Merve Kavakçı ve Nazan Öncel'i birlikte asın!
İDRİS ÖZYOL
Türkiye son günlerde iki kadının linç edilişini seyrediyor. FP Milletvekili Merve Kavakçı'nın başındaki örtüyü çıkartmadığı için, şarkıcı Nazan Öncel'in de, son kasetindeki şarkılar yüzünden idamına karar verildi. İlginç bir şekilde yanyana gelen bu iki kadın, ülkenin ana tıkanma noktalarını ve çeşitli katman ve kategorilerde yaşanan cümbür cemaat bir faşizmi görünür hale getirdiler. Kaba saba bir erkek ideolojisi, "bu kadına haddini bildirin" ve "sen elinin hamuruyla nasıl politikaya hakaret edersin" diye özetlenebilecek ucuz söylemlerle toplumun üzerine çörekleniverdi bir anda.
Yıllardır evire çevire bize dinlettikleri, "Anadolu'nun cahil insanları kızlarını okutmuyor" şarkısı Merve Kavakçı'nın bilgisayar mühendisi olduğu öğrenilince bitiverdi. Ve yıllardır aşağıladıkları o insanlar, kızlarını üniversiteye gönderdiklerinde, rejimin kağıttan kaplanları kükremeye başladı: "Geliyorlar, geliyorlar".
Evet geliyoruz. Bağdat Caddesi halkını uyutmak için kullandığınız argümanların bir palavradan ibaret olduğunu kafanıza vura vura geliyoruz hem de. İyi düzeyde ingilizceyle, internetle, Tom Waits şarkılarıyla, Tarantino filmleriyle, Che Guevera düşleriyle, Yusuf İslam coşkusuyla, Ogaden'deki cihatla, 3. Kosova Savaşı'yla geliyoruz. Daha fazla şey biliyor, daha fazla şey okuyor ve daha farklı şarkılar dinliyoruz. Sizden daha iyiyiz ve bunu bilmek sizi çıldırtıyor.
'Çağdaş Yaşam' faşizmini ilericilik diye dayatmanıza kimse inanmıyor artık. Sigara ve başörtüsü düşmanlığınıza, kara kafalılara ve bıyıklılara karşı geliştirdiğiniz sıtmalı nefrete kimse inanmıyor. "Bırakın şu adamı öldüreyim" diyerek bütün faşizminizi, katil kimliklerinizi, hayata ve insana karşı düşmanlığınızı döküyorsunuz ortaya. Merve Kavakçı ve Nazan Öncel karşısında geliştirdiğiniz bütün söylemler, ne kadar kaba, ne kadar hanzo, ne kadar hayvan olduğunuzu gösteriyor. Siz bir faşistsiniz, hepsi bu. Bu büyük ve güzel ülke, ucuz bir komedinin pençesinde kıvranıyor sayenizde.
Pespaye mantığınız yüzünden binlerce insanın hayatı kararıyor. Binlerce yetenek ve yüzlerce yıldır ilmek ilmek dokuduğumuz büyük hayaller iki salak laf yüzünden çöküveriyor. Biraz vicdan ve biraz insafla halledilebilecek istekler, kaşına kaşına kangrene dönüşüyor. Bir kadının direnci karşısında kabaran tatlı su kahramanlığı bütün alanları işgal ediyor. Ve fakat "başörtüsü politik simgedir" diye vatandaşlıktan attıran bir kadının imdadına başka bir kadın yetişiyor ve oyunu bozan cümleyi sıkıştırıveriyor şarkısının içine: "Sokarım politikana"
23 Mayıs 1999 Pazar