dudağımda türküler yarım kalır her akşam
akşamların cefası çekilmiyor eminem
yine sessiz gelmede yine sensiz bu akşam
sensiz akşam içinden çıkılmıyor eminem
* * * * * * *
tavşan gözlerinde boğuldu bir anlık umutlar
korkak ve ürkek –bir avcı namlusundan
uzanma bana -korkunun fırlamış gözleriyle
çaresiz ve isyankar-susma-
korkuyorum susuşundan
* * * * * * *
yüreğimizde arzular durur –olumlu olumsuz-
gerçeğin sınırlarını zorlayan
-ben de biliyorum – sus -
-bir deve hörgücü gibi arzular
yuvasında uyuklayan aç tilkinin
yarı açık gözlerinde
doksan dokuz piliç ve bir horoz
–merasim geçişi yapar
bir insafsız alaycı düş
–yüzde biri gerçek olsa-
ah ne güzel olurdu yarınlar-
ama-sus
– bu düşün bir de kabus olanı var-
peşinde bir sürü kurt-
korku önü arkası- sağı solu sarılmış
-ölümcül bir kabus
-ha babam de babam-
gör ki nasıl -can pazarı kurulmuş
yarın bu -kim bilir-hiç belli olmaz
ama şu kararmış bulutlar ardında değil miydi gün
bu yağmur niye yağmaz
niye bozulmaz bu kötü sihir
niye kalkmaz üstümüzden bu anlamsız ağ
yağ yağmur - yağ
* * * * * * *
göreliyse yer ve dördüncü boyutsa zaman
niye saplanıp kaldık bu çıkmaz sokaklarda
saçlarımızda ak yüreklerimizde sevda
biz böyle mi doğduk analarımızdan
* * * * * * *
biz usandık
kapımızı tekmelemesinden bu savruk düşüncelerin
kanımız koyulaşmada daralan damarlarımızda
beynimiz bir yorgun –bir uyuşuk - kış uykusunda
bir ayı ininde uzanır –umutlarımız paslı-
bir deve dudağında –yerden göğe
-ellerimiz günahkar ve kir
-ki büyük saklanmıyor ceplerimize
bizi bizden iyi kim bilir-
buysa bizden beklediğin –itiraf ettik-hoşnut ol
aksın artık içimizden bu zehir
ve bitsin artık sendeki anlamsız inat
erisin aramızdaki bu oynamaz dağ
yağ yağmur –yağ
* * * * * * *
kapalı bebek elleri kadar güzel tomurcuklarla
ne zaman tomurcuklanacak yüreğin daha
ne zaman yürüyecek damarlarına hayat suyu
gül ağacım
ne zaman böleceksin bu ölümcül uykuyu
al ellerim senin olsun –kendini sars biraz
- şeytanların uyuduğu tan vaktinde
dua dua sana yükselen
kötü gerçeklerden kaçma umuduyla
ellerimiz yine mi boş dönüyor Rabbim –
dalına mı dönüyor tomurcuk –yalana mı gerçek
peki ama –bu kabus ne
yanaklarımızı yakar bir ateş
gözlerimizden acılar silinir
yerine dalga dalga bir öfke
hep böyle yanılgıların kurbanı mı olacağız biz
seni hep kahra mı dökeceğiz şiir
hep böyle mi geçecek bu çağ
-öyleyse- yağ yağmur yağ
beni de götür
* * * * * * *
bu yarım türküleri yazıyorsam sana
-yarısını da sen söyle- diyorum
umutlarımızla karılmış –yudum yudum
kendi ellerimizle yoğrulmuş ekmek gibi
kahır katılmamış sevgi istiyorum
bir dilim-sarı gülüm
-bugün olmamış -yarın ver
* * * * * * *
bu yarım türküleri yazıyorsam-bildiğin
yanık ekmek kadar ağrılı sevgilerimizi
unutmayasın diye sevdiğim
* * * * * * *
dudağımda türküler yandı dondu bu akşam
bir sarı humma sanki geliyor nöbet nöbet
hasretliğin yarım türkü bir başına bitmiyor
seni beni akşamlarda andı sandı bu gönül
şaşkın dersen şaşkınlığın bir sınırı var elbet
umut kuşum arsızlaştı kovdum ama gitmiyor
* * * * * * *