|
|
|
mevlana -2
derviş hüseyin
"utandık ziyaretine varamadık
mevlanaya selam söyle dedik ya"
de ki mevlanaya
"bir selam getirdim bir deliden
yüklendikçe cinleri şartelleri atıyor
gelmeyi çok istiyor da bazan
sarası tutuyor
çıkarıyor onu çileden
her on yılda bir çalan şu borazan"
teftişinin başlayış komutudur ya yetmiş milyon kölenin
"her birinin kendini adamdan sayması" da ne demek
"iğvasıdır demokrasi denilen batı putu hilenin"
her peşrevinde -susturuluyor da sızlanması neyi nesi
susturulmalı ki davul zurna
-sen gelesin meydanlara eşliğinde mehteran sesi
-hey gidi hasan mutlucan
tüfek icad edileli mertlik bozuldu -tamam da -dediğin boşa
yine de çınlasın meydanlar
darbenin hikmetini faziletini anlatırken paşa
-estergon kalası bir sinsi tuzak-
-ayak divanında diz çöküp iman tazeleyen
kendilerini köroğlu sandıklarımız çıkarılırken meydanlara
eski mürted yeniden yeni tövbekar
peşrev çeken ve yenilmekten yorulmayan-
kırkpınar pehlivanlarına iyi bak
yeniden ulufe olarak paylaşılırken yarınlarımız
yılanını yitiren her sihirbaz ve her musa
yeni baştan çekilirken hesaba
işte o zaman -öpülmek çok hoşumuza gider
her keresinde - yeni ilahlarımız yeni firavunlarımız
engerek zehirleri kusa kusa
gelmişimize geçmişimize sövüyorlar ya -söverler
alnımıza çocuklarımızın elleriyle dayanır ya silahlarımız
biz sessiz ve şuursuz ve gözlerimiz kör
emre amade bekleriz
iki pırpırlı çavuş karşısında bile
çünkü biz
bilge kağandan beri ordu milletiz
bizim için "hazırol" da komut "rahat" da
itiraza ne mahal
çin seddinden adriyatike kadar
bütün dağlar oldum olası dumanlı
her bir orman düşman kaynar
işte hal bu hal -durum bu durum
gün bugün -işte böyle
çavuştan izin alıp ziyaretine varamadık
mevlanaya selam söyle
biz ordu milletiz
çin seddinden adriyatike kadar
imparatorluk kurmada kararlı enver paşa
-seni Rabbim niye affetsin-
doksan bin memedimi sarıkamışta
bir ham hayale kurban verdiysen eğer
kızıl elmalar boğazında kalsın
öksüre tıksıra kan kusa kusa geber
turanda akan gümüş dereler
senin gibi bir dangalağın hırsı yüzünden
şimdi düşmanlarımızın bağlarını sular
-manavgat çayı hariç-
ispanyoladan teşrif ettiklerinden beri
-yahudiye vaka-i adiyedendir her jestimiz
helal olsun gerek olursa fıratın da diclenin de suları
-rum mu -onlar insanlık tarihine katkılar yapan
kadim yunanın torunları-
her ne kadar harbi umumi sonu
işgal ettikleri batı anadoluyu
kan ve ateş denizine çevirdilerse de
savaştır böyle şeyler olur
onlar bizim kadim dostumuz
bu kadar kusur kadı kızında da bulunur
gel velakin
gürcü ermeni süryani arap kürt fellah
bulgar ve rus
bunların hepsi türk düşmanı
düşman bu kadarla kalsa eyvallah
dananın büyüğü ahırda
köy şehir çarşı pazar cami önleri
irticacı kaynıyor dağ taş
hele ramazanlarda hele cuma günleri
rejim düşmanı irticacılar
örgütleşmedeler yavaş yavaş
-ulan si a ey Allah belanı versin
kaplancılar alamanyada
üç yaşındaki oğlanları imrendirirken
tahta tabancalarla -sen nerdesin
aczimendiler ve şeyhleri müslüm hoca
şu ellerindeki kocaman sopalarla
cumhuriyetimizi yıkacaklar
-çüş ulan çüş- -yavaş ulan yavaş-
yeter artık milleti aptal yerine koyduğunuz
söyleyin iblis aşkına
kimin hesabına bu kirli savaş
işte hal bu hal -durum bu durum -karşık böyle
kime sorduksa cevabını alamadık
dediler ki "faili meçhuller listesine eklenmek
ihtimal-i adiyeden
sorma -niçin- işte öyle"
korkumuzdan ziyaretine varamadık
mevlanaya selam söyle
bir şiir okudu bir çocuk -biz de dinledik
ve alkışladık - ne şiirler var alkışlanacak
bugün yirmi üç nisan neşe doluyor insan
-aferin lan efe -başımıza darısı
-edirneden vana kadar benim güzel bir yurdum var
köyü yanan kürt memedin beş çocuklu dul karısı
diyarbakır çöplüğünde ekmek arar
büyük oğlanın ne işi var ne aşı
ne de anasının yüzüne bakmaya yüzü
kim başlattı ve kim sürdüren bu kirli savaşı
ne senin aklın erer ne benim derviş hüseyin
benim bu kalemde bildiğim -görebildiğim burdan
bir yanda pkk bir yanda hizbullah
ve hoca nasreddinin sırtında durdukça yorgan
al birini vur ötekine-
devlet bu -düşmana muhtaç
silah tacirleri büyük ihalelere
ve sıradan bizler ekmeğe muhtacız
"ne mutlu türküm diyene
mutluluğun olmazsa olmazı türklük" diye diye
türklüğe ait ne varsa
aba altından sopa göstererek
bizim olmazsa olmazımız dinimiz dahil
aldılar elimizden tek tek
ve işin en tragekomiği- biz hala
derin devletin özel timlerinin evimizi basması
ve faili meçhullere karışma korkularıyla
her bir sabaha yakın -kulaklarımız kirişte
sanki kaybedecek bir şeylerimiz var gibi
bekleriz işte
basılacak mı bizim köy cevabını alamadık
işte hal bu hal -durum bu durum -işte böyle
korku içinde beklemekten derviş hüseyin
şeyhimin ziyaretine varamadık
mevlanaya selam söyle
-ah ulan ah nerede o eski istiklal mahkemeleri
şimdi kolay mı adam asması -
-degemeler mi- boşa kuruldu- -boş ver- -işte öyle
masum kanlarıyla beslendi her devirde derin devlet yosması
kim vurduya gitmeli kutsal devletin düşmanları
vuranları da kim vurduya gitmeli -ki yaşamalı derin devlet
nurlu ufuklardaki nurlu vatanın nurlu geleceği için
nurlu süleymanın dostları için ilelebet
-işte öyle
onlar endişeli biz korkulu
-işte öyle iki arada bir derede
yaşayıp gidiyoruz derviş hüseyin
bizler köle onlar bey-
ulu şeyhe selam söyle
bu benim arz-ı halimdir derviş hüseyin
yolun düşerse dergahına ulu şeyhin
ilet kendisine selamlarımı
anlatmaya çalıştım dilim döndüğünce
"hey şeyhim hey
önce yüreğimizden -ilk önce
sonra bu topraktan bu sudan bu havadan
kısacası bu anadoludan
kovduğumuz gün bu korkuları
Rabbimden umut kesilmez-
işte o zaman tövbeler için geleceğiz dergahına
aramızda yeni bir şems
sözümüz söz -umudumuz umut
"yine ipe un seriyor" deme Allah aşkına
sen kapıları açık tut
kirlendiyse gözyaşı göllerimiz
modernizm adlı yabani oynak camış
içine serinlemek için girdiğinde
kırıldıysa kenarındaki son kamış
topladıysa son tohumları birer birer
"ölümsüzlük otu" diye tutturan gılgamış
borazancıbaşı verdiğinde son fetvayı
"tek ulus tek devlet tek ses tek borazan"
başka söze başka sese meydan kalmamış
tutulduysa dillerimiz
kırıldığında son ney
işte hal bu hal
belimide kaldı ellerimiz
hey şeyhim hey
hele bir gelelim
gör neler olacak neler
hele sen bir kaldır gözlerini
şöyle eskisi gibi bir bak
hey şeyhim hey
dönmeye bir başlayadursun semazenler
hele bir dudağa tutunadursun ney
hele bir göz kesilsin kulak
kudüme uzanan dualı elde
hele bir ritim tuttursun parmak
deprenişine her" la" da yüreğin
"illa"ya cevap olarak
hele bir iman etsin iman edenler
sözümüz söz
hele bir geri dönsün çayırına
yabani eşekler gibi ürküp gidenler
hele bir girsinler semer altına
hele bir tükensin eteklerdeki taş
urcuğunda demirlemiş kamer altına
toplanalım bir yavaş yavaş
hele bir görünsün nasuh
bir denginde günah bir denginde tövbe
hele yola bir çıksın kervan
sözümüz söz niyetimiz niyet
vurmazsa kervanımızı şeytan
bir de yusufu unutmazsak kör kuyularda
üç vakte kadar konyadayız
umudumuz umut
dedim ya ulu şeyhim
dergah kapılarını açık tut
* * * * *
mevlana -2
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol
|