|
|
|
-sus- biz geldik -2
küfre doğru dört nala at koşturan düşünce
tökezleyip kalmasaydı pişmanlık hendeğinde eğer
nal toplattırırdık iblise isyanda -beri gel
çok oldu ötesinde kaldığın mantık duvarlarımızın
gökkuşağından –eğ gözlerini
bugün biz -hala dolap peşinde dönüyorsak
-ekmeğe bağladığın kısacık yularlarla
kırk kulaçlık karanlık kuyular başında
uyuklayan uyuz beygirler gibi
yaşamaktan tedirginiz
sıkılmış yılan dişi gibi haşin ve kinli yokluklar üstünden
biz geldik
bir boa yılanı gibi sıktıkça sıkar bizi
haşin ve güçlü yokluğun
zıvanasından çıkaran aklı -alaycı ve gururlu
bir zehir dolanır damarlarımızda
ve biz bu yüzden
an be an uyuşuyorsak -küfleniyorsak gitgide
beynimizin çürümüşlüğü üstünde boy veriyorsa acabalar
gözlerimizi açmaya gücü yetmiyorsa ellerimizin
bir arpa boyu tefekkürün ardından -gör nerelere itildik
cevap yumağımız bir minik kedinin oyuncağı
ipimizin ucu yitik
hani o gerçeğe merdiven dayamış yalanların barınağı
şu forsa çakıldığımız dünyalar -iblisin çizdiği rotada
korkarız cehenneme gider
cebrail söylemedi bize ulu Rabbim
korkularımız nerede başladı ve niçin
ve umutlarımız nerede biter
cevabını öğrenmek için
biz geldik
ilk günah mıydı yanaşılan ağaç
yenilen memnu meyva
bu yaratılan kaçıncı adem ve aldandığı kaçıncı havva
-O duhan halindeki göğe yöneldi-
ve dedi -isteyerek veya istemeyerek gelin-
ve böyle başlayarak
uzayın bir kenarında altı vakitte düzenlediğin
bu kaçıncı kümesimiz
ve bu iblis kaçıncı tilki
-ne de çok anlayamadığımız soru var
gerek insden gerek cinden -her iyi doğru ve güzelde
her adım başı bin tuzak
ve yine iblis hükümdar
dünyalarımızı gasbediyor parça parça –haraç
bu gidiş hayra değil Rabbim
azgın nefisler eliyle rehine verildi ruhlar
ve diğer tarafta
yüreğimizin bir köşesinde pıhtılaşmış
cebrailin sesi var
biz insanı en güzel şekilde yarattık-
-insanlar ah insanlar -umut ah umut
hala değerimiz varsa yanında eğer
esfelesafiliyne indirmeden bizi
-ellerimizden bir daha tut
biz geldik
biz senden çok uzak kaldık Rabbim
musanın asası çürüdü isanın gerildiği haç
kayıp nuhun gemisi
kurudu budhanın altında oturduğu ağaç
firavun kimsesiz şimdi karun bir pula muhtaç
gurbette soyulduk iblis eşkıyasına
kalmadı ademliğimizdeki saffet
sana döndük ellerimiz boş sırtımızda külli zarar
en açılmadık utanışlarda saklanır gözlerimiz
Rabbim affet
biz geldik
azrail ensemize bindiği an
açmazlar tortulandı yüreklerimizde
ucu içine kaçmış yumaklar gibi
biz bizi bizde bulamaz olduk
artık acabalarımız göl göl
kim nerede ne nasıl niye niçin bilemez olduk
bir tarifsiz zamansız mekansızlıkta
bir karabasanlarda bekler cümle sakaleyn
bir tarifsiz pişmanlıkla
biz geldik
"nasuh tövbeleriyle perçinleyecektik
perçin perçin kulluğumuzu ama
örs bulamadık çekiç bulamadık
mazeretlerimiz çoktu" desek de yalan
adam gibi adam
kul gibi kul olamadık
ve şimdi biliyoruz ki
tövbe kapıları kapandı çoktan
çok uzaktan bir münadi -bir ses
"şimdi hesap defterinin açılma zamanıdır" diyecek
"terazi başına yürüsün herkes"
sonra –sonra ne demek
cehennemin kapısı da açık cennetin de
–ne kadar köfte o kadar ekmek
ikisinden birine ulaşacak bu yol-
ne şüphemiz var ne itirazımız
-duydun işte -hoşnut ol
buysa beklediğin itirafımız
biz geldik
* * * * *
-sus- biz geldik -2
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol
|