beyaz kuğu
  Aslanın Ölümü
 

 

            Aslanın Ölümü

     Altan Tan

 
      Aslanlar nasıl ölür bilir misiniz? Nereden bilecek­siniz yakın zamana kadar ben de bilmezdim, la­kin düşündükçe aklıma takılır dururdu. Neden yeryüzünde bu kadar çok kurt, çakal, tilki, yı­lan, çıyan var da aslan az. Üstüne üstlük "or­manlar kralı" aslan sorgu sual de tanımaz. Bir kükremesiyle yer gök inler. Heybetinden yanı­na yaklaşılmaz. Pençesine karşı koyacak yok ki canına kastedebilsin. Gökten zenbille iniyor derseniz o da değil, tüm hayvanlar gibi bir ana­dan bir babadan geliyor. Peki öyleyse diğer tüm canlılar gibi nesli neden çoğalmıyor? Tam acayip bir durum, çözebilene aşkolsun. Nere­den böyle garip şeyler takılır aklıma bilmem. Neyse, arayan belasını da mevlasını da bulur misali bir hayır sahibi geçenlerde işin aslını an­lattı da kurtuldum bu dertten.

 

Ormanlar Kralı yorgunluktan bitkin bir du-rumdaymış, üç gündür kursağına bir lokma gir­memiş. Allah bir kişinin kısmetini kesmeye gör­sün. Ne yapmış ne etmiş, ne yana dönmüşse en ufak bir av bulamamış. Sanki yer yarılmış da bütün hayvanlar içine girmiş. Tam ümidini kes­mişken karşı vadide körpe bir tilki ilişivermiş gö­züne. "Aman Allahım, açlıktan serap mı görü­yorum?" diyerek bir yandan gözlerini açıp ka­patırken bir yandan da canını dişine takarak son bir hamle yapmış Tilkiye doğru. Herşeyden habersiz keyifli keyifli dolaşan Tilki bir anda As­lanı karşısında görünce donup kalmış. Beti ben­zi atmış, nutku tutulmuş, ne yapacağını ne edeceğini şaşırmış. Tilki bu, çaresiz kalır mı? Hi­lenin bini bir para kafasında. Birkaç saniye zar­fında silkelenmiş, kendini toparlamış. Aslanın pençesi havadayken başlamış feryada:

 

-Ah! Ah! Ah!... Aslan Amca, Aslan Amca ne­redesin, günlerdir seni arıyorum. Yorgunluktan iflahım kesildi. Gözümde fer, dizimde derman kalmadı, ben sana küsüm Aslan Amca...

Ah Aslan Amca vah Aslan Amca diyerek başlamış avazı çıktığı kadar bağırarak ağlama­ya... Aslanın aklı karışmış, bir yandan da merak etmiş. Usulca indirmiş pençesini. "Ulan sen ne­reden tanıyorsun beni?" diye kükremiş. Tilki derin bir nefes almış... "Ohhh, çok şükür, birin­ci raundu sağ-salim atlattık, gerisi Allah kerim" diyerek başlamış cümleleri makinalı tüfek gibi sıralamaya. Öyle edebiyat parçalamış ki yedi fa­külte mezunları halt etmiş yanında.

-Ah Aslan Amca vah Aslan Amca, yetmişye-di göbek atası aslan oğlu aslan Amca! Beni ne­reden tanıyorsun diyorsun. Ben seni tanımaya­yım da kimi tanıyayım, sana hizmet etmeyeyim de kime edeyim?... Benim babam da, babamın babası da, babamın babasının babası da senin yüce atalarının kapısında uşak değil miydi? Se­nin asiller asili dedelerin bizlerin efendisi, kralı, sultanı, padişahı değil miydi? Ben seni tanıma­yayım da kimi tanıyayım Aslan Amca?...

Aslanın yeleleri kabarmış, gerinmiş, kasıl­mış. Tilkinin sözleri hoşuna gitmiş, neredeyse açlığını unutacakmış. "Peki niye beni arıyorsun ulan?" demiş.

-Ben seni aramayayım da kimi arayayım As­lan Amca!.. Dedim ya, benim ve atalarımın gö­revi sizin sülalelere hizmet etmek. Canımız size feda olsun. Siz yaşayın, var olun yeter. Bizim gi­bi lüzumsuz fakiri pür taksirler sizin kutlu soyu­nuza kurban olsun.

Aslan "Kısa konuş ulan, sadede gel!" diye kükremiş. Tilki başlamış anlatmaya:

-Yüce efendim, yedi gün önce ormanın ku­zeyindeki pınarın başında bir ceylan sürüsü gördüm, sevincimden doğru düzgün sayama­dım bile... Ben diyeyim yüz tane siz deyin bin tane... Bu yaşıma geldim öyle taze, öyle körpe ceylan sürüsü görmedim. Benim gariban Aslan Amcam sabahtan akşama kadar uyuz bir yaban keçisiyle topal bir çakalın peşinden koşsun, mi­desine doğru düzgün lezzetli bir lokma girme­sin, yüzlerce körpe ceylan da burda otlasın dur­sun... Allah'a reva mı dedim, başladım ağlama­ya... Hemen akrabalarımı çağırdım, yedi karde­şim ve onyedi amca oğlumu bekçi yaptım sü­rüye... Ben Aslan Amca'yı çağırmaya gidiyo­rum, Aslan Amca gelip de yemeye başlamadan sürüye el sürenin canına okurum dedim, düş­tüm yollara... Ah Aslan Amca vah Aslan Amca, senin bana ettiğini gavur müslümana etmemiş­tir. Yedi gündür dere bayır, gündüz gece de­meden seni arıyorum. Sen kendini de mahvet­tin, beni de mahvettin, nerelerdesin, diyerek azıcık soluklanmış.

 

Aslanın kafası iyice karışmış. Yahu bu tilkiyi


yesem karnımın yarısını doldurmaz. Öbür yanda yüzlerce ceylan var. Bu açlığa biraz daha dayansam hiç olmazsa bu sefaletten kurtulurum. Dağ tepe do­laşmaktan bıktım. Üstelik eskisi gibi av da yok. En iyisi Tilkinin peşine takılarak ceylan sürüsüne kavuş­mak, demiş, bu kararını da Tilkiye söylemiş. Tilki su­ratını asmış.

-Aman Amcacığım aman. Aman da aman, kos­koca Ormanlar Kralı cinsi cibilliyeti belirsiz beş para­lık ceylanların ayağına mı gidecek? Yakışır mı, mü­nasip düşer mi? Duyanlar ne der? Zaten senin yor­gunluktan takatin kalmamış. Sen emret, gerisi ko­lay... Ben son sürat şimşek gibi gidip yıldırım gibi getiririm kıçı kırıkları, demiş, fırlamış ileriye, bir iki adım gitmiş gitmemiş ki zınk diye durarak geri dön­müş.

-Ah Aslan Amca ah! Gitmesine giderim de sana güvenemem, demiş. Aslanın sabrı taşmış, gök gür-lemesi gibi kükreyerek patlayıvermiş: "Niye güvene-mezmişsin şerefsiz? Zaten burnumdan soluyorum, açlıktan karnım sırtıma yapıştı" deyince, Tilki sırıta­rak:

-Gözümün nuru, başımın tacı Amcacığım! Ne olur kızma, öfkelenme bana... Ben şimdi gidince sen dayanamaz, sabretmez gidersin, beni beklemezsin, bunca emeğim boşuna gider, ondan korkuyorum. Ne olur bana söz ver.

"Erkek sözü, aslan sözü çabucak git gel" demiş Ormanlar Kralı.

Tilki "Yok yok Aslan Amca, sen beni beklemez­sin, çeker gidersin. Ancak bir şartla giderim" demiş. "Ne şartı ulan?" deyince, "Kusura bakma, ancak se­ni bağlarsam içim rahat eder." demiş Tilki. Mecbu­ren razı olmuş bîçare Aslan. Tilki ormandaki en da­yanıklı sarmaşıkla adamakıllı bağlamış Aslanı. Öyle sıkmış öyle kuvvetli düğümler atmış ki, teprenebile-ne aşkolsun... İşini bitirdikten sonra geçmiş Aslanın karşısına, "Allah'a ısmarladık Amcacığım, ben he­men gidip geleceğim." diyerek toz oluvermiş.

Saatler saatleri kovalamış... Bir saat, iki saat, beş saat derken gece olmuş... Zaten günlerdir aç bî ilaç dolaşan Aslan daha da perişan olmuş. Kendisinden geçerek uykuya dalmış. Sabaha kadar rüyasında ceylanlarla oynaşıp durmuş. Sabahleyin güneşin ilk ışıkları yüzüne vurmaya başlayınca yavaş yavaş göz­lerini açmış, Tilkiyi göremeyince yıkılmış. Sağa sola teprenmek istemiş, ama ne mümkün, milim kımıl-dayamamış. Güneşle birlikte kurumaya başlayan sarmaşıklar her hareketinde bedenini daha da sıka­rak jilet gibi her yanını kesmeye başlamış.

"Aman Yarabbi nedir bu başıma gelenler? Na­mussuz Tilki kandırdı beni. Allah kahretsin." diye öf­kelenip kükredikçe bin beter hale düşmüş. Her tara­fından kanlar akmaya başlamış, öğleye doğru tama­men berbat olmuş. "Yarabbi tahammülüm kalmadı, dayanamıyorum, bitsin bu çin işkencesi. Canımı al

da kurtulayım artık" diye mırıldanarak yalvarırken minicik bir tarla faresi ortaya çıkıvermiş.

"Aman Allahım, nedir bu halin Aslan Amca! Na­sıl bu hallere düştün? Kim yaptı? Niye yaptı?" diye­rek dövünmeye, ilk şaşkınlığı ve korkusu geçince de pişmiş kelle gibi sırıtmaya başlamış. Zar zor "Çekil git başımdan ulan, zaten canım burnumda" diyebil­miş zavallı Aslancık. Fare böbürlenerek "Ben seni kurtarabilirim Aslan Efendi. Ancak bir şartım var." demiş dalga geçerek. "Nedir şartın?" demiş Aslan, son bir umutla. "Söz vereceksin, yemin billah ede­ceksin, ölene kadar beni yemeyeceksin." "Be hey re­zil, ben ömrümde hiç fare yedim mi? Zaten dişimin kovuğunu bile dolduramazsın." "Olsun olsun Aslan Efendi. Bu dünyada kimseye güven kalmadı. Sen yi­ne de söz ver." demiş fare... Aslan mecburen "Peki peki" demiş. "Yok yoook, daha bitmedi. Bizim süla-leleden de hiç kimseye dokunmayacaksın." Gariban Aslan deliye dönmüş. "Senin yedi sülaleni, cinsini ci­billiyetini, gelmişini geçmişini... tamam ulan ta­mam, ne istersen kabul" demiş.

Fare testere gibi dişleriyle başlamış sarmaşıkları kıtır kıtır kemirerek koparmaya. Aslan yarım saat sonra serbest kalınca son bir gayretle sürünerek aşa­ğıdaki dere kenarına inmiş. İki su bir ekmek yerine geçer derler ya, işte o misal kana kana, karnı davul gibi şişinceye dek su içmiş. Dereye girmiş, suya bat­mış çıkmış, yaralarını berelerini yıkamış. Azıcık ken­dine gelir gibi olmuş. Beş on dakika soluklandıktan sonra bütün enerjisini toplayarak aniden ok gibi fır­lamış, uçurumun başındaki kayalıklara doğru yıldı­rım hızıyla koşmaya başlamış.

Bir yandan koşarken bir yandan da hıçkıra hıçkı-ra ağlıyormuş. Uçurumun başına geldiğinde en yük­sek kayanın üzerine çıkmış durmuş, yelelerini ka­bartmış, gerinmiş, son kez kükremiş, yer gök inle­miş.

"Ben ki ormanlar kralı olayım, yedi sülalem aslan oğlu aslan diye çalım satayım. Tilki beni bağlasın, fare beni çözüp kurtarsın, rezillere maskara olayım. Bu kahpe dünyada yaşamak haram olsun bana" di­yerek atmış kendisini aşağıya.

O gün bu gündür Aslan Kayalıkları derler o ka­yalıklara... Ne zaman güçlü kuvvetli, dürüst ve mert birisini anlatırlarken "aslan gibi maşaallah" deseler yüreğim sızlar, aslanın sonu gelir aklıma... Bizim ku­şaktan Türkü, Kürdü, Arabi, sağcısı, solcusu, islamcısı; aslan gibi ne delikanlılar vardı.

Ne mi oldular?

 

Ne siz sorun ne de ben söyleyeyim. Bir kısmı hapiste, bir kısmı mezarda, geri kalan kısmı ise Avrupa şehirlerinde sürgündeler. Zavallılar eşe dosta, ahba­ba, anaya babaya, yara hasret derbeder oldular.

      Tilkilerle farelere gelince; fazla aramanıza gerek yok.Sağınıza solunuza bakınız yeter, sürülerine bereket. ■

Sözleşme Sayı 09 Temmuz 98
 
 
  Bugün 451 ziyaretçi (718 klik) buradaydı

beyaz kuğu Selam Dünya !.. Selam Türkiye !.. Sitemize Hoş Geldiniz !.. ( beyaz kuğu ) bir aile sitesidir !.. Lütfen bizi takip ve dostlarınıza tavsiye ediniz !. Bu çorbada tuzu olsun isteyenlerin, tenkit ve tavsiyeleri için ( mim.sait@hotmail.com )veya ( alt1946@windowslive.com ) adreslerine mail göndermelerini bekliyoruz !.. Sitemizde "bir hoş sada" menüsü altında yer alan "beyaz kuğu", "teferruat", "derviş hüseyine mektuplar" ve "hem nalına hem mıhına" bölümleri orjinal olup, bunların hiç bir hakkı mahfuz değildir, kaynak gösterilerek veya gösterilmeksizin kullanılabilir. Diğer dökümanlar ise; çeşitli sitelerden alınmış, bazılarında değişiklik yapılmıştır.İlgililerin talebi halinde derhal kaldırılacaktır!..Bilgilerinize sunulur !.. *** beyaz kuğu***Ailenizin Sitesi***











* * * * *


 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol