Kokmuş Suların Sarnıcı
Farkına varılmamış bir ağaç gibi büyüdüm
Benim ilm-u haberim yok kimsenin kaydında
doğduğumu bilen yok ki kayda geçsin öldüğüm
bugün benim doğum günüm,
bugün benim doğum günüm,
şimdi nasıl kurulur devrik hayat tümcesi
nasıl varılır artık döne döne en başa
bu mu hayat dedikleri öle öle gördüğüm
Çıplak bir isimle kaldım hüviyetimde
ne edat kaldı ne bağlaç ismime ulanacak
bir şeyler,
yada yok birileri benimle anılacak
ölürsem kendime gömüleceğim
mezarlar açılacak siluetimde
ödenmiş insanlık borçlarım
kösnümüş dullar
ve ilençli Bakirelerin diş izleri etimde.
Aklımı çelmeleyen paranoya
susturdukça acı bir şeylere kurulan çalar saat
intihar provaları,
ayartılmış düşlerin çıldırısı
vesaire,
yüreğimi çırnaklayan bu münzevi isyan
karınca yuvasına çekilmiş cesedimin
miligramlarla yok oluşunu gösteriyor şimdi.
ve böyle sürüyor hayat...
sürüyor üstüme üstüme...
kısacası kokmuş suların sarnıcıyım
ne bir testiye doldum, ne bir kuşu suladım
bir yer bile olamadım namusun mahremine
artık
kavminin zulmünden kaçan bir adam
Sığınıp bende inzivaya durur mu bilmem
bir vahiy bekler mi cezbeyle malul
ve bir vahiyle döner mi kavmine
Mehmet Sait Yakut