Görmemişin Erkan bebeği olmuş
Idris ÖZYOL
İzmit'te bir bebeğin yanağını okşayan Clinton'la Irak'ta onbinlerce bebeğin üzerine bomba yağdırtan Clinton aynı Clinton'dır.
'Özel haber' damgalı bir haber sırıtıyor çok satan gazetelerden birinin ilk sayfasında: "Demirel Erkan bebeği ABD'ye götürüyor". Erkan bebek dedikleri, şu meşhur "ABD Başkanı Clinton'ın burnunu sıkan çocuk". İzmit'te bir çadırkenti ziyaret edip depremzedelerle dayanışma fotoğrafları veren Clinton'ın kucağına konulan Erkan bebek, ABD-Türk dostluğunun canlı heykeli haline getirildi. Kucağında bebekle kameralara gülümseyen Clinton, 'Amerika'nın güleryüzü'nü (!) doyasıya sergilemiş ve 'insan başkan'ı değme Hollywood ünlüsüne taş çıkartır bir başarıyla oynamıştı. O gün o fotoğraflarda kadrajın sağ tarafını dolduran Erkan bebeğe ise '100 Türk büyüğü'nden biri muamelesi yapılmış ve bu sevimli yavru, milimetresini dahi kavrayamadığı bir dünyanın, diplomasi dünyasının karanlık labirentleri içine iteklenmişti. Bir işadamı çıkıp meşhur bebeğimize sponsor oldu. Devlet, herhangi bir bürokratından daha ünlü olan bu minik 'görüntü'nün çadırda yaşamasının fena halde ayıp olacağını düşünerek, ailesine 'prefabrik saraylar'dan (!) birini verdi. Fakat aile, prefabrik sefalete daha fazla dayanamayarak yine 'Amerikan malı çadır'a döndü. Hikaye bu minval üzre ilerlerken, Erkan bebek tarafından burnu sıkılan Bill Clinton'la, Erkan bebeğin Başbakanı Ecevit, Davos adı verilen bir kasabada tekrardan karşılaştılar. Küçük Erkan'ı bir türlü unutamayan Clinton, fırsattan istifade bir köşede yakaladığı Ecevit'e bebeğin durumunu sordu. İrtica yasaları gereği 'Çok şükür' ya da 'Maşaallah' gibi ifadelerin kullanamayan Ecevit, Erkan bebeğin etrafında oluşan 'show business'ı dile döndüğünce anlatmaya çalıştı. Ecevit, sponsor işadamından bile bahsetti bu kısa diyalog esnasında ve işlerin yolunda gittiğini duyan Bill, Arkansas stili gülümsedi yine. Tabii Clintonsever Türk medyası yere göğe sığdıramadı bu sohbeti ve Erkan bebeğin üzerindeki tozlar apar topar silinip, birinci sayfaların 'konu mankeni' ihtiyacı giderildi.
Şimdi de Cumhurbaşkanı Demirel, ay sonunda yapmayı planladığı Amerika gezisine, Türk-ABD ilişkilerinde kilit isim haline gelen Erkan bebeği de götürmeye niyetliymiş. Washington yolcusu heyet, 'Misafirliğe eli boş gidilmez' şiarı gereğince, 'Türk lokumu'nun şöhretini sollayan ünlü bebeğimizi kucaklayıp dayanacak Beyaz Saray'ın kapısına. Devletin insani standartlara uygun bir barınma mekanı bile sağlayamadığı minik Erkan, White House'un geniş salonlarında dünya yüzü görecek böylece. Dünya yüzü görecek, çünkü milyarca Erkan'ın ümüğünden kesilen, elinden alınan, gözünden uzak tutulan servetlerin üzerine kurulan bu 'dünya'nın yüzü Clinton'ın gülümseyen yüzüne hiç ama hiç benzemez. Clinton'ın bir bebeği kucağına alıp sevmesi herhangi bir Hollywood senaryosundan farklı değildir. Ve hatta, en iyi senaryolar Brad Pitt için değil Beyaz Saray'ın patronu için yazılır oralarda. Ve o senaryolar, fakir, kurak, işgal edilmiş topraklarda gösterime girer. Oysa İzmit'te bir bebeğin yanağını okşayan Clinton'la Irak'ta onbinlerce bebeğin üzerine bomba yağdırtan Clinton aynı Clinton'dır. Fakat Beyaz Saray senaristlerinin eline tutuşturduğu replikler sayesinde 'Dünyayı Kurtaran Adam' tiplemesiyle çıkar dünya halklarının karşısına. Ve o her mermeri, yoksul bir halkın kanıyla sulanmış ve harcı aç bebeklerin gözyaşlarıyla karılmış Beyaz Saray'a Türk çocukları 'lokum niyeti'ne taşınır. Başka bir yerinde ise yeryüzünün, en Irak yerinde yeryüzünün, bebeklerin burnunu sıkacakları babaları bile yoktur. Öldürülmüştür babaları 'müstehcen bir savaş'ta. Çünkü patron 'asi halkları' sevmez. Patrona lokum, 'turkish kebap' ve Erkan bebek götürün. Ve siz kapıdan içeri girerken, bin bebek ölmüş olsun dünyanın çeşitli yerlerinde hastalıktan, açlıktan ve sefaletten. Ve siz kapıdan girerken, ölen bebeklerin önünden alınmış sütü, eti ve ekmeği patronun mutfağına taşıyan kervanları seyredin. Ve bakın kucağınızdaki Erkan bebeğe. Hani bebek ticareti yasaktı? Neyse işte!
iozyol@yenisafak.com
6 ŞUBAT 2000