Korkma, sıra sende!
İDRİS ÖZYOL
"Korkuyorum İdris abi" diye başlıyor mektubuna Kurşunlu İmam Hatip Lisesi'nde okuyan bir öğrenci. Ve mektup bir soruyla sona eriyor: "Korkum içimi bir ağaç kurdu gibi kemiriyor ve her geçen gün vücudumun tüm hücrelerine doğru yavaş yavaş ilerliyor. Bizi kim lanetledi? Şayet bizi lanetleyenler beyaz kafalarsa amenna. İşte o zaman yüzümdeki esmerliğe rağmen alnımın akıyla dolaşırım lüks binaların bulunduğu ara sokaklarda. Beyaz kafaların kahyalığını yapmadığım ve tasmalarını boynuma takmalarına izin vermediğim için gurur duyarım kendimle. Benim için en büyük mükafat da budur zaten. Ve bu çöp bidonlarının dibinde açlıktan ölmeme sebep olsa bile. Ama ya Bosnalı, Kosovalı ve Çeçenistanlı kardeşlerimizin acısını unuttuğumuz, ağzımız lahmacun kokarken bir lokma ekmeği bulamayanların yardımına koşmadığımız, mazlumlar kan emerek beslenen gulyabanilerden hesap sormadığımız ve bütün bunların hepsi 'lanetli sınıf bayrağı' altına sığınıp kendimizi avuttuğumuz için bizi lanetlediyse! O zaman ne olacak İdris Özyol? Bu girift bilmece sendedir. Bu sınıfın mimarı sensin, bu soruyu da sen cevaplamalısın. Cevaplamalısın ki içimdeki kurt ölsün ve bir ateş belirsin yerinde. Korkum ümide ve gurura dönüşsün ve bu gururla 'ben lanetli sınıftanım' diye haykırarak dolaşabileyim caddelerde. Haydi İdris abi, onlar adına söyle! 'Seni biz değil, beyaz kafalı gulyabaniler lanetledi' de".
Vedat adlı bu kardeşimizin yaşadığı karmaşanın yabancısı değilim. Cevabı aslında sorduğu sorunun içinde, fakat muhtemelen "beyazlar ve karalar" ayrımına ilişkin henüz net birşey yok gibi duruyor belleğinde. Öncelikle şunu söylemek gerekiyor: "Ağzı lahmacun kokmak" bir karın tokluğu belirtisi değildir, elit zümrenin Anadolu insanını aşağılamak için kullandığı bir deyimdir bu. Yani Çeçenistan'daki kardeşlerimizin açlığı ile Anadolu insanının ağzının lahmacun kokması karşıtlık teşkil etmiyor. Hatta bırakın karşıtlığı, benzerlik vardır bu iki durum arasında. Birisi açlığı fiziksel anlamda yaşarken, diğeri yani Anadolu insanı toplumsal ve kültürel anlamda yaşıyor. Yüzyıllardır üstüne titreye titreye ayakta tuttuğu değerlerin, ne idüğü belirsiz kimi kapılardan yüz geri edilmesini yaşıyor Anadolu insanı. Yüz geri edilmekle de kalmıyor, hayatın her alanında ve her an ve her fırsatta aşağılanmanın o soğuk sancısını hissediyor göğsünde.
Ayrıca Lanetli Sınıf okuyucuları bileceklerdir ki, biz, bir yandan Anadolu insanını dillendirirken, öte yandan da eziklerin mücadelesini yeryüzünün her toprağına yaymaya çalışıyoruz. Sadece Bosna, Kosova ve Çeçenistan değil, işgal altındaki bütün topraklarda isyan bayrağını yükseltenlerin yanına koyduk yüreğimizi. İdeolojileriyle filan da uğraşmadan, sadece ve sadece haklılıklarını seslendiriyor ve satırlarımızı, Peru dağlarında sıkılan bir kaleşnikofun kardeşi olarak görmek, görebilmek istiyoruz. Elbetteki dünyanın bütün mazlum halklarını lanetleyenler -ki bu lanetleme mecazidir- zalimler güruhu, yani Vedat kardeşimizin deyimiyle, "beyaz kafalı gulyabaniler"dir.
iozyol@yenisafak.com
27 MAYIS 2000
|