İrtica soygun ve aile fotoğrafı
Nazlı Ilcak
Cumhur Ersümer, çeşitli vesilelerle, bu arada irtica gerekçesini de kullanarak, Hüsnü Doğan'ın ekibini dağıttı; kendi adamlarını göreve getirdi. Kolay söz dinleteceği müfettişlerle çalışmayı tercih etti. İşte sonuç: Rüşvet ve soygun... Beyaz Enerji Operasyonu... Mavi vurgun.
TBMM Genel Kurulu, Enerji Bakanı Cumhur Ersümer hakkında soruşturma açılmasına gerek görmedi.
Bu beklenilen bir neticeydi. Aynı Türkbank olayında Güneş Taner ve Mesut Yılmaz'a sahip çıktığı gibi, Ecevit bu defa da Cumhur Ersümer'i himaye etti. İşin ucu, Turgut Yılmaz'a kadar gidebilirdi. Dolayısıyla soruşturma önergesini red ettirerek Anap liderini de korumuş oldu.
Teftiş Kurulu Başkanı
Aslında Konya-Yeşilhisar Enerji Nakil Hattı ihalesinin soruşturmasında, sorun Teftiş Kurulu Başkanı Tuğrul Turhan ile başlıyor.
Acaba Cumhur Ersümer, göreve gelir gelmez, Enerji Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Cevdet Malkoç'u değiştirip yerine Tuğrul Turhan'ı neden atadı? Teftiş Kurulu Başkanlarını görevden almak olağan bir uygulama mı?
Konya-Yeşilhisar Enerji Nakil Hattı soruşturma talimatını, Cumhur Ersümer değil, önceki bakan Ziya Aktaş Nisan 1999'da veriyor. Aralık 1999'daki ilk rapor 349 milyar liralık bir kamu zararından söz ediyor. Raporda alacak davası açılması tavsiye ediliyor. Bugün rüşvet aldıkları Beyaz Operasyonla meydana çıkan bu kişilerin, görevden alınması veyahut haklarında takibata geçilmesi istenmiyor.
Çünkü, Teftiş Kurulu Başkanı Tuğrul Turhan'a göre, KİT personelinin tâbi olduğu kuralları düzenleyen 1990 tarihli 399 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname, devleti zarara uğratan KİT personeli hakkında, kasıt tesbit edilemezse, sadece alacak davası açılmasına imkân veriyor; cezai takibata geçilemiyor. (16 Ocak 2001 - Sedat Ergin - Hürriyet)
İkinci rapor
Aralık 1999'daki ilk rapor 349 milyarlık bir zarardan söz ederken, Ağustos 2000 tarihli ikinci raporda "TEAŞ Yönetim Kurulu üyelerinin, yönetmeliğe aykırı şartnameleri uygulamaya koyup, ihalelerde daha ucuz teklifleri göz ardı ederek, 3,5 trilyon liralık kurum zararına sebebiyet verdikleri, kurumun menfaatlerini koruyamadıkları, kurum kaynaklarını verimlilik ve kârlılık üzerine yönetemedikleri anlaşılmıştır" deniliyor; bu defa Teftiş Kurulu Başkanı Tuğrul Turhan, TEAŞ Genel Müdürü Muzaffer Selvi, Genel Müdür yardımcısı Ünal Peker ve arkadaşlarının görevden alınmalarını talep ediyor. Buna mukabil, gene, Türk Ceza Kanunu açısından bir işlem tesis etmeye gerek olmadığını belirtiyor. Müfettiş halâ kasıt yok görüşünde!!!
Ersümer'in müfettişi
Tekrar hatırlatalım: Cumhur Ersümer bakanlığa gelir gelmez Teftiş Kurulu Başkanı'nı değiştirdi. Hürriyet'ten Yalçın Bayer'in sütununda okuduğumuza göre, "1.7.1997'de, geldiğinin ilk günü, Teftiş Kurulu Başkanı'nı görevden almaya çalışıyor; Köşk'ten bir kez dönen kararname, 29.7.1997 tarihine yetiştirilerek, şimdiki başkan (Tuğrul Turhan) bu göreve atanıyor."
Tuğrul Turhan, zararın, 6 ayda, 349 milyardan 3,5 trilyon liraya çıkmasına rağmen, -kasıt yok gerekçesiyle- ceza takibatına geçilmesine lüzûm görmüyor; sadece ikinci raporunda, sorumluların görevlerinden alınmasını talep ediyor.
Bakan Ersümer de, hiçbir surette müfettişin raporuyla bağlı olmamasına, inisiyatifini kullanarak ceza davası açtırma yetkisine sahip bulunmasına rağmen, seyirci kalmayı tercih ediyor.
Sadece, sözde alacak davasını takip ediyor. Sanki namuslu bir memurun sebeb olduğu 3,5 trilyon liralık zararı karşılayabilecek parası olabilirmiş gibi, hukuk davasını açmaları için, üstelik bizzat o davanın sorumlularına, talimat veriyor. Aklına, bu kişileri görevden alıp, bir başkasını o makama getirmek, böylece hiç değilse hukuk davasının bir an önce açılmasını temin etmek gelmiyor.
Ağustos 2000 tarihli rapor, "sorumlular görevden alınsın" diyor. Buna rağmen, Ersümer en son güne kadar, operasyonun gerçekleştiği tarihe kadar bekliyor. Üç beş gün sonra zaman aşımından dolayı, alacak davası açma imkânı tam kalkacakken, Beyaz Enerji Operasyonu ile hesaplar alt üst oluyor.
Enerji ekibi değişti
Recai Kutan Enerji Bakanlığına gelince, Anaplı Hüsnü Doğan'ın göreve getirdiği bürokratlarla çalıştı. Cumhur Ersümer ise, aynı partiden gelmiş olmasına rağmen, Hüsnü Doğan'dan devraldığı bürokratların pek çoğunu yerlerinde tutmadı. Hep kendine yakın isimleri, önemli mercilere getirdi. Teftiş Kurulu Başkanı'nı bile, yukarıda bahsettiğimiz gibi değiştirdi.
Ersümer, Hüsnü Doğan döneminde, bakanlığın ve çeşitli genel müdürlüklerin üst kademelerinde hizmet verenleri, kolayca ve hiçbir sebeb yokken gözden çıkarabiliyor da, kendi atadıklarını, trilyonlarca lira zarara rağmen son güne kadar yerinde tutuyor.
Bakanı keklemek (!)
Beyaz Enerji Operasyonu başlayınca bu defa telaşlâ, sadece TEAŞ'taki görevlileri değil, müsteşar yardımcısı Mustafa Mendilcioğlu'nu ve Enerji İşleri Genel Müdür yardımcısı Osman İlhan'ı da görevden alıyor.
Oysa, Mendilcioğlu veyahut İlhan'ın TEAŞ'la bir ilgisi yok. Hukuk davasını açmayıp, işi savsaklayan da onlar değil. Belli ki, Ersümer, sorumluluğu yakın mesai arkadaşlarının üzerine yüklemek peşinde. Araya birdenbire mesafe koyuyor.
Birkaç gazeteye, kendisini "aklayan" telefon konuşmalarını Ersümer sızdırmadı mı? "Gözaltına alınanlar, bakanı kekleyelim diyorlarmış" cümlesi Cumhur Ersümer'e ait.
Bakan öyle dürüst ki, TEAŞçılar ve diğerleri onu "keklemek" istiyor!!! Ne demekse?
İrticacı avı ve yeşil don
Cumhur Ersümer'in, bakanlığında ve bağlı kuruluşlarda büyük çapta bir "irticacı avı" başlattığını bilmem biliyor musunuz?
İşte Enerji Bakanlığı müfettişleri (Savaş Erdem ve Coşkun Göksu) tarafından hazırlanan 20.8.1999 tarihli rapordan bazı bölümler:
"Dönemin Tedaş Genel Müdürü Mustafa Öztürk, Genel Müdür yardımcısı Mehmet Önal, Bilgi İşlem Daire Başkanı Zafer Erdem, genel müdürün memleketi olan Sinop'ta denize girmek için yeşil don istemişler, yeşil don bulunamayınca, esnafın şaşkın bakışları arasında, yeşil kumaştan acele don diktirerek denize girmişlerdir. Mehmet Önal, namaz kılmayan, içki içen ayırımı yapar. Ticaret Dairesi Başkanlığı'na alınan Sabri Şimşek, tarikat üyesidir. Teftiş Kurulu Başkanlığı'ndaki Mesut Karaosmanoğlu, Personel Dairesi Başkanlığı'ndaki Bekir Sıtkı Aksoy, Malzeme Dairesi Başkanlığı'ndaki O. Faruk Gültekin, Özelleştirme Daire Başkanlığı'ndaki Önder Piyade, Kadiri tarikatı mensubudur. APK Daire Başkanı Muhittin Murat ise Evrenosoğlu tarikatındandır. Zafer Erkan, bütün personelin isim ve adres listelerini Refah Partisi'ne hediye etmiştir. Mehmet Kutlu, Mehmet Önal, Zafer Erkan, Fethi Bulut, Ata Atasoy, Nuri Kavak, Önder Piyade vs... Tedaş Güreş Kulübü'nün üyesidir. Yurt dışı ilişkiler bu kulüp vasıtasıyla yapılmaktadır. Bunların asıl amacı devleti iktisaden zayıflatarak ele geçirmektir."
İhbar - iftira
Görüldüğü gibi, irtica burada da soyguna kılıf oluşturuyor. Üst düzey görevliler yeşil don ve tarikat bahanesiyle pasif noktalara gönderiliyor; Tedaş'tan iki genel müdür muavini (Mehmet Kutlu, Mehmet Önal) uzaklaştırılıyor.
İrtica raporunun, bakanlığa intikal eden Emekli General Tarık Ömer Neziroğlu'nun dilekçesindeki bilgilere dayandığı belirtiliyor.
Cumhur Ersümer, çeşitli vesilelerle, bu arada irtica gerekçesini de kullanarak, Hüsnü Doğan'ın ekibini dağıttı; kendi adamlarını göreve getirdi. Kolay söz dinleteceği müfettişlerle çalışmayı tercih etti.
İşte sonuç: Rüşvet ve soygun... Beyaz Enerji Operasyonu... Mavi vurgun.
Rusya'daki aile fotoğrafı
İrtica kıyımının arkasında, milyonlarca dolar uçuşuyor. Ve Rusya'daki mavi randevu... Şarık Tara, Cumhur Ersümer, Mesut Yılmaz, Turgut Yılmaz hep birlikte.
Yılmaz o tarihte hükûmette bakan bile değildi. Kardeşini alıp, Mavi Akım müzakerelerine acaba niçin katıldı?
Bence, gensoru görüşmelerinde Ersümer bu "aile fotoğrafına" açıklık getirmeliydi.
nilicak@yenisafak.com
25 OCAK 2001