Korku dağları bekliyor
İDRİS ÖZYOL
Dokunduğun bütün yerleri özgürlüğün kalesi haline getirmeliydin. Ve orada ne tek damla karanlık, ne tek parça zulüm, ne tek santim haksızlık kalmamalıydı. Senden doğan çocuklar, iki ucundan tutarak karanlığı bir patiska gibi ikiye ayırmalıydı. İkiye ayırmalıydı sömürünün başkentlerini saçları yarınların ateşiyle tutuşmuş delikanlılar ve genç kızlar.
Böyle oğullar ve böyle kızlar büyütmeliydik biz. Ve büyük olmak, anne-baba olmak, ata olmak bir güvercin gibi yavrularının üstüne kol kanat germek değil, onları ağacın en tepesinden aşağıya atmak gibi birşey olmalıydı ve o yavru güvercin ya öğrenmeliydi uçmayı ya da esaretin sert toprağına çakılmalıydı. Böyle çocuklar yetiştirdiniz mi? Ya da böyle mi yetiştiriyorsunuz çocuklarınızı? Kavganın dalgalarına atılan her genç beden, her evladınız sizde bir üzüntü, bir korku, bir tedirginlik mi oluşturuyor? Tutup güvenli topraklarınıza mı çekiyorsunuz onları? Sizin topraklarınız güvenli değil ki.
Yeryüzünde özgürlüğün gürül gürül akamadığı topraklar olduğu sürece nasıl güvenli olabilir sizin küçük ülkeleriniz? Evleriniz, odalarınız, ocaklarınız ne kadar sıcak şehrin sokaklarında çocuklar soğuktan titrerken? Ve bir tinerci çocuk, çıplak göğsünü yırtarken Beyoğlu'nun arka sokaklarında, ne işe yarar sizin sofranızdaki dumanı tüten çorba? Yeryüzü kan revan!
Her insan için, her beden, her yüz, her evlat için üstünde salına salına gezebileceği bir meyve bahçesi olmalıydı dünya. Her meyve, bütün halkların nefesiyle kızarmalı ve kızaran meyvelere hep birlikte uzanmalıydık. Bizim olmalıydı bütün şehirler, bütün yerleşimler, bütün tarlalar, bütün fabrikalar. Ve adil, ve mutlu, ve geniş, ve doğurgan, ve müreffeh hayatlarımız içine doğmalıydı bütün çocuklar.
Bütün çocukları tek bir el gibi sevmeliydik. Sevebilmeliydik. Niye elleriniz ellerimizin içinde değil? Niye ateşimize uzanmaz ateşiniz? Niye kendi ocağınızda kendinize yemek pişirmektesiniz? Niye kavgayı duyunca kulaklarınız sağırlaşmakta, diliniz tutulmakta? Siz bu dünyaya korkmak için mi getirirdiniz ve korkak çocuklar yetiştirmek için mi ebeveyn kılındınız siz? Siz nesiniz sevgili kardeşim? Ve sizin için nedir inanç, nedir iman, nedir ahlak, nedir kavga? Cevaplarınızdaki tedirginliği ve çocuklarınızdan torunlarınıza doğru akmakta olan ürkekliği hiç sevmiyoruz.
Sizi hiç sevmiyoruz sevgili kardeşim. Yeryüzü bölük pörçük!
|