Mezarımı taştan oyun!
İDRİS ÖZYOL
Bizim, hayatta en iyi yaptığımız iş, mezar kazmak ve ölü gömmektir.Tarihin en debdebeli yılları bizim avuçlarımızda son bulmuştur. Nice saltanatlar, bizim kaldırdığımız toprağın altında bitirdi görkemini. Firavunları, devasa taş yığınlarının arasına, bir da,ha asla geri gelmemek üzere biz yerleştirdik. Onlar ve onların temsil ettiği her şey, bütün hışmını tarihin derinliklerinde bırakarak, boyası silinmiş, taşı erimiş bir acze dönüştüler. Artık parmaklarıyla bizi gösterip, titreyen bedenlerimizi cellatlara gönderemezler. Hayatlarımızla istedikleri gibi oynama, istedikleri gibi vergi salıp, istedikleri gibi kanun yapma hakları yoktur artık. Onların mezarlarını biz yaptık ve cesetlerini biz indirdik çukurlara. Bizim, hayatta en iyi yaptığımız iş, mezar kazmak ve ölü gömmektir. Hayatlarında bir kere dahi bize sevgi göstermeyenlerin bedenlerini, büyük ve kadim bir saygıyla toprağa indirenler bizleriz. Zulmüyle ve şerriyle bizi titretenleri, biz her şeyi unutarak, devasa bir hoşgörüyle toprağa gömdük. Çünkü bizim için ölüler, artık arkalarından konuşulmayacak kutsiyetler taşır. Bütün hesapları ilahi bir mahkemeye kalmıştır bundan sonra. Bize düşen onların bedenlerini yıkamak, mezarlarını açmak ve üzerlerine toprak atmaktır. Bin yıllardır bu işleri biz yaptık ve kıyamete kadar da yapacağız. Biz, tarihin mezar kazıcılarıyız. Bizim, hayatta en iyi yaptığımız iş, mezar kazmak ve ölü gömmektir. Çıtkırıldım konak çocuklarına bir panik şeklinde gelen ölüm, bizim ellerimizde ebedi bir sükuna dönüşür. Onların saraylarında biten saltanat, bizim binlerce yıldır derme çatma evlerimizde hakim olan iktidara bir vazife daha ekler. Tarihin en büyük zalimleri, cansız ve hükümsüz bir beden olarak, bizim nasırlı avuçlarımıza teslim olur. Pervasızca savurdukları ölüm emirlerini, savaş komutlarını, iktidarlarını taşıyamayacak kadar acizdirler ve onları usulca çukurlara indiririz. Aynı anda binlerce kişinin katlini istemek için kaldırdıkları o ürkütücü avuçları toprakla dolar ve içinde korunaksız şehirlerin, ıssız köylerin, ibadet yerlerinin yakıldığı ketum gözleri, ilahi mahkemenin arefesinde ürkek ürkek kapanır. Bizim kazdığımız çukurun içinde bizim kadar aciz ve bizim kadar ölüdür. Bizim, hayatta en iyi yaptığımız iş, mezar kazmak ve ölü gömmektir. Sağlıklarında bizi makamlarından kovanların, boynumuza idam fermanları asanların, ürünümüzün üçte ikisine el koyanların, çocuklarımızı kendi doğrularıyla eğiten ve evlerimizi yıkanların zavallı bedenleri, bizdeki Allah korkusuna muhtaçtır hep. Onların bağıra çağıra dikte ettiği her şey, bizleri inciten yazıları, inançlarımızla dalga geçen nutukları, bizleri mekanlarından kovmak için attıkları tiradlar, aşağılamak için kurdukları cümleler, çocuklarımızın beynine kazımaya çalıştıkları matematik, verdikleri kararlar ve o kararların altında imzalar dev bir çukura dönüşür ölüm gününde ve biz onları bu çukurun içine maharetli, alışkın ve sakin ellerle gömeriz. Biz, tarihin mezar kazıcılarıyız.