Perihan Mağden

21/10/2004  

'Ata, o BİZE layık bir kız değil oğlum. Beni üzer misin, söyle beni üzer misin oğlum?' 
'Beş milyarı üzerim, seni üzmem anne. 
Biz birlikte yaşlanırız. Yaşlanalım.' 
CUT-Rahmetli Semranım'ın cesedi bir berjerde oturmaktadır. Yanıp sönen HOTEL neonundan geçme. Kafasına kabarık, kısa ve sarı bir peruk geçirmiş bulunan Ata Perkins, elinde bir bıçakla duş almakta olan genç kadına doğru ilerler. 
Çıkan Kısmın Özeti: Programa bağlanan her telefonun, evde ve dışarda cereyan eden her konuşmanın, evdeki her hadisenin orta yerine Molotov kokteyli gibi düşen Semranım, ev ahalisi arasında bulunmakta (ve Yeni Türkler'in oylarıyla her hafta birinci seçilmekte) olan Pınar'ın arada kaynayıp gitmesine neden olmaktadır. 
Oysa gün aşırı ona buna 'geçirdiği' sinir krizleri ve Âlemin En Delikanlı Kızı olduğuna dair yıldıran inancıyla Pınar, başlı başına ele alınması gereken gayet de mühim bir vakadır. 
Bir kere Pınar, hakikaten örf ve adetlerine alabildiğine bağlı (artık neyse ve hangi kafeteryanın âdetleriyse onlar) büyüklerine hürmette, küçüklerine dövmekte kusur etmeyen berbath bir yaratık. Bir adet lümpenliğin mayın tarlası. Ayrıca acayip 'dindar'. Allah derken çekerken, karşıki Pimapenler yıkılıyor filan. 
Pınar'ın yüzümüze gözümüze sokmakta bir an dahi tereddüt etmediği, en az 'delikanlılık' silahı kadar sık kullandığı 'dinibütünlük' levhası; son beş-on yıldır Yeni Şehirli Türkler arasında alıp başını giden 'Aaa, biz de çok dindarız! Ve hatta en dindarız: Bu pabucu da, size bırakmayız' ruh ve kimlik eşeleyiş krizlerine, son derece 'genel' bir hale, alabildiğine denk düşmekte. 
İşte bu temsilci naturası nedeniyle de, incelenmelere ziyadesiyle layıktır Pınar vakası. Zira iki arada bir derede kalan (2 çağ, 2 kıta, 2 coğrafya) muhtelif Türkler'in köktendinciliğe vardırması üstüne; onlarca yıl köktendevletçiliğin (her nevi devlet dairesinde, okulda, askerde, herrr yerde) falakasından geçirilmiş bulunan Türkler, tam anlamıyla ortalıkta SAP GİBİ kalmışlardır. Köktendevletçi olmaları hali yani, onları dinsiz imansız mı bırakacaktır? 
Anadolu Kaplanları'nın, yeni varoşların, köylerin kasabaların, onların bunların koyu dindarlığı var ise; başları açık dolaşan, dini vecibelerini o köşesinden bu şişesinden yerine getirmeye çalışan, Kemalizm dinine gönülden ve kafadan ve toptan devşirilmiş bu Kimliksizbırakılmış Yığınlar'ın peki; onların dini, Allah'ı yok mudur yani? Nedir? 
Kemalizm dininin müritleri ansızın kendilerinin de çok dindar olduğuna, en dindar olduğuna, hakiki Müslümanlığın kafayı örtmek, beş vakit namazda filan değil de, kalpte olduğuna devşirilir ve en küçüğü kan kırmızı misali, ennn dindarlar olarak kendi yarım yamalak/abuk sabuk/saçma sapan kuralımsılarıyla yeni şehirli yaşamlarıyla hiç de çelişmeyen, onları zor duruma düşürmeyen bir Müslümanlık çeşidi yaratıklandırırlar. 
İşte bu yüzdendir ki, artık Kemancı misali underground barlar ramazanda boşalmakta, bir tıntınlık zirvesi de telakki edilebilecek DJ Yunus Günce vari tipler kollarına ALLAH IS LOVE yazıları dövmeletmekte, elinin üstündeki 6 dövmesinin anlamı sorulduğunda Pınar (hepimizin aklına 666'nın Satan'ın işareti olduğu düşmüşken) "Allah yedi kat yukarlardadır. Ben ona çok yakın; ama bir kat aşağıdayım. Yerimi ve Allah'a yakınlığımı belirtmek için altı dövmelettim," diyebilmektedir. 
Pınar'ın üst üste üç hafta birinci seçilince 'Bismillahirrahmanirahim!' diye bağırarak ayağa sıçraması, evde son kavgasını 'İçerde Semranım Teyzem Kur'an okuyor, kapıyı açmayın ulan!' diye çıkarması, 'Yukarda Allahım var, her şeyi biliyor, görüyor' diye mutat aralıklarla bağırması (kameralar yerleştirilmiş, herkesin her şeyi izlediği bir evde) tüm bu lümpen Allahçı tavırlar vs. vs. vs. 
Pınar; Yeni Şehirli Türkler'in, köktendincilerin kimlikleşmesi ve kemikleşmesi esnasında, köktendevletçi beyin yıkanmışlıklarına da ters düşmeyecek şekilde bir Müslümanlık modelini 'approximate' (yaklaşma)? etme çabalarına dair harikulade ilginç ve hazin bir örnektir.'Benimle evlenir misin?' şarkısı eşliğinde ağır flört ettiği Ferhat'la durumunu, Ferhat'ın annesine: "Allah bizi belki de bu evde yeniden karşılaştırdı" diye açıklamış (önceden de aynı sitede yaşamışlar zira) Ferhat'ın kendisine dair en ufak bir cinsel ve tinsel ilgisi olmadığı ortaya çıkınca, "Ben zaten hep sevdiklerimi başkalarına bıraktım, yukarda Allahım var" diye çevirdiği kazı, yakmamıştır. 
Pınar'ın postmortem dinibütünlüğünün ve Yeni Türkler'deki ortaya karmakarışık Müslümanlığın en şahane örneğini ise evin Grande Idiot'u Süheyla hanım, kendisine kıblenin yeri sorulduğunda: "Pınar şurayı gösterdi, orda kıldık. Zaten bu ev Mekke sayılır," diyerek, cümlemize, bu mübarek günlerde verivermiştir.