı, gidebilirsin" dedi.
7: 30 Kadın evine gittiğinde çocuğunu cinden kurtulmuş, yatakta yatar buldu.
Sağır Bir Adam İyileştiriliyor
7: 31 Sur bölgesinden ayrılan İsa, Sayda yoluyla Dekapolis bölgesinin ortasından geçerek tekrar Celile Gölü'ne geldi.
7: 32 Ona sağır ve dili tutuk bir adam getirdiler, elini üzerine koyması için yalvardılar.
7: 33 İsa adamı kalabalıktan ayırıp bir yana çekti. Parmaklarını adamın kulaklarına soktu, tükürüp onun diline dokundu.
7: 34 Sonra göğe bakarak içini çekti ve adama, "Effata", yani "Açıl!" dedi.
7: 35 Adamın kulakları hemen açıldı, dili çözüldü ve düzgün bir şekilde konuşmaya başladı.
7: 36 İsa orada bulunanları, bunu kimseye söylememeleri için uyardı. Ama onları ne kadar uyardıysa, onlar da haberi o kadar yaydılar.
7: 37 Halk büyük bir hayret içinde kalmıştı. "Yaptığı her şey iyi. Sağırların kulaklarını açıyor, dilsizleri konuşturuyor!" diyorlardı.
BÖLÜM 8
İsa Dört Bin Kişiyi Doyuruyor (Mat.15:32-39)
8: 1-2 O günlerde yine büyük bir kalabalık toplanmıştı. Yiyecek bir şeyleri olmadığı için İsa öğrencilerini yanına çağırıp, "Halka acıyorum" dedi. "Üç gündür yanımdalar, yiyecek hiçbir şeyleri yok.
8: 3 Onları aç aç evlerine gönderirsem, yolda bayılırlar. Hem bazıları uzak yoldan geliyor."
8: 4 Öğrencileri buna karşılık, "Böyle ıssız bir yerde bu kadar kişiyi doyuracak ekmeği insan nereden bulabilir?" dediler.
8: 5 İsa, "Kaç ekmeğiniz var?" diye sordu. "Yedi tane" dediler.
8: 6 Bunun üzerine İsa, halka yere oturmalarını buyurdu. Sonra yedi ekmeği aldı, şükredip bunları böldü, dağıtmaları için öğrencilerine verdi. Onlar da halka dağıttılar.
8: 7 Birkaç küçük balıkları da vardı. İsa şükredip bunları da dağıtmalarını söyledi.
8: 8 Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan yedi küfe dolusu topladılar.
8: 9-10 Orada yaklaşık dört bin kişi vardı. İsa onları evlerine gönderdikten sonra öğrencileriyle birlikte hemen tekneye binip Dalmanuta bölgesine geçti.
Ferisiler'in ve Hirodes'in Mayası (Mat.16:1-12)
8: 11 Ferisiler* gelip İsa'yla tartışmaya başladılar. O'nu denemek amacıyla gökten bir belirti göstermesini istediler.
8: 12 İsa içten bir ah çekerek, "Bu kuşak neden bir belirti istiyor?" dedi. "Size doğrusunu söyleyeyim, bu kuşağa hiçbir belirti gösterilmeyecek."
8: 13 Sonra onları orada bırakıp yine tekneye bindi ve karşı yakaya yöneldi.
8: 14 Öğrenciler ekmek almayı unutmuşlardı. Teknede, yanlarında yalnız bir ekmek vardı.
8: 15 İsa onlara şu uyarıda bulundu: "Dikkatli olun, Ferisiler'in mayasından ve Hirodes'in* mayasından sakının!"
8: 16 Onlar ise kendi aralarında, "Ekmeğimiz olmadığı için böyle diyor" şeklinde tartıştılar.
8: 17 Bunun farkında olan İsa, "Ekmeğiniz yok diye niçin tartışıyorsunuz?" dedi. "Hâlâ akıl erdiremiyor, anlamıyor musunuz? Zihniniz köreldi mi?
8: 18-19 Gözleriniz olduğu halde görmüyor musunuz? Kulaklarınız olduğu halde işitmiyor musunuz? Hatırlamıyor musunuz, beş ekmeği beş bin kişiye bölüştürdüğümde kaç sepet dolusu yemek fazlası topladınız?" "On iki" dediler.
8: 20 "Yedi ekmeği dört bin kişiye bölüştürdüğümde kaç küfe dolusu yemek fazlası topladınız?" "Yedi" dediler.
8: 21 İsa onlara, "Hâlâ anlamıyor musunuz?" dedi.
Beytsayda'da Kör Bir Adam İyileştiriliyor
8: 22 İsa ile öğrencileri Beytsayda'ya geldiler. Orada bazı kişiler İsa'ya kör bir adam getirip ona dokunması için yalvardılar.
8: 23 İsa körün elinden tutarak onu köyün dışına çıkardı. Gözlerine tükürüp ellerini üzerine koydu ve, "Bir şey görüyor musun?" diye sordu.
8: 24 Adam başını kaldırıp, "İnsanlar görüyorum" dedi, "Ağaçlara benziyorlar, ama yürüyorlar."
8: 25 Sonra İsa ellerini yeniden adamın gözleri üzerine koydu. Adam gözlerini açtı, baktı; iyileşmiş ve her şeyi açık seçik görmeye başlamıştı.
8: 26 İsa, "Köye bile girme!" diyerek onu evine gönderdi.
Petrus'un Mesih'i Tanıması (Mat.16:13-20; Luk.9:18-21)
8: 27 İsa, öğrencileriyle birlikte Filipus Sezariyesi'ne bağlı köylere gitti. Yolda öğrencilerine, "Halk benim kim olduğumu söylüyor?" diye sordu.
8: 28 Öğrencileri O'na şu karşılığı verdiler: "Vaftizci Yahya diyorlar. Ama kimi İlyas, kimi de peygamberlerden biri olduğunu söylüyor."
8: 29 O da onlara, "Siz ne dersiniz, sizce ben kimim?" diye sordu. Petrus, "Sen Mesih'sin*" yanıtını verdi.
8: 30 Bunun üzerine İsa bu konuda kimseye bir şey söylememeleri için onları uyardı.
İsa Ölüp Dirileceğini Önceden Bildiriyor (Mat.16:21-28; Luk.9:22-27)
8: 31 İsa, İnsanoğlu'nun* çok acı çekmesi, ileri gelenler, başkâhinler ve din bilginlerince* reddedilmesi, öldürülmesi ve üç gün sonra dirilmesi gerektiğini onlara anlatmaya başladı.
8: 32 Bunları açıkça söylüyordu. Bunun üzerine Petrus O'nu bir kenara çekip azarlamaya başladı.
8: 33 İsa dönüp öteki öğrencilerine baktı; Petrus'u azarlayarak, "Çekil önümden, Şeytan!" dedi. "Düşüncelerin Tanrı'ya değil, insana özgüdür."
8: 34 Öğrencileriyle birlikte halkı da yanına çağırıp şöyle konuştu: "Ardımdan gelmek isteyen kendini inkâr etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin.
8: 35 Canını kurtarmak isteyen onu yitirecek, canını benim ve Müjde'nin uğruna yitiren ise onu kurtaracaktır.
8: 36 İnsan bütün dünyayı kazanıp da canından olursa, bunun kendisine ne yararı olur?
8: 37 İnsan kendi canına karşılık ne verebilir?
8: 38 Bu vefasız ve günahkâr kuşağın ortasında, kim benden ve benim sözlerimden utanırsa, İnsanoğlu da, Babası'nın görkemi içinde kutsal meleklerle birlikte geldiğinde o kişiden utanacaktır."
BÖLÜM 9
9: 1 İsa, "Size doğrusunu söyleyeyim" diye devam etti, "Burada bulunanlar arasında, Tanrı Egemenliği'nin güçlü biçimde gerçekleştiğini görmeden ölümü tatmayacak olanlar var."
İsa'nın Görünümü Değişiyor (Mat.17:1-13; Luk.9:28-36)
9: 2 Altı gün sonra İsa, yanına yalnız Petrus, Yakup ve Yuhanna'yı alarak yüksek bir dağa çıktı. Onların gözü önünde İsa'nın görünümü değişti.
9: 3 Giysileri göz kamaştırıcı bir beyazlığa büründü; yeryüzünde hiçbir çamaşırcının erişemeyeceği bir beyazlıktı bu.
9: 4 O anda Musa'yla İlyas öğrencilere göründü. İsa'yla konuşuyorlardı.
9: 5 Petrus İsa'ya, "Rabbî*, burada bulunmamız ne iyi oldu! Üç çardak kuralım: Biri sana, biri Musa'ya, biri de İlyas'a" dedi.
9: 6 Ne söyleyeceğini bilmiyordu. Çünkü çok korkmuşlardı.
9: 7 Bu sırada bir bulut gelip onlara gölge saldı. Buluttan gelen bir ses, "Sevgili Oğlum budur, O'nu dinleyin!" dedi.
9: 8 Öğrenciler birden çevrelerine baktılar, ama bu kez yanlarında İsa'dan başka kimseyi göremediler.
9: 9 Dağdan inerlerken İsa, İnsanoğlu* ölümden dirilmeden orada gördüklerini hiç kimseye söylememeleri için onları uyardı.
9: 10 Bu uyarıya uymakla birlikte kendi aralarında, "Ölümden dirilmek ne demek?"diye tartışıp durdular.
9: 11 İsa'ya, "Din bilginleri* neden önce İlyas'ın gelmesi gerektiğini söylüyorlar?" diye sordular.
9: 12 O da onlara şöyle dedi: "Gerçekten de önce İlyas gelir ve her şeyi yeniden düzene koyar. Ama nasıl oluyor da İnsanoğlu'nun çok acı çekeceği ve hiçe sayılacağı yazılmıştır?
9: 13 Size şunu söyleyeyim, İlyas geldi bile, onun hakkında yazılmış olduğu gibi, ona yapmadıklarını bırakmadılar."
Cinli Bir Çocuğun İyileştirilmesi (Mat.17:14-23; Luk.9:37-45)
9: 14 Öteki öğrencilerin yanına döndüklerinde, onların çevresinde büyük bir kalabalığın toplandığını, birtakım din bilginlerinin onlarla tartıştığını gördüler.
9: 15 Kalabalık İsa'yı görünce büyük bir şaşkınlığa kapıldı ve koşup O'nu selamladı.
9: 16 İsa öğrencilerine, "Onlarla ne tartışıyorsunuz?" diye sordu.
9: 17 Halktan biri O'na, "Öğretmenim" diye karşılık verdi, "Dilsiz bir ruha tutulan oğlumu sana getirdim.
9: 18 Ruh onu nerede yakalarsa yere çarpıyor. Çocuk ağzından köpükler saçıyor, dişlerini gıcırdatıyor ve kaskatı kesiliyor. Ruhu kovmaları için öğrencilerine başvurdum, ama başaramadılar."
9: 19 İsa onlara, "Ey imansız kuşak!" dedi. "Sizinle daha ne kadar kalacağım? Size daha ne kadar katlanacağım? Çocuğu bana getirin!"
9: 20 Çocuğu kendisine getirdiler. Ruh, İsa'yı görür görmez çocuğu şiddetle sarstı; çocuk yere düştü, ağzından köpükler saçarak yuvarlanmaya başladı.
9: 21 İsa çocuğun babasına, "Bu hal çocuğun başına geleli ne kadar oldu?" diye sordu. "Küçüklüğünden beri böyle" dedi babası.
9: 22 "Üstelik ruh onu öldürmek için sık sık ateşe, suya attı. Elinden bir şey gelirse, bize yardım et, halimize acı!"
9: 23 İsa ona, "Elimden gelirse mi? İman eden biri için her şey mümkün!" dedi.
9: 24 Çocuğun babası hemen, "İman ediyorum, imansızlığımı yenmeme yardım et!"diye feryat etti.
9: 25 İsa, halkın koşuşup geldiğini görünce kötü ruhu azarlayarak, "Sana buyuruyorum, dilsiz ve sağır ruh, çocuğun içinden çık ve ona bir daha girme!" dedi.
9: 26 Bunun üzerine ruh bir çığlık attı ve çocuğu şiddetle sarsarak çıktı. Çocuk ölü gibi hareketsiz kaldı, öyle ki oradakilerin birçoğu, "Öldü!" diyordu.
9: 27 Ama İsa elinden tutup kaldırınca, çocuk ayağa kalktı.
9: 28 İsa eve girdikten sonra öğrencileri özel olarak O'na, "Biz kötü ruhu neden kovamadık?" diye sordular.
9: 29 İsa onlara, "Bu tür ruhlar ancak duayla* kovulabilir" yanıtını verdi.
İsa Ölüp Dirileceğini Tekrar Bildiriyor (Mat.17:22-23; Luk.9:43-45)
9: 30 Oradan ayrılmış, Celile bölgesinden geçiyorlardı. İsa hiç kimsenin bunu bilmesini istemiyordu.
9: 31 Öğrencilerine öğretirken şöyle diyordu: "İnsanoğlu*, insanların eline teslim edilecek ve öldürülecek, ama öldürüldükten üç gün sonra dirilecek."
9: 32 Onlar bu sözleri anlamıyor, İsa'ya soru sormaktan da korkuyorlardı.
En Büyük Kim? (Mat.18:1-5; Luk.9:46-48)
9: 33 Kefarnahum'a vardılar. Eve girdikten sonra İsa onlara, "Yolda neyi tartışıyordunuz?" diye sordu.
9: 34 Hiç birinden ses çıkmadı. Çünkü yolda aralarında kimin en büyük olduğunu tartışmışlardı.
9: 35 İsa oturup Onikiler'i* yanına çağırdı. Onlara şöyle dedi: "Birinci olmak isteyen en sonuncu olsun, herkesin hizmetkârı olsun."
9: 36-37 Küçük bir çocuğu alıp orta yere dikti, sonra onu kucağına alarak onlara şöyle dedi: "Böyle bir çocuğu benim adım uğruna kabul eden, beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni değil, beni göndereni kabul etmiş olur."
Bize Karşı Olmayan Bizden Yanadır (Luk.9:49-50)
9: 38 Yuhanna O'na, "Öğretmenim" dedi, "Senin adınla cin kovan birini gördük, ama bizi izleyenlerden olmadığı için ona engel olmaya çalıştık."
9: 39 "Ona engel olmayın!" dedi İsa. "Çünkü benim adımla mucize yapıp da ardından beni kötüleyecek kimse yoktur.
9: 40 Bize karşı olmayan, bizden yanadır.
9: 41 Size doğrusunu söyleyeyim, Mesih'e ait olduğunuz için sizlere bir bardak su veren ödülsüz kalmayacaktır."
Birini Günaha Sokmanın Cezası (Mat.18:6-9; Luk.17:1-2)
9: 42 "Kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürürse, boynuna kocamanbir değirmen taşı geçirilip denize atılması kendisi için daha iyi olur.
9: 43-44 Eğer elin günah işlemene neden olursa, onu kes. Tek elle yaşama kavuşman, iki elle sönmez ateşe, cehenneme gitmenden iyidir.
9: 45-46 Eğer ayağın günah işlemene neden olursa, onu kes. Tek ayakla yaşama kavuşman, iki ayakla cehenneme atılmandan iyidir.
9: 47 Eğer gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Tanrı'nın Egemenliği'ne tek gözle girmen, iki gözle cehenneme atılmandan iyidir.
9: 48 ‘Oradakileri kemiren kurt ölmez, Yakan ateş sönmez.'*
9: 49 Çünkü herkes ateşle tuzlanacaktır.
9: 50 Tuz yararlıdır. Ama tuz tuzluluğunu yitirirse, bir daha ona nasıl tat verebilirsiniz? İçinizde tuz olsun ve birbirinizle barış içinde yaşayın!"
BÖLÜM 10
Boşanmayla İlgili Soru (Mat.19:1-12; Luk.16:18)
10: 1 İsa oradan ayrılıp Yahudiye'nin* Şeria Irmağı'nın karşı yakasındaki topraklarına geçti. Çevresinde yine kalabalıklar toplanmıştı; her zamanki gibi onlara öğretiyordu.
10: 2 Yanına gelen bazı Ferisiler O'nu denemek amacıyla, "Bir erkeğin, karısını boşaması Kutsal Yasa'ya uygun mudur?" diye sordular.
10: 3 İsa karşılık olarak, "Musa size ne buyurdu?" dedi.
10: 4 Onlar, "Musa, erkeğin bir boşanma belgesi yazarak karısını boşamasına izin vermiştir" dediler.
10: 5 İsa onlara, "İnatçı olduğunuz için Musa bu buyruğu yazdı" dedi.
10: 6 "Tanrı, yaratılışın başlangıcından ‘İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.'
10: 7-8 ‘Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.' Şöyle ki, onlar artık iki değil, tek bedendir.
10: 9 O halde Tanrı'nın birleştirdiğini insan ayırmasın."
10: 10 Öğrencileri evde O'na yine bu konuyla ilgili bazı sorular sordular.
10: 11 İsa onlara, "Karısını boşayıp başkasıyla evlenen, karısına karşı zina etmiş olur" dedi.
10: 12 "Kocasını boşayıp başkasıyla evlenen kadın da zina etmiş olur."
İsa Küçük Çocukları Kutsuyor (Mat.19:13-15; Luk.18:15-17)
10: 13 Bu arada bazıları küçük çocukları İsa'nın yanına getiriyor, onlara dokunmasını istiyorlardı. Ne var ki, öğrenciler onları azarladılar.
10: 14 İsa bunu görünce kızdı. Öğrencilerine, "Bırakın, çocuklar bana gelsin" dedi. "Onlara engel olmayın! Çünkü Tanrı'nın Egemenliği böylelerinindir.
10: 15 Size doğrusunu söyleyeyim, Tanrı'nın Egemenliği'ni bir çocuk gibi kabul etmeyen, bu egemenliğe asla giremez."
10: 16 Çocukları kucağına aldı, ellerini üzerlerine koyup onları kutsadı.
Zenginlik ve Sonsuz Yaşam (Mat.19:16-30; Luk.18:18-30)
10: 17 İsa yola çıkarken, biri koşarak yanına geldi. Önünde diz çöküp O'na, "İyi öğretmenim, sonsuz yaşama kavuşmak için ne yapmalıyım?" diye sordu.
10: 18 İsa, "Bana neden iyi diyorsun?" dedi. "İyi olan yalnız biri var, O da Tanrı'dır.
10: 19 O'nun buyruklarını biliyorsun: ‘Adam öldürmeyeceksin, zina etmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan yere tanıklık etmeyeceksin, kimsenin hakkını yemeyeceksin, annene babana saygı göstereceksin.'"
10: 20 Adam, "Öğretmenim, bunların hepsini gençliğimden beri yerine getiriyorum dedi.
10: 21 Ona sevgiyle bakan İsa, "Bir eksiğin var" dedi. "Git neyin varsa sat, parasını yoksullara ver; böylece gökte hazinen olur. Sonra gel, beni izle."
10: 22 Bu sözler üzerine adamın yüzü asıldı, üzüntü içinde oradan uzaklaştı. Çünkü çok malı vardı.
10: 23 İsa çevresine göz gezdirdikten sonra öğrencilerine, "Varlıklı kişilerin Tanrı Egemenliği'ne girmesi ne güç olacak!" dedi.
10: 24 Öğrenciler O'nun sözlerine şaştılar. Ama İsa onlara yine, "Çocuklar" dedi, "Tanrı'nın Egemenliği'ne girmek ne güçtür!
10: 25 Devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Tanrı Egemenliği'ne girmesinden daha kolaydır."
10: 26 Öğrenciler büsbütün şaşırmışlardı. Birbirlerine, "Öyleyse kim kurtulabilir?" diyorlardı.
10: 27 İsa onlara bakarak, "İnsanlar için bu imkânsız, ama Tanrı için değil. Tanrı için her şey mümkündür" dedi.
10: 28 Petrus O'na, "Bak, biz her şeyi bırakıp senin ardından geldik" demeye başladı.
10: 29-30 "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi İsa, "Benim ve Müjde'nin uğruna evini,kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakıp da şimdi, bu çağda çekeceği zulümlerle birlikte yüz kat daha fazla eve, kardeşe, anneye, çocuğa, toprağa ve gelecek çağda sonsuz yaşama kavuşmayacak hiç kimse yoktur.
10: 31 Ne var ki, birincilerin birçoğu sonuncu, sonuncuların birçoğu da birinci olacak."
İsa Ölüp Dirileceğini Üçüncü Kez Bildiriyor (Mat.20:17-19; Luk.18:31-34)
10: 32-33 Yola çıkmış Yeruşalim'e gidiyorlardı. İsa önlerinde yürüyordu. Öğrencileri şaşkınlık içindeydi, ardından gelenler ise korkuyorlardı. İsa Onikiler'i* yine bir yana çekip kendi başına gelecekleri anlatmaya başladı: "Şimdi Yeruşalim'e gidiyoruz" dedi. "İnsanoğlu*, başkâhinlerin ve din bilginlerinin eline teslim edilecek. Onlar da O'nu ölüm cezasına çarptıracak ve öteki uluslara teslim edecekler.
10: 34 O'nunla alay edecek, üzerine tükürecek ve O'nu kamçılayıp öldürecekler. Ne var ki O, üç gün sonra dirilecek."
Yakup'la Yuhanna'nın Dileği (Mat.20:20-28)
10: 35 Zebedi'nin oğulları Yakup ile Yuhanna İsa'ya yaklaşıp, "Öğretmenimiz, bir dileğimiz var, bunu yapmanı istiyoruz" dediler.
10: 36 İsa onlara, "Sizin için ne yapmamı istiyorsunuz?" diye sordu.
10: 37 "Sen yüceliğine kavuşunca birimize sağında, ötekimize de solunda oturma ayrıcalığını ver" dediler.
10: 38 "Siz ne dilediğinizi bilmiyorsunuz" dedi İsa. "Benim içeceğim kâseden siz içebilir misiniz? Benim vaftiz olacağım gibi siz de vaftiz olabilir misiniz?"*
10: 39-40 "Evet, olabiliriz" dediler. İsa onlara, "Benim içeceğim kâseden siz de içeceksiniz, benim vaftiz olacağım gibi siz de vaftiz olacaksınız" dedi. "Ama sağımda ya da solumda oturmanıza izin vermek benim elimde değil. Bu yerler belirli kişiler için hazırlanmıştır."
10: 41 Bunu işiten on öğrenci Yakup'la Yuhanna'ya kızmaya başladılar.
10: 42 İsa onları yanına çağırıp şöyle dedi: "Bilirsiniz ki, ulusların önderleri sayılanlar, onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de onlara ağırlıklarını hissettirirler.
10: 43 Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun.
10: 44 Aranızda birinci olmak isteyen, hepinizin kulu olsun.
10: 45 Çünkü İnsanoğlu bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi."
Kör Bartimay'ın Gözleri Açılıyor (Mat.20:29-34; Luk.18:35-43)
10: 46 Sonra Eriha'ya geldiler. İsa, öğrencileri ve büyük bir kalabalıkla birlikte Eriha'dan ayrılırken, Timay oğlu Bartimay adında kör bir dilenci yol kenarında oturuyordu
10: 47 Nasıralı İsa'nın orada olduğunu duyunca, "Ey Davut Oğlu İsa, halime acı!" diye bağırmaya başladı.
10: 48 Birçok kimse onu azarlayarak susturmak istediyse de o, "Ey Davut Oğlu, halime acı!" diyerek daha çok bağırdı.
10: 49 İsa durdu, "Çağırın onu" dedi. Kör adama seslenerek, "Ne mutlu sana! Kalk, seni çağırıyor!" dediler.
10: 50 Adam abasını üstünden atarak ayağa fırladı ve İsa'nın yanına geldi.
10: 51 İsa, "Senin için ne yapmamı istiyorsun?" diye sordu. Kör adam, "Rabbuni*, gözlerim görsün" dedi.
10: 52 İsa, "Gidebilirsin, imanın seni kurtardı" dedi. Adam o anda yeniden görmeyebaşladı ve yol boyunca İsa'nın ardından gitti.
BÖLÜM 11
İsa'nın Yeruşalim'e Girişi (Mat.21:1-11; Luk.19:28-40; Yu.12:12-19)
11: 1-2 Yeruşalim'e yaklaşıp Zeytin Dağı'nın yamacındaki Beytfaci ile Beytanya'ya geldiklerinde İsa iki öğrencisini önden gönderdi. Onlara, "Karşınızdaki köye gidin" dedi, "Köye girer girmez, üzerine daha hiç kimsenin binmediği, bağlı duran bir sıpa bulacaksınız. Onu çözüp bana getirin.
11: 3 Biri size, ‘Bunu niye yapıyorsunuz?' derse, ‘Rab'bin ona ihtiyacı var, hemen geri gönderecek' dersiniz."
11: 4 Gittiler ve yol üzerinde, bir evin sokak kapısının yanında bağlı buldukları sıpayı çözdüler.
11: 5 Orada duranlardan bazıları, "Sıpayı ne diye çözüyorsunuz?" dediler.
11: 6 Öğrenciler İsa'nın kendilerine söylediklerini tekrarlayınca, adamlar onları rahat bıraktı.
11: 7 Sıpayı İsa'ya getirip üzerine kendi giysilerini yaydılar. İsa sıpaya bindi.
11: 8 Birçokları giysilerini, bazıları da çevredeki ağaçlardan kestikleri dalları yola serdiler.
11: 9 Önden gidenler ve arkadan gelenler şöyle bağırıyorlardı: "Hozana*! Rab'bin adıyla gelene övgüler olsun!
11: 10 Atamız Davut'un yaklaşan egemenliği kutlu olsun! En yücelerde hozana!"
11: 11 İsa Yeruşalim'e varınca tapınağa gitti, her tarafı gözden geçirdi. Sonra vakit ilerlemiş olduğundan Onikiler'le* birlikte Beytanya'ya döndü.
Meyvesiz İncir Ağacı (Mat.21:18-19)
11: 12 Ertesi gün Beytanya'dan çıktıklarında İsa acıkmıştı.
11: 13 Uzakta, yapraklanmış bir incir ağacı görünce belki incir bulurum diye yaklaştı. Ağacın yanına vardığında yapraktan başka bir şey bulamadı. Çünkü incir mevsimi değildi.
11: 14 İsa ağaca, "Artık sonsuza dek senden kimse meyve yiyemesin!" dedi. Öğrencileri de bunu duydular.
İsa Satıcıları Tapınaktan Kovuyor (Mat.21:12-17; Luk.19:45-48; Yu.2:13-22)
11: 15 Oradan Yeruşalim'e geldiler. İsa tapınağın avlusuna girerek oradaki alıcı ve satıcıları dışarı kovdu. Para bozanların* masalarını, güvercin satanların sehpalarını devirdi.
11: 16 Yük taşıyan hiç kimsenin tapınağın avlusundan geçmesine izin vermedi.
11: 17 Halka öğretirken şunları söyledi: "‘Evime, bütün ulusların dua evi denecek' diye yazılmamış mı? Ama siz onu haydut inine çevirdiniz."
11: 18 Başkâhinler ve din bilginleri bunu duyunca İsa'yı yok etmek için bir yol aramaya başladılar. O'ndan korkuyorlardı. Çünkü bütün halk O'nun öğretisine hayrandı.
11: 19 Akşam olunca İsa'yla öğrencileri kentten ayrıldı.
İncir Ağacından Alınacak Ders (Mat.21:20-22)
11: 20 Sabah erkenden incir ağacının yanından geçerlerken, ağacın kökten kurumuş olduğunu gördüler.
11: 21 Olayı hatırlayan Petrus, "Rabbî*, bak! Lanetlediğin incir ağacı kurumuş!" dedi.
11: 22 İsa onlara şöyle karşılık verdi: "Tanrı'ya iman edin.
11: 23 Size doğrusunu söyleyeyim, kim şu dağa, ‘Kalk, denize atıl!' der ve yüreğinde kuşku duymadan dediğinin olacağına inanırsa, dileği yerine gelecektir.
11: 24 Bunun için size diyorum ki, duayla dilediğiniz her şeyi daha şimdiden almış olduğunuza inanın, dileğiniz yerine gelecektir.
11: 25-26 Kalkıp dua ettiğiniz zaman, birine karşı bir şikâyetiniz varsa onu bağışlayın ki, göklerdeki Babanız da sizin suçlarınızı bağışlasın."*
İsa'nın Yetkisi (Mat.21:23-27; Luk.20:1-8)
11: 27-28 Yine Yeruşalim'e geldiler. İsa tapınakta gezinirken başkâhinler, din bilginleri* ve ileri gelenler O'nun yanına gelip, "Bunları hangi yetkiyle yapıyorsun, bunları yapma yetkisini sana kim verdi?" diye sordular.
11: 29 İsa da onlara, "Size bir soru soracağım" dedi. "Bana yanıt verin, ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylerim.
11: 30 Yahya'nın vaftiz etme yetkisi Tanrı'dan* mıydı, insanlardan mı? Yanıt verin bana."
11: 31 Bunu aralarında şöyle tartışmaya başladılar: "‘Tanrı'dan' dersek, ‘Öyleyse ona niçin inanmadınız?' diyecek.
11: 32 Yok eğer ‘İnsanlardan' dersek..." Halkın tepkisinden korkuyorlardı. Çünkü herkes Yahya'yı gerçekten peygamber sayıyordu.
11: 33 İsa'ya, "Bilmiyoruz" diye yanıt verdiler. İsa da onlara, "Ben de size bunları hangi yetkiyle yaptığımı söylemeyeceğim" dedi.
BÖLÜM 12
Bağ Kiracıları Benzetmesi (Mat.21:33-46; Luk.20:9-19)
12: 1 İsa onlara benzetmelerle konuşmaya başladı. "Adamın biri bağ dikti, çevresini çitle çevirdi, üzüm sıkmak için bir çukur kazdı, bir de bekçi kulesi yaptı. Sonra bağı bağcılara kiralayıp yolculuğa çıktı.
12: 2 Mevsimi gelince bağın ürününden payına düşeni almak üzere bağcılara bir köle yolladı.
12: 3 Bağcılar köleyi yakalayıp dövdü ve eli boş gönderdi.
12: 4 Bağ sahibi bu kez onlara başka bir köle yolladı. Onu da başından yaralayıp aşağıladılar.
12: 5 Birini daha yolladı, onu öldürdüler. Daha birçok köle yolladı. Kimini dövüp kimini öldürdüler.
12: 6 "Bağ sahibinin yanında tek kişi kaldı, o da sevgili oğluydu. ‘Oğlumu sayarlar' diyerek bağcılara en son onu yolladı.
12: 7 "Ama bağcılar birbirlerine, ‘Mirasçı budur, gelin onu öldürelim, miras bizim olur' dediler.
12: 8 Böylece onu yakaladılar, öldürüp bağdan dışarı attılar.
12: 9 "Bu durumda bağın sahibi ne yapacak? Gelip bağcıları yok edecek, bağı da başkalarına verecek.
12: 10-11 Şu Kutsal Yazı'yı okumadınız mı?’Yapıcıların reddettiği taş, İşte köşenin baş taşı oldu. Rab'bin işidir bu, Gözümüzde harika bir iş!'"
12: 12 İsa'nın bu benzetmede kendilerinden söz ettiğini anlayan Yahudi önderler O'nu tutuklamak istediler; ama halkın tepkisinden korktukları için O'nu bırakıp gittiler.
Sezar'ın Hakkı Sezar'a (Mat.22:15-22; Luk.20:20-26)
12: 13 Daha sonra İsa'yı söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla Ferisiler'den ve Hirodes yanlılarından bazılarını O'na gönderdiler.
12: 14 Bunlar gelip İsa'ya, "Öğretmenimiz" dediler, "Senin dürüst biri olduğunu, kimseyi kayırmadan, insanlar arasında ayrım yapmadan Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini biliyoruz. Sezar'a* vergi vermek Kutsal Yasa'ya uygun mu, değil mi? Verelim mi, vermeyelim mi?"
12: 15 Onların ikiyüzlülüğünü bilen İsa şöyle dedi: "Beni neden deniyorsunuz? Bana bir dinar getirin bakayım."
12: 16 Parayı getirdiler. İsa, "Bu resim, bu yazı kimin?" diye sordu. "Sezar'ın" dediler.
12: 17 İsa da, "Sezar'ın hakkını Sezar'a, Tanrı'nın hakkını Tanrı'ya verin" dedi. İsa'nın sözlerine şaşakaldılar.
Dirilişle İlgili Soru (Mat.22:23-33; Luk.20:27-40)
12: 18-19 Ölümden sonra diriliş olmadığını söyleyen Sadukiler İsa'ya gelip şunu sordular: "Öğretmenimiz, Musa yazılarında bize şöyle buyurmuştur: ‘Eğer bir adam ölür, geride bir dul bırakır, ama çocuk bırakmazsa, kardeşi onun karısını alıp soyunu sürdürsün.'
12: 20 Yedi kardeş vardı. Birincisi evlendi ve çocuk bırakmadan öldü.
12: 21 İkincisi aynı kadını aldı, o da çocuk sahibi olmadan öldü. Üçüncüsüne de öyle oldu.
12: 22 Yedisi de çocuksuz öldü. Hepsinden sonra kadın da öldü.
12: 23 Diriliş günü, ölümden dirildiklerinde kadın bunlardan hangisinin karısı olacak? Çünkü yedisi de onunla evlendi."
12: 24 İsa onlara şöyle karşılık verdi: "Ne Kutsal Yazılar'ı ne de Tanrı'nın gücünü biliyorsunuz. Yanılmanızın nedeni de bu değil mi?
12: 25 İnsanlar ölümden dirilince ne evlenir ne evlendirilir, göklerdeki melekler gibidirler.
12: 26 Ölülerin dirilmesi konusuna gelince, Musa'nın Kitabı'nda, alevlenen çalıyla ilgili bölümde Tanrı'nın Musa'ya söylediklerini okumadınız mı? ‘Ben İbrahim'in Tanrısı, İshak'ın Tanrısı ve Yakup'un Tanrısı'yım' diyor.
12: 27 Tanrı ölülerin değil, dirilerin Tanrısı'dır. Siz büyük bir yanılgı içindesiniz."
En Büyük Buyruk (Mat.22:34-40; Luk.10:25-28)
12: 28 Onların tartışmalarını dinleyen ve İsa'nın onlara güzel yanıt verdiğini gören bir din bilgini* yaklaşıp O'na, "Buyrukların en önemlisi hangisidir?" diye sordu.
12: 29 İsa şöyle karşılık verdi: "En önemlisi şudur: ‘Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab'dir.
12: 30 Tanrın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin.'
12: 31 İkincisi de şudur: ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.' Bunlardan daha büyük buyruk yoktur."
12: 32 Din bilgini İsa'ya, "İyi söyledin, öğretmenim" dedi. "‘Tanrı tektir ve O'ndan başkası yoktur' demekle doğruyu söyledin.
12: 33 İnsanın Tanrı'yı bütün yüreğiyle, bütün anlayışıyla ve bütün gücüyle sevmesi, komşusunu da kendi gibi sevmesi, bütün yakmalık sunulardan* ve kurbanlardan daha önemlidir."
12: 34 İsa onun akıllıca yanıt verdiğini görünce, "Sen Tanrı'nın Egemenliği'nden uzak değilsin" dedi. Bundan sonra kimse O'na soru sormaya cesaret edemedi.
Mesih Kimin Oğlu? (Mat.22:41-46; Luk.20:41-44)
12: 35 İsa tapınakta öğretirken şunu sordu: "Nasıl oluyor da din bilginleri, ‘Mesih*, Davut'un Oğlu'dur' diyorlar?
12: 36 Davut'un kendisi, Kutsal Ruh'tan esinlenerek şöyle demişti: Rab Rabbim'e dedi ki, Ben düşmanlarını Ayaklarının altına serinceye dek Sağımda otur.'
12: 37 Davut'un kendisi O'ndan Rab diye söz ettiğine göre, O nasıl Davut'un Oğlu olur?" Oradaki büyük kalabalık O'nu zevkle dinliyordu.
İsa İkiyüzlü Din Bilginlerini Kınıyor (Mat.23:1-36; Luk.20:45-47)
12: 38-39 İsa öğretirken şöyle dedi: "Uzun kaftanlar içinde dolaşmaktan, meydanlarda selamlanmaktan, havralarda en seçkin yerlere ve şölenlerde başköşelere kurulmaktan hoşlanan din bilginlerinden sakının.
12: 40 Dul kadınların malını mülkünü sömüren, gösteriş için uzun uzun dua eden bu kişilerin cezası daha ağır olacaktır."
Dul Kadının Bağışı (Luk.21:1-4)
12: 41 İsa tapınakta bağış toplanan yerin karşısında oturmuş, kutulara para atan halkı seyrediyordu. Birçok zengin kişi kutuya bol para attı.
12: 42 Yoksul bir dul kadın da geldi, birkaç kuruş değerinde iki bakır para* attı.
12: 43 İsa öğrencilerini yanına çağırarak, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Bu yoksul dul kadın kutuya herkesten daha çok para attı.
12: 44 Çünkü ötekilerin hepsi, zenginliklerinden artanı attılar. Bu kadın ise yoksulluğuna karşın, varını yoğunu, geçinmek için elinde ne varsa, tümünü verdi."
BÖLÜM 13
Sonun Belirtileri (Mat.24:1-28; Luk.21:5-24)
13: 1 İsa tapınaktan çıkarken öğrencilerinden biri O'na, "Öğretmenim" dedi, "Şu güzel taşlara, şu görkemli yapılara bak!"
13: 2 İsa ona, "Bu büyük yapıları görüyor musun? Burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!" dedi.
13: 3-4 İsa, Zeytin Dağı'nda, tapınağın karşısında otururken Petrus, Yakup, Yuhanna ve Andreas özel olarak kendisine şunu sordular: "Söyle bize, bu dediklerin ne zaman olacak, bütün bunların gerçekleşmek üzere olduğunu gösteren belirti ne olacak?"
13: 5 İsa onlara anlatmaya başladı: "Sakın kimse sizi saptırmasın" dedi.
13: 6 "Birçokları, ‘Ben O'yum' diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi saptıracaklar.
13: 7 Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyunca korkmayın. Bunların olması gerek,ama bu daha son demek değildir.
13: 8 Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer depremler, kıtlıklar olacak. Bunlar, doğum sancılarının başlangıcıdır.
13: 9 "Ama siz kendinize dikkat edin! İnsanlar sizi mahkemelere verecek, havralarda dövecekler. Benden ötürü valilerin, kralların önüne çıkarılacak, öylece onlara tanıklık edeceksiniz.
13: 10 Ne var ki, önce Müjde'nin bütün uluslara duyurulması gerekir.
13: 11 Sizi tutuklayıp mahkemeye verdiklerinde, ‘Ne söyleyeceğiz?' diye önceden kaygılanmayın. O anda size ne esinlenirse onu söyleyin. Çünkü konuşan siz değil, Kutsal Ruh olacak.
13: 12 Kardeş kardeşi, baba çocuğunu ölüme teslim edecek. Çocuklar anne babalarına başkaldırıp onları öldürtecek.
13: 13 Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek. Ama sonuna kadar dayanan kurtulacaktır.
13: 14 "Yıkıcı iğrenç şeyin*, bulunmaması gereken yerde dikildiğini gördüğünüz zaman -okuyan anlasın- Yahudiye'de bulunanlar dağlara kaçsın.
13: 15 Damda olan, evinden bir şey almak için aşağı inmesin, içeri girmesin.
13: 16 Tarlada olan, abasını almak için geri dönmesin.
13: 17 O günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline!
13: 18 Dua edin ki, kaçışınız kışa rastlamasın.
13: 19 Çünkü o günlerde öyle bir sıkıntı olacak ki, Tanrı'nın var ettiği yaratılışın başlangıcından bu yana böylesi olmamış, bundan sonra da olmayacaktır.
13: 20 Rab o günleri kısaltmamış olsaydı, hiç kimse kurtulamazdı. Ama Rab, seçilmiş olanlar, kendi seçtiği kişiler uğruna o günleri kısaltmıştır.
13: 21 Eğer o zaman biri size, ‘İşte Mesih* burada', ya da, ‘İşte şurada' derse, inanmayın.
13: 22 Çünkü sahte mesihler, sahte peygamberler türeyecek; bunlar, belirtiler ve harikalar yapacaklar. Öyle ki, ellerinden gelse seçilmiş olanları saptıracaklar.
13: 23 Ama siz dikkatli olun. İşte size her şeyi önceden söylüyorum."
Mesih'in Tekrar Gelişi (Mat.24:29-35; Luk.21:25-33)
13: 24-25 "Ama o günlerde, o sıkıntıdan sonra, ‘Güneş kararacak, Ay ışık vermez olacak, Yıldızlar gökten düşecek, Göksel güçler sarsılacak.'
13: 26 "O zaman İnsanoğlu'nun* bulutlar içinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler.
13: 27 İnsanoğlu o zaman meleklerini gönderecek, seçtiklerini yeryüzünün bir ucundan göğün öbür ucuna dek, dünyanın dört bucağından toplayacak.
13: 28 "İncir ağacından ders alın. Dalları filizlenip yaprakları sürünce, yaz mevsiminin yakın olduğunu anlarsınız.
13: 29 Aynı şekilde, bu olayların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki İnsanoğlu yakındır, kapıdadır.
13: 30 Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan bu kuşak* ortadan kalkmayacak.
13: 31 Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır."
Bilinmeyen Gün ve Saat (Mat.24:36-44)
13: 32 "O günü ve o saati, ne gökteki melekler, ne de Oğul bilir; Baba'dan başka kimse bilmez.
13: 33 Dikkat edin, uyanık kalın, dua edin. Çünkü o anın ne zaman geleceğini bilemezsiniz.
13: 34 Bu, yolculuğa çıkan bir adamın durumuna benzer. Evinden ayrılırken kölelerine yetki ve görev verir, kapıdaki nöbetçiye de uyanık kalmasını buyurur.
13: 35 Siz de uyanık kalın. Çünkü ev sahibi ne zaman gelecek, akşam mı, gece yarısı mı, horoz öttüğünde mi, sabaha doğru mu, bilemezsiniz.
13: 36 Ansızın gelip sizi uykuda bulmasın!
13: 37 Size söylediklerimi herkese söylüyorum; uyanık kalın!"
BÖLÜM 14
İsa'nın Ölümü Yaklaşıyor (Mat.26:1-16; Luk.22:1-6; Yu.11:45-53)
14: 1 Fısıh ve Mayasız Ekmek Bayramı'na* iki gün kalmıştı. Başkâhinlerle din bilginleri İsa'yı hileyle tutuklayıp öldürmenin bir yolunu arıyorlardı.
14: 2 "Bayramda olmasın, yoksa halk arasında kargaşalık çıkar" diyorlardı.
14: 3 İsa Beytanya'da cüzamlı* Simun'un evinde sofrada otururken yanına bir kadın geldi. Kadın kaymaktaşından bir kap içinde çok değerli, saf hintsümbülü yağı getirmişti. Kabı kırarak yağı O'nun başına döktü.
14: 4-5 Bazıları buna kızdılar; birbirlerine, "Bu yağ niçin böyle boş yere harcandı? Üç yüz dinardan fazlaya satılabilir, parası yoksullara verilebilirdi" diyerek kadını azarlamaya başladılar.
14: 6 "Kadını rahat bırakın" dedi İsa. "Neden üzüyorsunuz onu? Benim için güzel bir şey yaptı.
14: 7 Yoksullar her zaman aranızdadır, dilediğiniz anda onlara yardım edebilirsiniz; ama ben her zaman aranızda olmayacağım.
14: 8 Kadın elinden geleni yaptı, beni gömülmeye hazırlamak üzere daha şimdiden bedenimi yağladı.
14: 9 Size doğrusunu söyleyeyim, Müjde dünyanın neresinde duyurulursa, bu kadının yaptığı da onun anılması için anlatılacak."
14: 10 Bu arada Onikiler'den* biri olan Yahuda İskariot, İsa'yı ele vermek amacıyla başkâhinlerin yanına gitti.
14: 11 Onlar bunu işitince sevindiler, Yahuda'ya para vermeyi vaat ettiler. O da İsa'yı ele vermek için fırsat kollamaya başladı.
Fısıh Yemeği (Mat.26:17-30; Luk.22:7-23; Yu.13:21-30)
14: 12 Fısıh* kurbanının kesildiği Mayasız Ekmek Bayramı'nın* ilk günü öğrencileri İsa'ya, "Fısıh yemeğini yemen için nereye gidip hazırlık yapmamızı istersin?" diye sordular.
14: 13 O da öğrencilerinden ikisini şu sözlerle önden gönderdi: "Kente gidin, orada su testisi taşıyan bir adam çıkacak karşınıza. Onu izleyin.
14: 14 Adamın gideceği evin sahibine şöyle deyin: ‘Öğretmen, öğrencilerimle birlikte Fısıh yemeğini yiyeceğim konuk odası nerede? diye soruyor.'
14: 15 Ev sahibi size üst katta döşenmiş, hazır büyük bir oda gösterecek. Orada bizim için hazırlık yapın."
14: 16 Öğrenciler yola çıkıp kente gittiler. Her şeyi, İsa'nın kendilerine söylediği gibi buldular ve Fısıh yemeği için hazırlık yaptılar.
14: 17 Akşam olunca İsa Onikiler'le* birlikte geldi.
14: 18 Sofraya oturmuş yemek yerlerken İsa, "Size doğrusunu söyleyeyim" dedi, "Sizden biri, benimle yemek yiyen biri bana ihanet edecek."
14: 19 Onlar da kederlenerek birer birer kendisine, "Beni demek istemedin ya?" diye sormaya başladılar.
14: 20 İsa onlara, "Onikiler'den biridir, ekmeğini benimle birlikte sahana batırandır" dedi.
14: 21 "Evet, İnsanoğlu* kendisi için yazılmış olduğu gibi gidiyor, ama İnsanoğlu'na ihanet edenin vay haline! O adam hiç doğmamış olsaydı, kendisi için daha iyi olurdu."
14: 22 İsa yemek sırasında eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve, "Alın, bu benim bedenimdir" diyerek öğrencilerine verdi.
14: 23 Sonra bir kâse alıp şükretti ve bunu öğrencilerine verdi. Hepsi bundan içti.
14: 24 "Bu benim kanım" dedi İsa, "Birçokları uğruna akıtılan antlaşma kanıdır.
14: 25 Size doğrusunu söyleyeyim, Tanrı'nın Egemenliği'nde tazesini içeceğim o güne dek, asmanın ürününden bir daha içmeyeceğim."
14: 26 İlahi söyledikten sonra dışarı çıkıp Zeytin Dağı'na doğru gittiler.
Petrus'un İnkârı Önceden Bildiriliyor (Mat.26:31-35; Luk.22:31-34; Yu.13:36-38)
14: 27 Bu arada İsa öğrencilerine, "Hepiniz sendeleyip düşeceksiniz" dedi. "Çünkü şöyle yazılmıştır: ‘Çobanı vuracağım, Koyunlar darmadağın olacak.'
14: 28 Ama ben dirildikten sonra sizden önce Celile'ye gideceğim."
14: 29 Petrus O'na, "Herkes sendeleyip düşse bile ben düşmem" dedi.
14: 30 "Sana doğrusunu söyleyeyim" dedi İsa, "Bugün, bu gece, horoz iki kez ötmeden sen beni üç kez inkâr edeceksin."
14: 31 Ama Petrus üsteleyerek, "Seninle birlikte ölmem gerekse bile seni asla inkâr etmem" dedi. Öğrencilerin hepsi de aynı şeyi söyledi.
Getsemani Bahçesinde (Mat.26:36-46; Luk.22:39-46)
14: 32 Sonra Getsemani denilen yere geldiler. İsa öğrencilerine, "Ben dua ederken siz burada oturun" dedi.
14: 33 Petrus'u, Yakup'u ve Yuhanna'yı yanına aldı. Hüzünlenmeye ve ağır bir sıkıntı duymaya başlamıştı.
14: 34 Onlara, "Ölesiye kederliyim" dedi. "Burada kalın, uyanık durun."
14: 35 Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp dua etmeye başladı. "Mümkünse o saati yaşamayayım" dedi.
14: 36 "Abba*, Baba, senin için her şey mümkün, bu kâseyi* benden uzaklaştır.* Ama benim değil, senin istediğin olsun."
14: 37 Öğrencilerinin yanına döndüğünde onları uyumuş buldu. Petrus'a, "Simun" dedi, "Uyuyor musun? Bir saat uyanık kalamadın mı?
14: 38 Uyanık durup dua edin ki, ayartılmayasınız. Ruh isteklidir, ama beden güçsüzdür."
14: 39 Yine uzaklaştı, aynı sözleri tekrarlayarak dua etti.
14: 40 Geri geldiğinde öğrencilerini yine uyumuş buldu. Onların göz kapaklarına ağırlık çökmüştü. İsa'ya ne diyeceklerini bilemiyorlardı.
14: 41 İsa üçüncü kez yanlarına döndü, "Hâlâ uyuyor, dinleniyor musunuz?" dedi. "Yeter! Saat geldi. İşte İnsanoğlu* günahkârların eline veriliyor.
14: 42 Kalkın, gidelim. İşte bana ihanet eden geldi!"
İsa Tutuklanıyor (Mat.26:47-56; Luk.22:47-53; Yu.18:3-12)
14: 43 Tam o anda, İsa daha konuşurken, Onikiler'den* biri olan Yahuda çıkageldi. Yanında başkâhinler, din bilginleri ve ileri gelenler tarafından gönderilmiş kılıçlı sopalı bir kalabalık vardı.
14: 44 İsa'ya ihanet eden Yahuda, "Kimi öpersem, İsa O'dur. O'nu tutuklayın, güvenlik altına alıp götürün" diye onlarla sözleşmişti.
14: 45 Gelir gelmez İsa'ya yaklaştı, "Rabbî*" diyerek O'nu öptü.
14: 46 Onlar da İsa'yı yakalayıp tutukladılar.
14: 47 İsa'nın yanında bulunanlardan biri kılıcını çekti, başkâhinin kölesine vurup kulağını uçurdu.
14: 48 İsa onlara, "Niçin bir haydutmuşum gibi beni kılıç ve sopalarla yakalamaya geldiniz?" dedi.
14: 49 "Her gün tapınakta, yanıbaşınızda öğretiyordum, beni tutuklamadınız. Ama bu, Kutsal Yazılar yerine gelsin diye oldu."
14: 50 O zaman öğrencilerinin hepsi O'nu bırakıp kaçtı.
14: 51 İsa'nın ardından sadece keten beze sarınmış bir genç gidiyordu. Bu genç de yakalandı.
14: 52 Ama keten bezden sıyrılıp çıplak olarak kaçtı.
İsa Yüksek Kurul'un Önünde (Mat.26:57-68; Luk.22:54-55,63-71; Yu.18:13-14,19-24)
14: 53 İsa'yı görevli başkâhine götürdüler. Bütün başkâhinler, ileri gelenler ve din bilginleri* de orada toplandı.
14: 54 Petrus, İsa'yı başkâhinin avlusunun içine kadar uzaktan izledi. Avluda nöbetçilerle birlikte ateşin başında oturup ısınmaya başladı.
14: 55 Başkâhinler ve Yüksek Kurul'un* öteki üyeleri, İsa'yı ölüm cezasına çarptırmak için kendisine karşı tanık arıyor, ama bulamıyorlardı.
14: 56 Birçok kişi O'na karşı yalan yere tanıklık ettiyse de, tanıklıkları birbirini tutmadı.
14: 57-58 Bazıları kalkıp O'na karşı yalan yere şöyle tanıklık ettiler: "Biz O'nun, ‘Elle yapılmış bu tapınağı yıkacağım ve üç günde, elle yapılmamış başka bir tapınak kuracağım' dediğini işittik."
14: 59 Ama bu noktada bile tanıklıkları birbirini tutmadı.
14: 60 Sonra başkâhin topluluğun ortasında ayağa kalkarak İsa'ya, "Hiç yanıt vermeyecek misin? Nedir bunların sana karşı ettiği bu tanıklıklar?" diye sordu.
14: 61 Ne var ki, İsa susmaya devam etti, hiç yanıt vermedi. Başkâhin O'na yeniden, "Yüce Olan'ın*fx* Oğlu Mesih* sen misin?" diye sordu.
14: 62 İsa, "Benim" dedi. "Ve sizler, İnsanoğlu'nun* Kudretli Olan'ın* sağında oturduğunu ve göğün bulutlarıyla geldiğini göreceksiniz."
14: 63-64 Başkâhin giysilerini yırtarak, "Artık tanıklara ne ihtiyacımız var?" dedi. "Küfürü işittiniz. Buna ne diyorsunuz?" Hepsi İsa'nın ölüm cezasını hak ettiğine karar verdiler.
14: 65 Bazıları O'nun üzerine tükürmeye, gözlerini bağlayarak O'nu yumruklamaya başladılar. "Haydi, peygamberliğini göster!" diyorlardı. Nöbetçiler de O'nu aralarına alıp tokatladılar.
Petrus İsa'yı İnkâr Ediyor (Mat.26:69-75; Luk.22:56-62; Yu.18:15-18,25-27)
14: 66-67 Petrus aşağıda, avludayken, başkâhinin hizmetçi kızlarından biri geldi. Isınmakta olan Petrus'u görünce onu dikkatle süzüp, "Sen de Nasıralı İsa'yla birlikteydin" dedi.
14: 68 Petrus ise bunu inkâr ederek, "Senin neden söz ettiğini bilmiyorum, anlamıyorum" dedi ve dışarıya, dış kapının önüne çıktı. Bu arada horoz öttü.
14: 69 Hizmetçi kız Petrus'u görünce çevrede duranlara yine, "Bu adam onlardan biri" demeye başladı.
14: 70 Petrus tekrar inkâr etti. Çevrede duranlar az sonra Petrus'a yine, "Gerçekten onlardansın; sen de Celileli'sin" dediler.
14: 71 Petrus kendine lanet okuyup ant içerek, "Sözünü ettiğiniz o adamı tanımıyorum" dedi.
14: 72 Tam o anda horoz ikinci kez öttü. Petrus, İsa'nın kendisine, "Horoz iki kez ötmeden beni üç kez inkâr edeceksin" dediğini hatırladı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı.
BÖLÜM 15
İsa, Vali Pilatus'un Önünde (Mat.27:1-2,11-14; Luk.23:1-5; Yu.18:28-38)
15: 1 Sabah olunca başkâhinler, ileri gelenler, din bilginleri ve Yüksek Kurul'un* öteki üyeleri bir danışma toplantısı yaptıktan sonra İsa'yı bağladılar, götürüp Pilatus'a teslim ettiler.
15: 2 Pilatus O'na, "Sen Yahudiler'in Kralı mısın?" diye sordu. İsa, "Söylediğin gibidir" yanıtını verdi.
15: 3 Başkâhinler O'na karşı birçok suçlamada bulundular.
15: 4 Pilatus O'na yeniden, "Hiç yanıt vermeyecek misin?" diye sordu. "Bak, seni ne çok şeyle suçluyorlar!"
15: 5 Ama İsa artık yanıt vermiyordu. Pilatus buna şaştı.
İsa Ölüm Cezasına Çarptırılıyor (Mat.27:15-26; Luk.23:13-25; Yu.18:39-19:16)
15: 6 Pilatus, her Fısıh Bayramı'nda* halkın istediği bir tutukluyu salıverirdi.
15: 7 Ayaklanma sırasında adam öldüren isyancılarla birlikte Barabba adında bir tutuklu da vardı.
15: 8 Halk, Pilatus'a gelip her zamanki gibi kendileri için birini salıvermesini istedi.
15: 9 Pilatus onlara, "Sizin için Yahudiler'in Kralı'nı salıvermemi ister misiniz?" dedi.
15: 10 Başkâhinlerin İsa'yı kıskançlıktan ötürü kendisine teslim ettiklerini biliyordu.
15: 11 Ne var ki başkâhinler, İsa'nın değil, Barabba'nın salıverilmesini istemeleri için halkı kışkırttılar.
15: 12 Pilatus onlara tekrar seslenerek, "Öyleyse Yahudiler'in Kralı dediğiniz adamı ne yapayım?" diye sordu.
15: 13 "O'nu çarmıha ger!" diye bağırdılar yine.
15: 14 Pilatus onlara, "O ne kötülük yaptı ki?" dedi. Onlar ise daha yüksek sesle, "O'nu çarmıha ger!" diye bağrıştılar.
15: 15 Halkı memnun etmek isteyen Pilatus, onlar için Barabba'yı salıverdi. İsa'yı ise kamçılattıktan sonra çarmıha gerilmek üzere askerlere teslim etti.
Askerlerin İsa'yı Aşağılaması (Mat.27:27-31; Yu.19:2-3)
15: 16 Askerler İsa'yı, Pretorium denilen vali konağına götürüp bütün taburu topladılar.
15: 17 O'na mor bir giysi giydirdiler, dikenlerden bir taç örüp başına geçirdiler.
15: 18 "Selam, ey Yahudiler'in Kralı!" diyerek O'nu selamlamaya başladılar.
15: 19 Başına bir kamışla vuruyor, üzerine tükürüyor, diz çöküp önünde yere kapanıyorlardı.
15: 20 O'nunla böyle alay ettikten sonra mor giysiyi üzerinden çıkarıp kendi giysilerini giydirdiler ve çarmıha germek üzere O'nu dışarı götürdüler.
İsa Çarmıha Geriliyor (Mat.27:32-44; Luk.23:26-43; Yu.19:17-27)
15: 21 Kırdan gelmekte olan Simun adında Kireneli bir adam oradan geçiyordu. İskender ve Rufus'un babası olan bu adama İsa'nın çarmıhını zorla taşıttılar.
15: 22 İsa'yı Golgota, yani Kafatası denilen yere götürdüler.
15: 23 O'na mürle* karışık şarap vermek istediler, ama içmedi.
15: 24 Sonra O'nu çarmıha gerdiler. Kim ne alacak diye kura çekerek giysilerini aralarında paylaştılar.
15: 25 İsa'yı çarmıha gerdiklerinde saat dokuzdu.
15: 26 Üzerindeki suç yaftasında, YAHUDİLER'İN KRALI diye yazılıydı.
15: 27-28 İsa'yla birlikte, biri sağında öbürü solunda olmak üzere iki haydudu da çarmıha gerdiler.*
15: 29-30 Oradan geçenler başlarını sallayıp İsa'ya sövüyor, "Hani sen tapınağı yıkıp üç günde yeniden kuracaktın? Çarmıhtan in de kurtar kendini!" diyorlardı.
15: 31 Aynı şekilde başkâhinler ve din bilginleri de O'nunla alay ederek aralarında, "Başkalarını kurtardı, kendini kurtaramıyor" diye konuşuyorlardı.
15: 32 "İsrail'in Kralı Mesih şimdi çarmıhtan insin de görüp iman edelim." İsa'yla birlikte çarmıha gerilenler de O'na hakaret ettiler.
İsa'nın Ölümü (Mat.27:45-56; Luk.23:44-49; Yu.19:28-30)
15: 33 Öğleyin on ikiden üçe kadar bütün ülkenin üzerine karanlık çöktü.
15: 34 Saat üçte İsa yüksek sesle, "Elohi, Elohi, lema şevaktani" yani, "Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?" diye bağırdı.
15: 35 Orada duranlardan bazıları bunu işitince, "Bakın, İlyas'ı çağırıyor" dediler.
15: 36 Aralarından biri koşup bir süngeri ekşi şaraba batırdı, bir kamışın ucuna takarak İsa'ya içirdi. "Dur bakalım, İlyas gelip O'nu indirecek mi?" dedi.
15: 37 Ama İsa yüksek sesle bağırarak son nefesini verdi.
15: 38 O anda tapınaktaki perde* yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye bölündü.
15: 39 İsa'nın karşısında duran yüzbaşı, O'nun bu şekilde son nefesini verdiğini görünce, "Bu adam gerçekten Tanrı'nın Oğlu'ydu" dedi.
15: 40 Olup bitenleri uzaktan izleyen bazı kadınlar da vardı. Aralarında Mecdelli Meryem, küçük Yakup ile Yose'nin annesi Meryem ve Salome bulunuyordu.
15: 41 İsa daha Celile'deyken bu kadınlar O'nun ardından gitmiş, O'na hizmet etmişlerdi. O'nunla birlikte Yeruşalim'e gelmiş olan daha birçok kadın da olup bitenleri izliyordu.
İsa'nın Gömülmesi (Mat.27:57-61; Luk.23:50-56; Yu.19:38-42)
15: 42-43 O gün Hazırlık Günü, yani Şabat Günü'nden* önceki gündü. Artık akşam oluyordu. Bu nedenle, Yüksek Kurul'un* saygın bir üyesi olup Tanrı'nın Egemenliği'ni umutla bekleyen Aramatyalı Yusuf geldi, cesaretini toplayarak Pilatus'un huzuruna çıktı, İsa'nın cesedini istedi.
15: 44 Pilatus, İsa'nın bu kadar çabuk ölmüş olmasına şaştı. Yüzbaşıyı çağırıp, "Öleli çok oldu mu?" diye sordu.
15: 45 Yüzbaşıdan durumu öğrenince Yusuf'a, cesedi alması için izin verdi.
15: 46 Yusuf keten bez satın aldı, cesedi çarmıhtan indirip beze sardı, kayaya oyulmuş bir mezara yatırarak mezarın girişine bir taş yuvarladı.
15: 47 Mecdelli Meryem ile Yose'nin annesi Meryem, İsa'nın nereye konulduğunu gördüler.
BÖLÜM 16
İsa'nın Dirilişi (Mat.28:1-8; Luk.24:1-12; Yu.20:1-10)
16: 1 Şabat Günü* geçince, Mecdelli Meryem, Yakup'un annesi Meryem ve Salome gidip İsa'nın cesedine sürmek üzere baharat satın aldılar.
16: 2 Haftanın ilk günü* sabah çok erkenden, güneşin doğuşuyla birlikte mezara gittiler.
16: 3 Aralarında, "Mezarın girişindeki taşı bizim için kim yana yuvarlayacak?" diye konuşuyorlardı.
16: 4 Başlarını kaldırıp bakınca, o kocaman taşın yana yuvarlanmış olduğunu gördüler.
16: 5 Mezara girip sağ tarafta, beyaz kaftan giyinmiş genç bir adamın oturduğunu görünce çok şaşırdılar.
16: 6 Adam onlara, "Şaşırmayın!" dedi. "Çarmıha gerilen Nasıralı İsa'yı arıyorsunuz. O dirildi, burada yok. İşte O'nu yatırdıkları yer.
16: 7 Şimdi öğrencilerine ve Petrus'a gidip şöyle deyin: ‘İsa sizden önce Celile'ye gidiyor. Size bildirdiği gibi, kendisini orada göreceksiniz.'"
16: 8 Kadınlar mezardan çıkıp kaçtılar. Onları bir titreme, bir şaşkınlık almıştı. Korkularından kimseye bir şey söylemediler.
İsa Öğrencilerine Görünüyor (Mat.28:9-10; Luk.24:13-35; Yu.20:11-18)
16: 9 İsa, haftanın ilk günü* sabah erkenden dirildiği zaman önce Mecdelli Meryem'e göründü. Ondan yedi cin kovmuştu.
16: 10 Meryem gitti, İsa'yla bulunmuş olan, şimdiyse yas tutup gözyaşı döken öğrencilerine haberi verdi.
16: 11 Ne var ki onlar, İsa'nın yaşadığını, Meryem'e göründüğünü duyunca inanmadılar.
16: 12 Bundan sonra İsa kırlara doğru yürümekte olan öğrencilerinden ikisine değişik bir biçimde göründü.
16: 13 Bunlar geri dönüp öbürlerine haber verdiler, ama öbürleri bunlara da inanmadılar.
16: 14 İsa daha sonra, sofrada otururlarken Onbirler'e* göründü. Onları imansızlıklarından ve yüreklerinin duygusuzluğundan ötürü azarladı. Çünkü kendisini diri görenlere inanmamışlardı.
İsa Öğrencilerini Bütün Dünyaya Gönderiyor (Mat.28:16-20; Luk.24:36-53; Yu.20:19-23; Elç.1:6-11)
16: 15 İsa onlara şöyle buyurdu: "Dünyanın her yanına gidin, Müjde'yi bütün yaratılışa duyurun.
16: 16 İman edip vaftiz olan kurtulacak, iman etmeyen ise hüküm giyecek.
16: 17-18 İman edenlerle birlikte görülecek belirtiler şunlardır: Benim adımla cinleri kovacaklar, yeni dillerle konuşacaklar, yılanları elleriyle tutacaklar. Öldürücü bir zehir içseler bile, zarar görmeyecekler. Ellerini hastaların üzerine koyacaklar ve hastalar iyileşecek."
16: 19 Rab İsa, onlara bu sözleri söyledikten sonra göğe alındı ve Tanrı'nın sağında oturdu.
16: 20 Öğrencileri de gidip Tanrı sözünü her yere yaydılar. Rab onlarla birlikte çalışıyor, görülen belirtilerle sözünü doğruluyordu.*
DİPNOTLAR:
6:47-48 "Sabaha karşı": Grekçe "Gecenin dördüncü nöbetinde" (bkz. Sözlük, "Saat").
7:6 "Beni": Tanrı'yı.
7:15-16 Birçok Grekçe elyazması, "İşitecek kulağı olan işitsin!" sözlerini de içerir (bkz. 4: 9,23.
7:24 "Sur": Bazı Grekçe elyazmalarında, "Sur ve Sayda" diye geçer.
9:29 "Duayla": Birçok Grekçe elyazmasında, "Dua ve oruçla" diye geçer.
9:48 Bu ayet bazı Grekçe elyazmalarında ayrıca 45. ve 47. ayetlerden önce tekrarlanır.
10:38 Bu ayette İsa, çekeceği acılardan ve çarmıhtaki ölümünden söz etmektedir.
10:51 "Rabbuni": Aramice'de* öğretmenim anlamına gelir.
11:25-26 Birçok Grekçe elyazması, "Ama siz bağışlamazsanız, göklerdeki Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz" sözlerini de içerir (bkz. Mat.6:15; 18:35).
11:30 "Yahya'nın vaftiz etme yetkisi Tanrı'dan": Grekçe "Yahya'nın vaftizi gökten". 31. ayette de "Tanrı'dan" diye çevrilen sözcük Grekçe "Gökten" diye geçer.
12:42 "Birkaç kuruş değerinde iki bakır para": Grekçe "Bir kodrantis olan iki lepton" (bkz. Birimler Cetveli).
13:30 "Kuşak" ya da "Soy".
14:35-36 Grekçe, "Biraz ilerledi, yüzüstü yere kapanıp mümkünse o saatin kendisinden geçmesi için dua etti. Dedi ki, ‘Abba, Baba, senin için her şey mümkün, bu kâseyi benden uzaklaştır.'"
14:36 "Abba": Aramice'de* baba anlamına gelir.
14:61 "Yüce Olan'ın": Grekçe "Mübarek'in", yani "Tanrı'nın".
14:62 "Kudretli Olan": Tanrı.
15:27-28 Birçok Grekçe elyazması, "Böylece ‘O, suçlularla bir sayıldı' diyen Kutsal Yazı yerine geldi" sözlerini de içerir (bkz. Luk.22:37).
16:20 9-20 ayetleri bazı Grekçe elyazmalarında yoktur.