çal ulan davulcu -çal ulan
I bir molla kasım geldi okudu bu şiirleri tek tek sonra öfkeli gözlerini gözlerime dikerek bir “fesüphanallah” çekti “başçavuşun beygiriyle yarışıyorsa birileri kırılmışsa kaytan tutmuyorsa maça davulcunun koluna kuvvet zurnada peşrevin okkası kaça ödenir elbet çal ulan davulcu çal ulan” II biz yüzyıllardır kös dinleriz yorulduğunda mehteran iki ileri bir geri yürümekten veya kazan kaldırdığında yeniçeri sapa karıştığında saman her yiğidin harcı değil konuşmak her çaldığında borazan hep başağa konuşur biz dinleriz haykırır ya “savulun” susturulur ya zurna sesi kesilir ya davulun deseler de “tavaya atlıyor sazan çal ulan davulcu çal ulan” III nemrut kendine açtı ellerini “amin” dedi şeytan “kulların hep muti olsun” ikisinin de yüreğinde ibrahim korkusu bir karınca indi ırmaktan bir fısıltı yayıldı kulaktan kulaklara “bütün ateşler sönecek” muştusu bir güvercin uçtu uzaktan gagasında bir damla su “belasını bulur” demişlerse de” azan” her ne kadar atalar kalu beledan bu yana doğrusu kimse bulmadı cezasını -biz görmedik ya bu sözde ya da biz de hata var" diyerek gediğe koyma taşı yorulmadın mı sızlanıp durmaktan sızlanmak yılgın adam işi görmüyor musun bir karınca indi ırmaktan bir fısıltı yayılmakta duymuyor musun “bütün ateşler sönecek” muştusu bir güvercin havalandı bak gagasında bir damla su ayağa kalkmada sakarya konya ovasına sevdalı kızılırmak biz bu tokmağı sana boşa vermedik "biz çoktan kaybettik" deme de "savaşı" bir hırsıza vur bir arsıza biz inananın yenildiğini görmedik hele sen davulun hakkını ver ulan çal ulan davulcu çal ulan”
çal ulan davulcu -çal ulan
|