beyaz kuğu
  Kaportacı Hasan'ın aşkı 312 kapsamına girer mi?
 

Kaportacı Hasan'ın aşkı 312 kapsamına girer mi?

                            

İDRİS ÖZYOL 

    Okumaya hazırlandığınız bu yazı, 25 Mayıs tarihli Sabah gazetesinin arka sayfasında yeralan "Meçhul aşığı boyalar yaktı" başlıklı bir haberi kendine dayanak alıyor. Haberin spotu bütün hikayeyi özetliyor aslında: "Sevdiği kızın okulunun duvarına ilan-ı aşk yazıları yazan kaportacı Hasan sürekli farklı renk boya kullanınca yakalandı". Kaportacı Hasan 17 yaşında. Çalıştığı atelyeden taşıdığı boyalarla, sevdiğin kızın okulunu "Seni seviyorum Y." cümlesiyle süslemiş. Tabii, Zülfü Livaneli'nin bestelediği "Elim sanata düşer usta / Yürek acıya" (Refik Durbaş) dizeleriyle harmanlanan tatlısu romantizmi, iş realiteye dönüşünce, oto boyama atelyelerinin altını üstüne getirerek, Hasan'ı enselemiş. Hasan, bir şiirin dizelerinde sevebilir hayatı ve bu salon devrimcilerinin kanını alevlendirebilir. Fakat, etiyle kemiğiyle bir kaportacı çırağı, şiirin içinden sıyrılıp, yüreğine düşen acıyı duvarlara boşalttığında "destur" sesleri yükseliverir kulelerden. Efendiler tahkikata başlar. Bu hikayenin bir kısmıdır aslında. Asıl bölüm bundan sonra geliyor. Haberi okumayı sürdürüyoruz:

 

    Hasan'ın adını duvarlara nakşettiği Yeliz, evire çevire gösterdikleri filmlerle beynimize kazıdıkları ve haddimizi bilmemizi emreden o meşhur cümleyi söylemiş: "Ayrı dünyadayız". Yeliz'in açıklaması, hayatı ortadan ikiye bölen o acımasız bıçağı; bizi büyük, fakat isimsiz ve haksız ve sığıntı gösteren devasa adaletsizliği, kelime kelime başımıza vuruyor: "Okulum bittikten sonra konservetuara gidip sanatçı olacağım. Hasan'ın beni anlaması mümkün değil. Aramızda çok büyük bir eğitim ve kültür farkı var". Bu cümlelerdeki bölücülüğü farkettiniz mi? Binlerce kez işittiğimiz ve üstüne düşünmeden geçtiğimiz bu cümleler, size neyi hatırlatıyor? Yeliz'in bu cümleleri ezberlediğini, daha doğrusu bunların ona ezberlettirildiğini biliyorum. Bir takım merkezlerde, kültür cephelerinde, hayat tarzı geyiklerinde üretilen bu nevi cümleler, birilerini "anlamamız mümkün olmayan" kümelerin içine, bizleri de "ayrı dünyalar"a itiveriyor. Gayet soğuk, gayet bölücü, gayet yıkıcı ve bizi tutsaklaştıran, zencileştiren, köleleştiren, kaportacılaştıran cümleler bunlar işte. Bunlar, bin yıllardır içinde kıvrandığımız çıldırtıcı çemberin tarifinden başka birşey değil. Ve ne tuhaf ki, "siz ayrı dünyanın insanlarısınız" diye kapıyı gösterenler değil de, o kapılardan sille tokat kovulan bizler "bölücülük" yapmış oluyoruz. Bölücülük, bölünmeye, aşağılanmaya, itilmeye itiraz edenlerin işlediği bir suç olarak dikiliyor karşımıza.

 

    "Konservatuara gidip sanatçı olmak isteyenler", kendilerine deli divane aşık "kaportacı Hasanlar"ı yakalatıp "adalet"e teslim ederken, kimsenin aklına, o rutubetli oto boyama atelyelerinde tutuşan, boya kokuları içinde kıvranan ve geceleri okul duvarlarından içeri süzülerek sprey boyasıyla çığlık atan bir aşkın daha çöp tenekesine atıldığı gelmiyor. Kaportacıların, sanatçı olmak isteyen kızları sevme hakkı yok çünkü. Sevince 312 ayarında bir suç işlemiş oluyorlar. Sanatçı olmak isteyen kızlar, iyi semirtilmiş Bağdat Caddesi züppelerinin "diş hakkı"dır ve bir kenar mahalle hergelesi çıkıp, en ateşli harflerle ortaya dikilerek, "seni seviyorum" depremiyle salladığında bu tezgahı, yakayı ele verir. Ve "Sen bir hergelesin" derler ona ve o çıkıp da "Evet, ben bir hergeleyim" derse, tak diye 312...

 

    Haberi okuyanlar, Hasan'ın "bölücü" cümlelerini de okumuşlardır. Okumayanlar için biz tekrarlayalım: "Arkadaşlarımın dolduruşuna geldim. Çok pişmanım. Yeliz'in adını bile duymak istemiyorum". Aslanım benim. İşte bu. "Adını bile duymak istemiyorum" diye at tokatını hayata. Ne ilksin, ne de son. Milyonlarca kez yaşadık bu sahneyi ve milyonlarca kez de yaşayacağız. Ama en delikanlı isyanları suratlarına haykırıp, kapıyı göstermelerine fırsat vermeden, çekip gideceğiz oradan. Bize bu yakışır aslanım. Bize bu yakışır.

  29 Mayıs 1999 Cumartesi

 

 

 

 
 
  Bugün 367 ziyaretçi (610 klik) buradaydı

beyaz kuğu Selam Dünya !.. Selam Türkiye !.. Sitemize Hoş Geldiniz !.. ( beyaz kuğu ) bir aile sitesidir !.. Lütfen bizi takip ve dostlarınıza tavsiye ediniz !. Bu çorbada tuzu olsun isteyenlerin, tenkit ve tavsiyeleri için ( mim.sait@hotmail.com )veya ( alt1946@windowslive.com ) adreslerine mail göndermelerini bekliyoruz !.. Sitemizde "bir hoş sada" menüsü altında yer alan "beyaz kuğu", "teferruat", "derviş hüseyine mektuplar" ve "hem nalına hem mıhına" bölümleri orjinal olup, bunların hiç bir hakkı mahfuz değildir, kaynak gösterilerek veya gösterilmeksizin kullanılabilir. Diğer dökümanlar ise; çeşitli sitelerden alınmış, bazılarında değişiklik yapılmıştır.İlgililerin talebi halinde derhal kaldırılacaktır!..Bilgilerinize sunulur !.. *** beyaz kuğu***Ailenizin Sitesi***











* * * * *


 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol